TETRİS OYNAYARAK TRAVMALARINIZI NASIL İYİLEŞTİRİRSİNİZ?

Yaşı bana yakın olanların çoğu hayatlarında en az bir kere el konsolunda Tetris oynamıştır.

Peki, Tetris’i travmalara karşı bir kalkan olarak kullanabileceğinizi biliyor muydunuz?

Evet, yanlış duymadınız.

Giderek artan sayıda araştırma, travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan rahatsız edici belirtileri azaltmaya yönelik olarak, önleyici ve tamamlayıcı bir müdahale olarak Tetris oynamayı öneriyor.

Yapılan bazı bilimsel çalışmalar, travmatik bir deneyimin hemen ardından, yani yaklaşık yarım saat ile bir saatlik bir süre içerisinde, Tetris oynamanın olay sonrasında travma sonrası stres bozukluğu geliştirme riskini düşürdüğünü gösteriyor.

Ayrıca travmatik deneyimi yaşadıktan sonra araya bir zaman girmiş olsa dahi, sonrasında düzenli olarak Tetris oynamanın yine rahatsız edici belirtileri, depresyon ve anksiyeti azaltmada etkili olduğunu görüyoruz.

Bu bilimsel çalışmaların bazılarının bilgilerini açıklama kısmında bulabilirsiniz.

Peki bu nasıl oluyor?

Mantığı ne?

Nasıl olabilir de bir oyun, bu kadar ciddi psikolojik belirtileri azaltmada etkili olabilir?

Bunun cevabı için önce hafızamızın nasıl çalıştığını anlamamız gerekiyor.

Travma sonrası zihnimizde istemsizce tekrar tekrar gelen rahatsız edici imgeler, yani “flashback” dediğimiz görüntüler, görsel belleğimizde kaydedilen anıların bir sonucudur.

Ve travmatik bir olay yaşadığımızda, bu görüntüler beynimizde çok hızlı bir şekilde, hatta farkında bile olmadan kaydedilir.

Travmanın etkisinin bir kısmı da bu görsel anıların sürekli olarak istemsiz şekilde tekrar tekrar zihnimizde canlanmasından kaynaklanır.

İşte burada Tetris devreye giriyor.

Çünkü Tetris, oynanırken beynimizin özellikle görsel-uzaysal bellek kapasitesini meşgul eder.

Yani Tetris oynarken beyin, travmatik anıyı görsel olarak işlemeye çalışacak kapasiteyi bulamaz.

Tetris’in bu belleği meşgul etme etkisi nedeniyle, travmatik anı beynimize daha zayıf bir şekilde kodlanır ya da yeniden etkinleşip hatırlandığında, yeniden daha zayıf şekilde depolanır.

Bu da daha az rahatsız edici görüntüler, daha az tekrar ve sonuçta daha az travma tepkisi demektir.

Yani Tetris, bir anlamda beynimizin görsel belleğini “işgal ederek” travmatik anının daha etkisiz hâle gelmesini sağlar.

Bu da travma sonrası stres bozukluğunun oluşma riskini azaltabilir.

Burada önemli olan şey, Tetris’in zamanlamasıdır.

Yani travmatik olay yaşandıktan sonra mümkün olan en kısa sürede oynanması gerekiyor.

Ama eğer aradan zaman geçtiyse ve travmanın etkileri devam ediyorsa, Tetris’in bu etkisi yine de işe yarayabiliyor.

Çünkü travmatik anılar yeniden hatırlandığında, bir süreliğine beyin bu anıyı “yeniden işleme” moduna geçiyor.

Yani anı, sanki yeniden yaşanıyormuş gibi aktif hâle geliyor.

İşte bu anda Tetris oynamak, bu yeniden etkinleşen anının daha zayıf bir şekilde yeniden kaydedilmesini sağlıyor.

Bu da semptomların azalmasına yardım ediyor.

Tetris burada bir metafor değil, gerçekten de kast edilen oyun Tetris.

Ama bu etki sadece Tetris’e özgü mü?

Hayır.

Araştırmalar, görsel belleği benzer şekilde meşgul eden diğer görsel-uzaysal görevlerin de benzer etkiler gösterebildiğini söylüyor.

Ama Tetris, kolay ulaşılabilir ve yaygın olması nedeniyle özellikle tercih edilmiş.

Eğer daha fazla bilimsel dayanaklı, günlük hayatta uygulanabilir öneriler isterseniz, kanala abone olmayı unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir