HALİL SEZAİ NEDEN BUNU YAPTI?

Son günlerde şarkıcı ve oyuncu Halil Sezai’nin yaşlı bir adamı darp ettiği görüntüler gündemde. O naif ve duygusal şarkıları söyleyen adamın içinden adeta bir canavar çıktığını görünce oldukça şaşırdık. Belli ki bir şeylere çok öfkelenmiş. İçindeki saldırganlık dürtüsü harekete geçmiş ve bunu kontrol edemeyince şiddete başvurmuştu. Bizim amacımız kesinlikle kişileri yargılamak değil. Zira bu işi yapması gereken yer. Yani mahkeme zaten bunu yaptı ve Halil Sezai tutuklandı. Halil Sezai’nin bu davranışı sadece onun tutuklanmasına yol açmadı aslında. Aynı zamanda şarkıcı ve oyuncu olarak da kariyerini ciddi bir biçimde zarar verdi. Yani bir anlamda kendi eliyle kendi hayatına zarar vermiş oldu. Peki o anda ne oluyor da sonrasında hayatımıza ya da diğer insanlara ciddi biçimde zarar verebilecek, hatta bizi hapse götürebilecek davranışlara engel olamıyoruz. Elbetteki bu kanal bir magazin kanalı olmadığı için biz olaya magazinsel boyuttan değil, psikolojik ve fizyolojik boyuttan bakacağız. Ve bu videoda öfke anında beynimizde ve bedenimizde ne oluyor? Ve öfke ile baş edebilmek için neler yapabiliriz bunu konuşacağız. Gallup Araştırma Şirketi’nin 2018 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye 140 ülke arasından en öfkeli 6’ıncı ülke. Belli ki bu bizim ciddi bir sorunumuz. Bir şeye duyulan aşırı arzu engellenmişlik, anlaşılmama, haksızlığa uğradığını düşünme, genetik olarak yatkınlık, beynin bazı bölümlerindeki anomali ya da hormonal bazı dengesizlikler, yetiştirilme biçimi. İçinde yaşadığımız ortam ve benzeri gibi pek çok biyolojik, psikolojik ve sosyolojik etken bir şekilde öfkelenmemize yol açıyor.

Tabii her öfke sağlıksız değildir. Mesela Erich Fromm’un savunucu saldırganlığa dediği mesela ülkesi işgal altındaki bir kişinin düşmanlarına karşı saldırganca bir davranış benimsemesi patolojik değil, aksine sağlıklı olduğunun bir göstergesidir. Dolayısıyla herhangi bir davranışın normal ya da anormal olduğunu belirleyebilmek için içinde gerçekleştiği koşullara, yani bağlamına da dikkat etmek gerekiyor. Peki ne oluyor da öfke anında davranış kontrolden çıkıyor yani? Biz ne yaptığımızı bilmez bir duruma düşüyoruz. Bunun için isterseniz önce beynin yapısına bakalım. Beyni en kabaca 2 bölümde inceleyebilirsiniz. Bunlardan bir tanesi alnımızın hemen arkasındaki insan beynimiz. Bir diğeri ise şöyle ensenizin hemen arkasındaki hayvan beynimiz. Hayvan beyin ise kendi içerisinde sürüngen beyin ve memeli beyni olmak üzere ikiye ayrılıyor. Ve saldırganlık ile ilgili alanlar işte bu hayvan beynimizin içerisindedir. Hayvan beynin sürüngen kısmı. Diğer hayvanlarda da bulunan ve en temel yaşamsal faaliyetlerden sorumlu olan bölümdür. Örneğin nefes alıp verme, kalbin atması, yeme, içme, cinsellik, türün devam etmesi gibi asıl farkında olmadığımız ancak yaşamımızın devamını sağlayan çok sayıda faaliyet buradan yürütülür. Hayvan beynin memeli beyin kısmı ise duyguların merkezidir. Bu yüzden buraya duygusal beyin de denir. Tüm memelilerde bulunan duygusal beyin duygular, iletişime geçme, bağ kurma gibi faaliyetlerden sorumludur. İnsan beyin ise insanı insan yapan diye düşünülen ve diğer canlılarda bulunmadığını varsaydığımız geleceği kurgulayabilme, soyut düşünebilme, karar alabilme, karmaşık problemleri çözebilme, analiz, sentez gibi daha üst düzey bilişsel birtakım aktivitelerden sorumludur.

Öfke anında hayvan beyin aktive olur. Dışsal bilgi önce hayvan beyindeki amigdala dediğimiz bölgeye gelir. Eğer gelen bilginin duygusal yükü çok fazlaysa, bu durumda vücut yaşamsal bir tehdit olduğunu varsayar ve bizi hayatta tutmakla ilgili sistemleri devreye sokar. Adeta beyinde alarm zilleri çalar. Hayvan beyin ipleri ele geçirir ve der ki bir dakika burada yaşamsal bir tehdit var. Bakın ne demiştik? Diğer videolarımızda sizin mutlu ya da mutsuz olmanız beynin umurunda değildir. Onun tek bir görevi vardır. O da sizi hayatta tutmak ve sizi hayatta tutmak için ne gerekiyorsa onu yapar. İşte bu yüzden de hayvan beyin yaşamsal bir tehdit olduğunda derhal aktive olur, harekete geçer. İnsan beyni baskılar ve ipleri eline alır ve derki bir dakika. Madem ki yaşamsal bir tehdit var, o halde bu tehditten kaçabilmek ya da bu tehditle savaşabilmek için güçlü olmamız lazım. Güç işte bende o zaman. İnsan beyni der ki “sen bi çekil kenara o iş bende” der bunun üzerine ipleri ele alır. Hayatta kalabilmek için hayvan beyin, insan beyni baskıladığında evet daha güçlü oluruz ancak daha aptal oluruz.

Hayvan beynin ipleri ele geçirmesiyle kişi karşılaştığı olay karşısında düşünmeden harekete geçer. Çünkü zaten düşünme ile ilgili kısımlar baskılanmış durumdadır. İşte bu tepkisel duruma “amigdala gasbı” ya da “amygdala hijack” denmektedir. Amigdala gaspı gerçekleştiğinde kişiyi duygusal ve fiziksel olarak alarma sokan hormonlar salgılanmaya başlar ve vücut, savaş ya da kaç tepkileri dediğimiz stres anında ortaya çıkan ve hayatımızı sürdürmek için gerekli olan birtakım psikolojik ve fizyolojik değişimler geçirmeye başlar. Mesela kalp daha hızlı çarpar. Çünkü hayatta kalabilmek için koşmamız gerekiyor ve koşmak için de daha fazla kana ihtiyacımız var. Öte yandan kan kollara ve bacaklara daha çok gönderilir ve bunun sonucunda kollar ve bacaklar gerilmeye başlar. Çünkü hızlı koşabilmemiz ya da sağlam bir yumruk atabilmemiz gerekmektedir. Hatta bu gerginlik ilerleyen aşamalarda titreme şeklinde kendini gösterebilir. Hani sinirden elimiz ayağımız titrer ya. Bunun temel sebebi budur. Tüm bunlar olurken üstümüze adeta bir deli kuvveti gelir. Normalde olduğumuzdan daha güçlüyüzdür. Ekstra bir enerjimiz vardır. Çünkü vücut depoladığı yağı ve şekeri kullanıma sokar.

Hormonlar birbirine karışır, tansiyon yerinden oynar. Tüm bunlar olurken mantık devre dışıdır. Yani trafikte öfkelenip levyeyle öndeki araca doğru yürüyen adam da artık hangi beyin aktif bunu biliyorsunuz. Beyin ilgili yapılan araştırmalar şiddete yatkın kişilerde beynin ön bölümünün yani insan beyin dediğimiz bölümün iyi çalışmadığını gösteriyor. Peki bunun çözümü ne? Yani hayvan beynin ipleri ele almasına ve bizi kontrol etmesine ve kendimizden geçmemize ne yaptığımızı bilmez bir duruma düşmemize nasıl engel olabiliriz? Şimdi bir kere hayvan beynin bu ipleri ele alması aslında yerinde olduğunda gerekli bir şeydir. Çünkü hayatta kalmamızı sağlar. Ancak yerli yersiz devreye girdiğinde işte o zaman bir sıkıntı var demektir. İnsan beyni geliştirdikçe yani insan beyni daha aktif bir şekilde kullanıldıkça hayvan beyni daha rahat baskılamaya başlıyoruz. Yani insan beyin geliştirilebilir bir şey tabii ki. Peki ama bunu nasıl yapıyoruz? İnsan beyni geliştirmenin en iyi yolu okumaktır, yazmaktır yani eğitimdir. Tabii eğitim derken burada sadece okulda bize verilen eğitimden bahsetmiyorum. Dürtülerimizin nefsimizin kontrolünü sağlayabilmek, kendi duygularımızı tanıyabilmek ve onlarla baş edebilmek başlı başına bir eğitimdir.

Eğitim seviyesi ve bireysel farkındalık yükseldikçe insan beyni kullanma oranımız artıyor ve biz onu ne kadar çok kullanırsak oradaki bağlantılar güçleneceği için biz kendi duygularımızı, dertlerimizi daha kolay kontrol edebilir bir hale geliyoruz. Örneğin çocukluğunda dürtülerini kontrol edebilmesi öğretilmiş, yani her istediğinde her istediğine istediği an ulaşamamış ve bununla baş etmeyi öğrenebilmiş çocuklarda ileride duygusal ve zihinsel problem yaşama olasılığı daha az gözüküyor. Bu çocuklar gelecekte duygularını ve dürtülerini daha iyi kontrol edebiliyorlar. İnsan beynimizi geliştirmenin fiziksel ve zihinsel çok sayıda tekniği var. Örneğin size bu kanalla bahsetmiş olduğum mindfulness, nefes egzersizleri, meditasyon gibi teknikler insan beyinden hayvan beyine doğru giden bağlantıların sayısını arttırıyor ve bizim öfke kontrolümüzü kolaylaştırıyor. Bunun yanı sıra zihinsel teknikler de mesela olumlu düşünme teknikleri, düşünceleri düzenleme tekniği gibi teknikler de yine sizin burayı güçlendirmesini sağlıyor.

Bu teknikleri uygularken hangi teknik olursa olsun aklımızda tutmamız gereken ilk noktalardan birisi şu olmalı.

Herhangi bir tekniği bir kere uyguladıktan sonra derhal sonuca ulaşamazsınız. Bu oldukça düşük bir ihtimaldir. Düzenli bir biçimde en az birkaç ay uyguladığınız taktirde o zaman beyninizde nörolojik birtakım farklılaşmalar başlayacak ve sizler duygularınızı ve dürtülerinizi daha kolay kontrol edebilir bir hale geleceksiniz. Öte yandan bu teknikleri ne kadar sık ve düzenli bir şekilde uygulamaya devam ederseniz, bu bağlantılar da o kadar güçlü ve kalıcı bir hale gelmiş olmaya başlayacak. Öfkenizi hakim olun! Hayvan beyinden ipleri geri alın, abone olun ve takipte kalın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir