Kaygılı Düşüncelere Karşı Beynini Yeniden Yapılandır

Ya bu işi başaramazsam, ya bu sınavdan geçemezsem, ya sokağa çıktığımda panik atak geçirirsem, şuracıkta düşüp bayılırsam, ya hasta olursam… Bu tür düşünceler sizin için de tanıdık mı? Bu videoda kaygılı düşüncelerle baş edebilmek ve beynimizi daha iyi bir hayat için yeniden yapılandırabilmek için kullanabileceğimiz ilginç bir teknikten bahsedeceğim.

Şimdi gözlerinizi kapatın, kendinizi evinizin koridorunda hayal edin. Koridordasınız ve ayakta duruyorsunuz. Kendinizi görün. Birden burnunuza çok yoğun bir şekilde mis gibi limon kokusu geldiğini duyun. Bu ferah kokuyu içinize çekerken bir taraftan da nereden geliyor acaba diye merak ediyor ve mutfağa doğru ilerliyorsunuz.

Mutfağın kapısına geldiniz. İçeri baktınız ve tezgahın üstünde kocaman, parlak, sapsarı limonlarla dolu bir sepet gördünüz. Limonlar çok güzel görünüyorlar. Tüm detaylarıyla bu sahneyi zihninizde canlandırın. Renkleri görün, kokuyu duyun. Tezgahı ve üstündeki limonları detaylarıyla görün.

Sepete doğru ilerleyip limonlardan birini elinize aldınız. Elinize aldığınızda limonun pütürlü dış kabuğunun dokusunu ve ağırlığını hissediyorsunuz. Bu arada kokuyu daha da hissetmek için limonu burnunuza yaklaştırıp o ferahlatıcı kokuyu içine çektiniz.

Ardından bir bıçak alıp limonu ikiye böldünüz. Ve bölmenizle beraber etrafa suları fışkırdı. Bu oldukça sulu bir limondu. Kimlerin ağzı sulandı? Ben anlatırken bile artan tükürük salgımından dolayı oldukça zor anlar yaşadım.

Peki ortada gerçekten bir limon yokken vücudumuz neden bu tepkileri veriyor? Bedenimiz zihnimizden geçen düşüncelere adeta gerçekmiş gibi tepki verir. Benzer şekilde gelecekle ilgili felaket senaryoları yazdığımızda da ya da işte ya olursa sorularıyla zihnimizden o felaket senaryolarını geçirdiğimizde de sanki gerçekten o an orada o felaket durum gerçekleşiyormuş gibi tepkiler vermeye başlar. Kaslarımız gerilir, kalbimiz hızlanır ve içimiz sıkılmaya başlar.

Aslında kaygı bozukluklarında çoğu zaman olan şey budur. Somut olarak orada olmayan bir gerçekliğe sanki içindeymişiz gibi bedensel tepkiler vermeye başlarız. Vücudun son derece doğal olarak verdiği bu stres tepkileri bizi daha da korkutur ve bir panik sarmalının içerisine gireriz.

Peki eğer düşüncelerimiz bedensel tepkilerimiz üzerinde bu kadar etkiliyse bunu tam tersi için, yani kendi kendimizi motive edebilmek ve psikolojik dayanıklılığımızı arttırmak için de kullanabilir miyiz?

Aslında evet, bunu yapabilmek için öncelikle “Ya nokta nokta olursa?”daki felaket sorusunu “Ya bir şey olmazsa, ya her şey yolunda giderse?” sorusuyla değiştirmeyi deneyelim. Ya dışarı çıktığımda panik atak geçirirsem yerine, ya geçirmezsem, ya harika bir gün olursa, ya da geçirsem bile bununla birlikte kalabilmeyi başarırsam, uygulayacağım minik tekniklerle belki olay büyümeden kendi kendimi sakinleştirmeyi başarırsam nasıl olur?

Sorumuzu değiştirdikten sonra bunu zihnimizde canlandıracağız. Düzenli olarak endişelendiğiniz şeyin tam tersi ya da o şey başınıza gelmiş olsa bile başarılı ve güçlü, dayanıklı bir şekilde bununla baş edebildiğinizi zihninizde düzenli olarak canlandırın. Neyi kastediyorum?

Diyelim ki “Ya dışarı çıkarsam, panik atak geçirirsem” gibi bir korkum mu var ve bu yüzden dışarı çıkmaktan korkuyor muyum? Bu durumda günlük olarak en az bir ay boyunca, her gün, öncelikle kendinizi iyi hissettiğiniz gün içinde bir bölüm belirleyin. Bunu sağlayabilmek için belki öncesinde nefes egzersizleri ya da çeşitli gevşeme çalışmalarını uygulayabilirsiniz. Kanalda bununla ilgili pek çok çalışma var. İzlemeyenler daha sonra oynatma liselerinden bu teknikleri inceleyebilirler.

Gün içinde kendimi gevşettikten sonra ardından gözlerimi kapatıp, tıpkı az önce limon olayında yaptığım gibi dışarı çıktığımı ve dışarıda gayet keyifli bir gün geçirdiğimi, hiçbir sıkıntı yaşamadığımı ya da minik sıkıntılar yaşasam bile bunlarla birlikte kalabildiğimi, bunları uygulayacağım minik tekniklerle kendimi sakinleştirebildiğimi zihnimde tüm detaylarıyla canlandıracağım.

Aslında bunu yaptığımda beynime her gün ve her

seferinde şunu öğretiyorum. Dışarı çıktığımda beni zorlayan duygular gelse bile artık onlarla birlikte kalabilirim ya da kendi kendimi sakinleştirebilirim. Bu aslında o kadar da korkulacak bir şey değil. Beynim her tekrarda bunu öğreniyor ve bunu pekiştiriyor.

Örneğin ehliyet sınavında aşırı heyecanlanmaktan, heyecandan elinizin ayağınızın birbirine dolaşmasından mı korkuyorsunuz? Kendinizi sınavda gayet rahat ve keyifli bir biçimde araba kullanırken hayal edin. Ve bu zihinde canlandırmaları yaparken tıpkı o en baştaki limon örneğinde olduğu gibi elinizden geldiğince tüm duyuları devreye sokmaya çalışın. Yani renkleri görün, kokuları duyun, dokuları hissetmeye çalışın. Sanki gerçekmiş gibi o anı zihninizde canlandırın ve yaşayın.

Bunu en az bir ay düzenli bir şekilde deneyin. Disiplinli bir şekilde bakın ama hani bir kere yaptım olmadı değil. Yani en az bir ay her gün belirli bir süre ayırıp bunu gerçekten de deneyin.

Sizi endişelendiren durumu bu şekilde gayet keyifli ve rahat bir şekilde karşıladığınızı zihninizde canlandırdığınızda beynimiz bu sefer yeni gerçeklik olarak bunu algılayacak. Ve bir şekilde o duruma girdiğinizde, örneğin dışarı çıktığınızda ya da sınava girdiğinizde bunu bir tehditmiş gibi algılamayıp alarmları devreye sokmayacak.

İmajinasyon yani zihinde canlandırma, hayal kurma oldukça güçlü bir tekniktir. Ve bazı kişiler üzerinde düzenli uygulandığında oldukça iyi sonuçlar verir. Endişelendiğiniz bir konuyla ilgili gayet başarılı bir performans sergilediğinizi hayal ettiğinizde bir süre sonra beynimiz hayal ile gerçeği ayırt edemiyor. Ve sanki bunu gerçekten de o an deneyimliyormuşuz gibi kayıt almaya başlıyor. Ve bunun sonucunda da beynimizde bu durumla ilgili yeni sinirsel bağlantılar ve yeni öğrenmeler oluşuyor. Yani bizi önceden endişelendirmesi gerektiğini düşündüğümüz o durumla ilgili bu sefer aslında rahat olabileceğimizle ilgili yeni kayıtlar oluşmuş oluyor.

Özellikle profesyonel sporcular imajinasyon tekniğini iyi bilirler ve kullanırlar. Performanslarını arttırabilmek için maç ya da yarışma öncesinde tüm o süreci zihinlerinde canlandırırlar, hayal ederler. Yani maçı ya da yarışmayı aslında önce kafalarında kazanırlar. Konuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar oldukça ilginç sonuçlar veriyor. Örneğin bunlardan birinde sakatlanmış sporcular bir süre malum sakatlandıkları için egzersiz yapamıyorlar. Ancak bunlardan bir kısmı bu süre boyunca yani o dinlendikleri süre boyunca spor salonuna gittiklerini ve çalıştıklarını hayal ediyorlar. Araştırma sonucunda bunu yapan sporcuların yani spor salonuna gidip aktif olarak hareket ettiklerini zihinlerinde canlandıran sporcuların bu dinlenme sürecinde daha az kas kaybı yaşadıklarını ve daha hızlı iyileştiklerini gösteriyor.

Yine bazı diğer çalışmalarda imajinasyonun hastalarda iyileşmeyi hızlandırdığını ve bağışıklığı güçlendirdiğini gösteriyor. Kanser hastaları üzerinde yapılan ve Breast Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada araştırmacılar yeni teşhis edilmiş ileri seviye veya lokal olarak ilerlemiş meme kanseri tedavisi gören kadınlar üzerinde çalıştı. Kadınların yarısı bağışıklık sistemlerinin kanser hücrelerini yok ettiğini hayal ederken diğer yarısı bunu yapmadı. 37 hafta boyunca deneklerden 10 kez kan örnekleri alındı ve çeşitli bağışıklık maddeleri analiz edildi. Sonuçta imajinasyon yani zihinde canlandırma yapan kadınlarda bağışıklık aktivitesi görselleştirmeyen yani zihinde canlandırma yapmayan kadınlara kıyasla daha yüksek çıktı.

Bu konuyla ilgili daha fazla sayıda çalışmaya Dr. David Hamilton’ın “Dilimizi Zihin Gücüyle Şifa” ismiyle çevrilen kitabını da bulabilirsiniz. Görünen o ki zihinde canlandırmayı sadece ruhsal sağlığımız için değil, bedensel sağlığımız için de etkili bir araç olarak kullanabiliriz.

Kişisel gelişim ve psikoloji eğer ilgi alanınız içindeyse, kendinizi daha yakından tanıyabilmek ve zorlayıcı duygularla baş edebilmek için yeni teknikler öğrenmek istiyorsanız, bu kanalda her hafta bu konularla ilgili yeni videolar paylaşıyorum. Videolardan haberdar olabilmek için kanala abone olmayı ve bildirim zilini açmayı unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir