DAHA ÖNCE HİÇ DUYMADIĞINIZ 12 DUYGU
Bazen böyle bir gezi programı izlediğinizde ya da ne güzel bir yere gittiğinizde şu fani ömrümüzün dünyadaki bütün güzellikleri görmeye yetmeyeceğini düşünüp üzüldüğümüz oluyor mu? Ya da ne bileyim mesela acaba yüzyıl sonra hayat nasıl olacak? Yüzyıl sonra hangi teknolojik gelişmeler olacak? Bunları düşünüp tüh ya ben göremeyeceğim deyip üzüldüğünüz oluyor mu? Hah işte bu duyguları çoğumuz yaşarız.
Ama adını bir türlü koyamayız. İşte bu videoda o çoğumuzun yaşadığı ama adını bir türlü koyamadığı duygulardan on iki tanesinin ismini sizlerle paylaşacağım. Hazırsanız başlayalım. En güzel duyguların insanları. Her ne kadar bazı araştırmacılar insanoğlunun sadece altı temel duygusunun olduğunu öfke, korku, üzüntü, sevinç, şaşkınlık ve tiksinti bu duygular ve diğer tüm duyguların bu duyguların karışımından oluştuğunu iddia etseler de bunun böyle olmadığını aslında yüzlerce duygu ismi olduğunu söyleyen araştırmacılar da var. Yazar John Koenig ise daha farklı bir şey yaptı ve en tarif edilemez ve karmaşık duyguların bir özeti olan ”The Dictionary of Obscure Sorrows” yani belirsiz üzüntüler sözlüğünü yazdı ve bu duyguların isimlerini bizlerle paylaştı.
Şimdi gelin bu duygulardan sizin için seçtiğim, çocuğunuzun yaşadığı ama adını koyamadığı 12 duygu ismine bakalım. Birinci duygu ismimiz Paro.
Efendi̇m Paro; Ne yaparsanız yapın sanki bir şeyleri eksik ya da yanlış yapıyorsunuz duygusu. Yani sanki birileri bariz bir şekilde bunun doğru yolunu biliyormuş da siz bilmiyormuşsunuz ve yanlışını yapıyormuşsunuz duygusu. İkinci duygumuz;
Onizm, dünyanın ne kadar küçük bir kısmını deneyimleyebileceğimizi fark ettiğimizde yaşadığımız o hüzne Onizm diyoruz. Hani o en başta bahsettiğim ya aslında dünyada ne kadar güzel yerler var.
Ben sadece belli bir kısmını görebileceğim duygusu ve bu duygunun bize yaratmış olduğu hüzne onu Onizm diyoruz.
Aslında buna benzer bir şeyi kitap dükkanlarına girdiğimde yaşıyorum. Yani kitap dükkanına girdiğim zaman raflarda bir sürü güzel kitap var ve bu güzel kitapları okumaya maalesef benim ömrüm yetmez diye düşündüğümde hüzünleniyorum Ne yapsak? Acaba bunun bir adı var mı? Ki biz de bunu isim koyalım.
Mesela bunun adı da “Ponizim” olsun. Olsun.
Zenosyn; Aslında ben bu duyguyu da bugünlerde çok sık yaşıyorum. Çocukken günler geçmek bilmezdi ancak büyüdükçe, özellikle de bu aralar zamanın çok daha hızlı aktığını hissediyorum.
İşte bu zamanın gün geçtikçe daha hızlı aktığını hissediyor olmak Zenosyn diye adlandırılıyor. Dördüncü kelimemiz Midding; Bir toplantının yakınında olmak ama tam olarak içinde olmamanın verdiği sakin bir zevk hissi.
Yani mesela böyle içerde kalabalık bir toplantı vardır. Kalabalık bir grup parti yapıyordur mesela sen dışarıdasındır ve dışarıda onları izliyorsundur. Bu sana keyif veriyordur. Yani hem içindesin hem de dışındasın.
Ya da ne bileyim mesela arka koltukta oturuyorsun, ön koltukta sohbet eden arkadaşlarını kafanı koltuğa dayayıp mutlu ve huzurlu bir şekilde dinliyorsun.
Catoptric Ristesse; herhalde böyle okunuyordur.
Keşke insanların zihnine okuyabilseydim dediğiniz oluyor mu hiç? Eğer bunu dediyseniz muhtemelen siz de bu duyguyu yaşamış olabilirsiniz. Çoğumuz insanların bizim hakkımızda ne düşündüklerini merak ederiz ve bunu hiçbir zaman anlayamayacağımızı öğrenmek bizi mutsuz eder.
İşte Catoptric Ristesse insanların bizim hakkımızda ne düşündüğünü okuyamamanın verdiği hüzün.
Hava böyle kapalı ve yağmurlu iken dışarıya bakıp o yağmur yağıyor, iyi ki evdeyim dediğiniz, hatta bir kahvemi alayım, battaniye alayım şöyle sarılıp oturayım dediğiniz anlar oluyor mu? Muhtemelen siz de o zaman bu duyguyu yaşamış olabilirsiniz.
İşte Chrysalism yağmurlu bir havada evde olmanın verdiği hazza verilen isimmiş. “Lilo” ya da “Laylo” Artık nasıl okunuyorsa?
Hani böyle bazen arkadaşlarınızla buluşursunuz. Aslında yıllardır görüşmemişsinizdir. Ancak buluştuğunuzda sanki aradan hiç zaman geçmemiş gibi hissedersiniz.
İşte bu duygunun adı “Lilo”. Çoğu zaman geleceği düşünüp kaygılanmaktan anı yaşayamayız.
Daha sonrasında ise yani günler geçip sonuca ulaştığımızda aslında üzülmemize değmeyeceğini görürüz.
Fakat o geçmişteki bize anlatamayız işte o bunu geçmişteki bize anlatamayacak olmanın verdiği burukluk haline “Énouement” deniyor? Sanırım böyle okunuyor. Çünkü aslında bu anlamsız bir kelime.
“Ruckkehrunruhe” Öyle bir şey işte yani bu okuyamadığım şey ama ekranda gördüğünüz şey. Hani böyle tatillerin sonsuza dek sürmeyeceğini fark ettiğimizde içimizde derin bir üzüntü duyarız ya.
İşte o üzüntüye. Bu söyleyemediğim şeyi diyorlar.
Bizi heyecanlandıran ya da üzen bir olayı karşı tarafa anlatırken, aynı tepkileri alamayınca hani böyle anlatma hevesimiz kaçar ya, hah işte ona “Exulansis” diyor yazar.
On birinci kelimemiz “Lachesism”. Hiç başınıza bir felaket gelmesini istediğiniz oldu mu? Gerçekten de bunu arzuladığınız işte eğer olduysa bunun adı Lachesism. Diyeceksiniz ki bazılarınız ya nasıl insan başına bir felaket gelmesini arzulayabilir. Mesela şöyle düşünün. Yaşadığı koşullardan şikayet eden, mutlu olmayan bir şekilde bunu değiştirmek isteyen ama değiştirecek cesareti de kendinde bulamayan insanlar bazen.
Hani bir felaketten medet umabilirler. Hani bir felaket olsa da bir şekilde. Bu da benim yaşantımı değiştirmeme bir nedeni olsa gibi düşünebilirsiniz. Çoğumuz geleceği merak ederiz. İnsanlık nereye gidecek ve bu dünyaya ne olacak? Ancak yine çoğumuz bunu göremeyecek olmanın hüznünü içimizde yaşarız. İşte bu hüzne “Elipsizm” deniyor.
Aslında sözlüğün içerisinde bunun gibi yüzlerce kelime daha var. Eğer merak ediyorsanız bu sözlüğe ulaşabileceğiniz bir linki açıklama kısmına ekleyeceğim. Hani sizlerle bir oyunu oynayalım ya şöyle yapalım. Benim bahsettiğim duygu isimlerinin dışında yaşadığınız ama bir türlü adını koyamadığımız duygular varsa lütfen bunları aşağıya açıklayın. Yorum kısmına bir isim uydurun ne var canım herkes uyduruyor. Biz uyduramaz mıyız?
Mesela ben kitapların hepsini okuyamama üzüntüsüne “ponizm” dedim. Sen de başka bir şey uydurabilirsin.