KAYGILI İNSALAR DAHA MI ZEKİ? – Yüksek IQ ile Anksiyete İlişkisi

Önceki bilimsel araştırmalar bize yüksek IQ’ya sahip olmanın pek çok avantajı olduğunu gösteriyordu. Standart zeka testlerinde başarılı olan kişiler iş yerinde ve okulda daha başarılıydılar. Hatta nedeni tam olarak anlaşılmasa da daha sağlıklı ve daha uzun bir ömürleri vardı. Ancak yapılan son çalışmalar bize bunun belki de böyle olmayabileceğini söylüyor. Evet, yüksek IQ’ya sahip olmanın pek çok avantajı var. Ancak bazı dezavantajları da var. Peki acaba kaygı bozukluğu, anksiyete bozukluğu bu dezavantajlarından biri olabilir mi? Gelin bilimsel araştırma sonuçları eşliğinde bunu bir konuşalım. Meslek hayatım boyunca neredeyse her tür IQ grubuyla çalıştım. Zeka geriliği olanlar, üstün zekalılar, sınırda ya da donuk zeka dediğimiz aralıkta olanlar. Normal dağılımda olan ancak DEHB’li ya da belli konulara özel öğrenme güçlüğü olanlar. Tüm bu çalışmalarım boyunca yaptığım araştırmalarda okumalarımda insanlarla yaptığım görüşmelerde dikkatimi çeken bir şey vardı. Özellikle konu anksiyete bozukluğu ya da kaygı bozukluğu olduğunda, panik atak olduğunda bu durumu yaşayan insanların hepsinin değil belki ama çoğunun toplumun genel zeka ortalamasından biraz daha yukarıda insanlar olması dikkatimi çekiyordu. Zekasına hayranlık duyduğum, pırıltısı hayranlık duyduğum kiminle tanışsam bir süre sonra hali hazırda ya da hayatının bir döneminde kaygı bozukluğu ya da anksiyete bozukluğu ile uğraştığını öğreniyordum. Tabii bu da bende şunu düşünmeye yol açtı. Acaba kaygı bozukluğu ya da anksiyete bozukluğu zeki insanlarda daha mı çok görülüyor? Tabii yanlış anlaşılmasın. Burada bahsettiğim şey kaygı duygusunu yaşamak değil sadece. Yani kaygı duygusunu her insan yaşar çok doğal. Hepimizde var olan insani ve gerekli bir duygudur.

Bahsettiğim şey kaygıyı patolojik şiddette yaşamak. Kaygı bozukluğu ya da anksiyete bozukluğu ya da panik atak tanısı almış olmaktan bahsediyorum. Tabii bu düşüncem sadece şahsi bir gözlemdi son derece subjektifti yeterince kanıtım ve bilimsel bir dayanağım yoktu. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar bu şahsi gözlemimin gerçeği yansıtabileceğini gösteriyor. 2017 yılında psikolog Ruth Karpinski  ve meslektaşları 130 ve üzeri IQ puanına sahip yani üstün zekalı 3715 kişiyle bir araştırma gerçekleştirdi ve bu araştırmanın sonucunda bu kişilerde anksiyete bozukluğu, kaygı bozukluğu ya da duygu durum bozukluğu tanısı almış kişilerin sayısının toplumun geneline oranla iki kat fazla olduğu görüldü. Görünen o ki yüksek zeka, özellikle yaygın anksiyete bozukluğu için bir risk faktörüydü. Bir başka araştırmada ise psikiyatri profesörü Doktor Jeremy Coplan, anksiyete ile kaygı arasındaki ilişkiyi yaygın anksiyete bozukluğu tanısı almış kişilerle bu tanıyı almamış kişiler arasında bir kıyaslama yaparak araştırdı. Araştırmanın sonucunda yaygın anksiyete bozukluğu tanısı almış kişilerde yüksek zeka ile endişe düzeyi arasında bir ilişki tespit edildi. Bu tanıyı almış kişilerde zeka puanı yukarıya doğru çıktıkça endişe düzeyi de yukarıya doğru çıkıyordu. Ancak bu araştırmanın ilginç bir sonucu daha vardı. Bu ilişki sadece bu tanıyı almış kişilerde gözüküyordu. Yani bu tanıyı almamış, tırnak içinde sağlıklı olarak adlandırılan deneklerde kaygı düzeyi ile IQ seviyesi arasında tam tersi bir ilişki söz konusuydu. Yani bu tanıyı almamış kişilerde IQ düzeyi düştükçe kaygı düzeyi artıyordu. Elbette konuyla ilgili kesin konuşabilmek için çok daha fazla sayıda araştırmaya ve daha geniş çaplı sınırlılıkların daha az olduğu araştırmalara ihtiyacımız var.

Yine de bu bulgular bizim için önemli. Öte yandan araştırmalarda yüksek zeka ile anksiyete kaygı arasında bir ilişki bulunması bu iki şey arasında bir nedensellik ilişkisi olduğunu bize göstermez. Yani yüksek IQ’nun kaygı bozukluğunun bir sebebi olduğunu iddia edemeyiz. Çünkü bu ikisi farklı şeyler. Ancak bu araştırma sonuçlarından yola çıkarak şöyle bir şey belki diyebiliriz. Görülüyor ki yüksek IQ düzeyine sahip insanlarda yaygın anksiyete bozukluğu ve bununla ilişkili tanıları alma olasılığı toplumun geneline oranla yaklaşık iki kat fazla. O zaman belki de yüksek zeka bir risk faktörü bizim için. Peki bu neden oluyor? Neden anksiyete bozukluğu yaşamakla gerçekten kaygıyı çok yüksek düzeyde hissetmekle yüksek zeka arasında bir ilişki var? Psikolog Karpinsk ve meslektaşları bu konuyu hiper beyin hiper vücut teorisi ile açıklıyorlar. Bu teoriye göre yüksek zeka düzeyine sahip olmakla aşırı duyarlılık arasında bir ilişki var. Aşırı duyarlık nedir? Aşırı duyarlılık Polonyalı psikiyatrist Kazimierz Dabrowski ve Michael Piechowski tarafından geliştirilen bir kuram. Bu kuramı göre üstün zekalı bireyler dünyayı diğerlerine oranla daha farklı algılıyorlar ve psikolojik ve fizyolojik olarak diğerlerine oranla özellikle bazı alanlarda daha hassaslar, çok kolaylıkla uyarılabiliyorlar. Daha duyarlılar ve bir kere uyarıldıkları zaman daha yüksek şiddette tepkiler verebiliyorlar. Yüksek şiddetli duygular yaşayabiliyorlar. Bu aşırı duyarlılık ya da aşırı hassasiyet durumu bazen de ışık, ses ya da koku gibi uyaranlara karşı olabilirken bazen de psikolojik durumlarla ilgili olabiliyor. Mesela dünyayı sorgulama, ölüm hakkında düşünme, yaşam hakkında düşünme, haksızlıkları düşünme ve tüm bunları düşünürken çok kolayca ve derin bir şekilde yoğun bir şekilde duygulara kapılabilmek gibi durumlar ortaya çıkabiliyor.

Çevreyle ilgili bu artmış farkındalık ve duyarlılık sebebiyle üstün zekalı bireyler aşırı uyarılabilir ve hiperaktif bir merkezi sinir sistemine sahip oluyorlar. Bu aşırı duyarlılık sonucu üstün zekalı bireylerin vücutları sıradan insanların fark etmediği ya da fark etseler de rahatsız olmadığı pek çok uyarana sık sık stres tepkisiyle yanıt veriyor ve bir süre sonra bu kronikleşmeye başlıyor. Yani şöyle düşünün sinir sistemleri sürekli olarak aktif, sürekli olarak uyarılmaya çok hazır bir durumda. Bu da tabii ki çok yorucu bir durum. Yani bu kadar aktif bir sinir sistemi bir süre sonra kaygı bozukluğu gibi birtakım durumların yaşanmasına da zemin hazırlıyor. İşte bu yüzden bu sinir sistemimizi sakinleştirebilecek birtakım bedensel ve zihinsel teknikleri bilmek ve uygulamak hem genel sağlığımız için hem de anksiyete ile baş eden bireyler için çok önemli. Eğer yüksek düzeylerde kaygı duygusuyla, anksiyete bozukluğuyla, panik bozuklukla, panik atakla tüm bunlarla baş ediyorsanız, sinir sisteminizi rahatlatacak, sizi gevşetecek ve tüm bu duygularla baş etmenizde size yardımcı olabilecek çok sayıda zihinsel ve bedensel tekniği bu kanalda sizlerle paylaşıyorum. Tüm bu videoları bulabileceğiniz linki yorumlar kısmına ekleyeceğim. Merak edenler ve daha önce izlememiş olanlar bu videoları izleyebilirler. Teknikleri düzenli uyguladığınız takdirde faydasını göreceksiniz. Evet sevgili kaygılı dostlarım kaygınızla barışabilmeniz için bu videoda size bir sebep daha verdim. Kaygılısınız diye kendinizi yüklenmeyin. Bu belki de sizin çok zeki olduğunuzu gösteriyordur.

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir