İYİLEŞMEMİŞ TRAVMANIN OLDUĞUNA DAİR 9 İŞARET | Travma nedir? Travma Belirtileri
Sevdiğiniz bir insanın ölümü, belki geçirdiğiniz bir kaza, belki geçirdiğiniz ruhsal ya da fiziksel bir hastalık. Belki sizin için anlamlı bir ilişkinin aniden sona ermesi, bunun gibi ağır ve izleri kolay silinemeyen yaşam olayları bizde güçlü bir şekilde korku, çaresizlik ve güçsüzlük duyguların ortaya çıkmasına sebebiyet verir. İşte bu tür olaylara travmatik olaylar diyoruz.
Travmatik olayların ardından bazen bireyler hiçbir şey olmamış gibi davranırlar ve ortaya çıkan bu duygularla sağlıklı bir şekilde baş etme yolunu bulamadıklarında onları bastırmaya çalışırlar. Sonuçta travmamızı fark etmek zorlaşır ve sadece biz değil bir uzmanın dahi fark etmesini zorlaştıracak bir hale getirmiş olabiliriz. Neredeyse her birimizin travması ya da travmaları var. Travmasız insan yoktur diyebiliriz zaten. Peki sizde de henüz çözümlenmemiş iyileşmiş bir travma olduğuna dair 9 tane belirti nedir? Gelin bunlara bakalım. Birinci işaretimiz pozitif değişimleri kabul etmekte zorlanmak, pozitif değişimlere karşı koymak. Ne zaman hayatınıza yeni ve iyi bir şey gelse, ilk iç güdünüz bu şeyden şüphe etmek ya da suçluluk duymak mı oluyor? Kendi başarınızı kutladığınız dahi derinden gelen bir suçluluk duygusu ya da utanç duygusuyla mı karşılaşıyorsunuz? Pozitif değişimleri kabullenmekte zorluk ve hatta onları reddetmek, belki de derinlerde bir yerlerde o duyguyu, o mutluluğu hak etmediğinize dair bir inançtan kaynaklanıyor olabilir. Peki derinlerdeki bu değersizlik duygusunun sebebi acaba ne? Belki de yaşadığınız bir travma. Bunun üzerine düşünmek lazım.
“Her şeyi planlamak” , her şeyin kontrol altında olmasına ihtiyacınız mı var? İşler planladığınız gibi gitmediği zaman dünyayı başınıza yıkılmış gibi mi hissediyorsunuz? Kontrol etme olan bu İhtiyacınız muhtemelen geçmişte başınıza gelmiş ve o sırada kendinizi çok çaresiz, savunmasız hissettiğiniz travmatik bir olayla alakalı. Bunun bir sonucu olarak, yani yaşadığınız bu yoğun kaygının sonucu olarak her şeyi kontrol altında tutmaya ve planlamaya dikkat ediyorsunuz. Bu aslında kendinize ve dünyaya olan güvensizliğin bir işareti. Unutmayın! Kaygı kontrol ihtiyacını beraberinde getirir. “Başarısız olmaktan duyulan yoğun korku” , başarısız olmaktan korkmak çok normal ve insani bir duygu. Ancak eğer bu harekete geçmenizi engelliyorsa fırsatları reddetmeyi beraberinde getiriyorsa o zaman size artık zarar vermeye başlamış demektir. Bunun yüzünden aynı zamanda hırsınızı ve yaratıcılığınızı da kaybedebilirsiniz. Başarısızlık korkusu çoğu zaman beraberinde mükemmeliyetçiliği ve öz güven sorunlarını da getirir. Bu korku kendinize karşı olumsuz bir inanca sahip olmanıza ya da eksikliklerinizi içselleştirmenize neden olan travmatik bir olayla başlamış olabilir. Bununla ilgili olarak özellikle anne, baba ve öğretmen tavırlarına dikkat etmek lazım. “Başarılı olmaktan korkma” Travma bazen de başarılardan korkuyu beraberinde getirir.
Kendinizi istediğiniz bir şey elde etmekten, başarısızlık korkusundan değil de başarı korkusundan dolayı alı koyduğunuz oldu mu hiç? Yani ya başaramazsam ne olacak diye düşünmüyorsunuz da ya başarırsam ne olacak diye düşünüyorsunuz? Ya başarılı olursam? Ya başardığımda hayatım değişmek durumunda kalırsa? Başardığında neler olacak? Bu korku o kadar yoğun ki bir şeyleri başardığınızda bile hayatınızdaki bazı şeyleri kaybedeceğinizden korkmaya başlıyorsunuz. Kişinin kendi başarılarına karşı yaptığı bu bilinçsizce sabotaj çoğu zaman genç yaşta çocuklukta annesini, babasını kaybetmiş ya da terk edilmiş çocuklarda daha sık görürüz. “Unutkanlık, dikkatsizlik, aşırı düşünme” , eğer hafızanızda boşluklar varsa, odaklanma sorunları yaşıyorsanız, düşüncelerinizi kontrol etmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız, tüm bunlar belki de beyninizin size gönderdiği işaretleridir. Tüm bu işaretlerle beyniniz der ki bak kardeşim senin ilgilenmem gereken bir travma var ve bu travmayı düzeltmek için bir şeyler yapmak gerekiyor. Başkalarına size ne olduğunu anlatırken, destek isterken zorlanıyor musunuz? Eğer bir tür istismara uğramış ya da hor görülmüşseniz, yok sayılmışsanız böyle hissetmeniz çok olasıdır. Yardım istemektense sessizce bir köşede acı çekmeyi yeğlersiniz. Çünkü birilerine ulaşmaktan korkarsınız. Ulaştığınızda reddedilme, yok sayılma, yargılanma ya da güçsüz görünmek sizin için korkutucudur. Belki de geçmişte yardım istediğiniz bir an yargılandığınız, kendinizi kötü hissettiğiniz travmatik bir anınız var ve bunun sonucunda bugün bu olay davranışlarınızı bu şekilde etkiliyor.
Eğer hâlâ çözülememiş bir travmayla baş ediyorsanız duyguları yönetmekte her zamankinden daha zor olacaktır. Neyi kastediyorum? Örneğin öfkelenmemeniz gereken bir zamanda birdenbire kendinizi öfke patlaması yaşarken bulabilirsiniz. Ya da çok ani duygusal iniş çıkışlar içerisinde bulunabilirsiniz. Duygusal olarak değişken, kontrolsüz ve aşırı hassas bir hale gelebilirsiniz. “Düşük öz saygı ve değersizlik duyguları” travmanın sizin kendinizle ilgili düşüncelerinizi etkileyeceği çok fazla sayıda yol vardır. Özellikle de erken çocukluk yıllarınızı dayanıyorsa. Çocukluk yıllarınızda yaşadığınız tecrübeler bugün sizin kendinize verdiğiniz değeri ciddi biçimde etkiler. Örneğin geçmişte yaşadığınız taciz, terk edilme ya da ilgisizlik durumları sizin kendinizi daha değersiz hissetmenize sebebiyet verebilir. Özellikle sevdiğiniz birisi tarafından tacize uğradıysanız kendiniz hakkında iyi hissetmekte zorlanırsınız.
Araştırmalar gösteriyor ki travma sonrası stres bozukluğu yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu düşük öz saygı ve değersizlik problemleriyle uğraşıyor. Çözülemeyen psikolojik ve fizyolojik semptomlar kendinizi sürekli kaygılı mı hissediyorsunuz? Ya da hiçbir şey yapasınız yok mu? Eskiden size zevk veren aktiviteler artık size zevk vermemeye mi başladı? Hiçbir şeyden keyif alamaz bir hale mi geldiniz? Sık sık kâbus mu görüyorsunuz? İştahınızda aşırı derecede bir azalma ya da bir artış mı söz konusu? Aynı şekilde uykularınızda az uyuma ya da fazla uyuma gibi bir bozukluk durumu söz konusu. Sebebi bulunamayan ağrılar ya da fiziksel şikayetleriniz mi var? Mesela geçmeyen bir sırt ağrınız var. Her türlü tahlil yapıldı. Tüm doktorlar baktı ancak bir sebep bulamadılar, belki de sebep derinlerde bir yerde yaşamış olduğunuz bir travma ve bu travma çözülmediği sürece o ağrı orada durmaya devam edecek. Aslında çoğu zaman fizyolojik ve psikolojik semptomların sebebi beynimizin burada bir problem var dostum ve sen bunu çözmelisin deme şeklidir. Dolayısıyla bunlar üzerine düşünmek gerekir ve altta yatan travmaları çözümlemeye çalışmak gerekir. Elbette ki bunu yaparken her zaman tek başımıza başarılı olamayabiliriz. Eğer böyle bir durum varsa lütfen uzman bir klinik psikologdan ya da terapi eğitimleri almış psikoterapi eğitimleri almış bir psikiyatristten yardım istemekten çekinmeyin.
Travmalarımız üzerine çalışmadığımız takdirde gittikçe daha da fazla kökleşmeye başlarlar. Halbuki onlarla çalışıp onları çözümlediğimizde gelecekte eskiye oranla çok daha güçlü ve mutlu bireyler oluruz. Travmalarımızın sebebi çoğu zaman çocuklukta yaşadığımız tecrübeler olabilir. Eğer bunlarla ilgili de bilgi edinmek istersen lütfen kanalımdaki çocuklukta duygusal ihmalin işaretleri ile ilgili video izlemeyi unutma. Eğer bir travma olduğunu düşünüyorsan ve bir uzmanla çalışmak istemiyorsan o zaman en azından benim kanalındaki stresle başa çıkma yolları oynatma listesindeki videoları izlemeni ve oradan sana uygun olduğunu düşündüğün egzersizleri günlük olarak yapmanı öneririm. Travmalarımızla yüzleşeceğimiz ve bu yüzleşmenin sonucunda çok daha güçlü ve mutlu olacağımız güzel günler dileklerimle.
Hoşça kalın.