DUYGUSAL ZEKANIZI GELİŞTİRECEK 3 ALTIN ÖNERİ
90’lı yıllarda Psikolog Peter Salovey ve John Mayer tarafından ortaya atılan duygusal zeka kavramı daha sonrasında Daniel Goleman’ın “Duygusal Zeka Neden IQ’dan daha önemlidir?” kitabıyla dünya çapında bir popülerliğe kavuşmuştur. Ve bugün de hala popülerliğini korumaktadır. İşin iyi yanı duygusal zeka geliştirilebilir bir beceridir. Duygusal zekanızı geliştirebilmek için üç altın öneriyi merak ediyorsanız detaylar bu videoda. Duygusal zeka, en genel tanımıyla kişinin hem kendi duygularının hem de diğerlerinin duygularının farkında olması. Bu duyguları analiz edebilmesi ve sonuçta ulaştığı bu verilerle yaşamını yönlendirilmesiyle ilgili bir kavram. Duygusal zekası yüksek insanların öz farkındalığı yüksektir. Kendi duygularının farkındadırlar. Bu duyguları bastırmazlar, reddetmezler. Tırnak içinde olumsuz diye adlandırılan duygular olsa dahi bu duyguları kabul ederler ve bu duyguları analiz ettiklerinde elde ettikleri sonuçtan yaşamlarını yönlendirmede faydalanırlar. Sadece duygularının değil, düşünce ve davranışlarının da farkındadırlar. Bunları da gözlemlerler. Herhangi bir düşüncesinin ya da davranışının altında yatan kök nedeni analiz etmeye çalışır ve sonuçta tüm bu verileri yaşamını daha iyi bir hale getirmek için kullanır. Bir örnekle açıklamak gerekirse, duygusal zekası yüksek kişi terfi ettiği için tebrik ettiği bir arkadaşının elini sıkarken içinde bir rahatsızlık hissettiğinde bu duyguyu bastırmak, reddetmek ya da yok saymak yerine aksine fark eder ve bunu analiz etmeye çalışır. Belki bu duygusunu biraz analiz ettiğinde bu duygunun kıskançlık ya da imrenme olduğunun farkına varır. Ardından da acaba kıskanmamın ya da imrenmemin nedeni şu andaki kariyerimden memnun olmamam olabilir mi? Peki bunu daha iyi bir hale getirebilmek için neler yapabilirim? Gibi soruları kendine sorabilir ve en nihayetinde de kariyerini daha iyi bir hale getirebilmek için gerekli adımları atabilir.
Oysa duygusal zekası düşük bir kişi yüksek olasılıkla bu duyguyu ya bastıracaktır ya rededecektir ya da başka şekillerde yansıtacaktır. Böylelikle aslında bir gelişme fırsatını da elinden kaçırmış olacaktır. Duygusal zekası yüksek insanlarda sadece az önce bahsettiğim duygusal farkındalıkla ilgili beceriler yüksek değildir. Aynı zamanda duygularla baş edebilme becerileri de yüksektir. Dolayısıyla stres, öfke, üzüntü, kaygı, heyecan gibi zorlayıcı duygularla baş edebilirler ve kendi kendilerini sakinleştirebilirler. Duygusal zekası yüksek insanlar sadece kendi duygularıyla ilgili değil, diğerlerinin duygularıyla ilgili oldukça ustadırlar. Sadece kendi duygularını değil, diğerlerinin duygularını da fark ederler ve bunları etkileyebilirler. Diğerlerinin konuşmasından, ses tonundan, beden dilinden, seçtiği kelimelerden o sırada karşıdaki kişinin ihtiyacını, beklentilerini, içinde bulunduğu duygu durumunu analiz edebilirler ve tüm bunları etkileyebilirler. Dolayısıyla duygusal zekası yüksek insanlarda empati, ikna becerileri, diğerlerini motive edebilme, diğerleriyle uzlaşı sağlayabilme gibi beceriler oldukça gelişmiştir. Duygusal zeka evet, geliştirilebilir bir beceri. Fakat gelin görün ki işin önemli kısmı kişinin bu konuda gelişmeye ihtiyaç duyduğunun farkında olması. Yani acaba kendimizin ne kadar farkındayız? Çoğu zaman bu konuda ne kadar yeterli olduğumuz konusunda çok sağlıklı değerlendirmelerde bulunamayabiliyoruz. Bazen kendimizi olduğumuzdan daha iyi, bazen de daha yetersiz olarak görebiliyoruz. Duygusal zeka ile ilgili olarak her ne kadar ölçme konusunda bu sıkıntıları olsa da, eğer becerilerinizi merak ediyorsanız bir fikir sağlayabilecek minik bir testi sizinle paylaşıyorum.
Bu paylaştığın testi bulmak istiyorsanız şuradaki videoya gidebilirsiniz bu videodan sonra. Peki duygusal zeka becerilerimizi geliştirebilmek için neler yapabiliriz? Efendim birinci önerimizle başlayalım. Birinci önerimiz üçüncü seviyeden bir dinleyici olun. Diğerlerinin duygularını anlayabilme ve iletişimle ilgili becerilerimizi geliştirebilmek istiyorsak öncelikle onları dinleme becerilerimiz üzerine yoğunlaşabiliriz. Duygusal zekayı geliştirmek için sıradan bir dinleme değil, üçüncü seviyeden bir dinleme gereklidir. Neyi mi kastediyorum? Genellikle insanları dinlerken üç seviyeden birinde dinleriz. Birinci seviye dinleme de karşı taraf bize bir şeyler anlatır. Biz de görünüşte dinliyor gibiyizdir. Ancak aklımız kendi iç sesimiz de ve vereceğimiz cevaplardadır. Zaten kısa bir süre sonra sazı elimize alır ve konuşmaya başlarız. Diyelim ki gibi arkadaşınız size geçirdiği bir ameliyattan bahsediyordur. Siz buna cevaben a evet ben de o ameliyatı oldum. Hatta ben de şurada olmuştum. Ameliyattan sonra başıma şunlar şunlar geldi, şu doktora gittim. O şu doktor çok iyi gibi. Bir bakmışsınız ki kendinizi anlatmaya başlamışsınız. Ne yazık ki çoğu kişi bugün sadece birinci seviyeden dinleme yapıyor ve bunun farkında değil. Birinci seviyeden dinlemede ne tam olarak andayızdır ne de tam olarak ondayızdır. Yani konuşan kişideyizdir. İkinci seviyede biraz daha odaklıyızdır ve andayızdır. İkinci seviyede dinlerken karşı tarafın anlattığı gündemi dinleriz. Karşı tarafın anlattığı olay nerede geçti, kimler vardı, neler oldu? Tüm bu detaylarla ilgili bilgi sahibiyizdir. Çünkü onu dinliyoruzdur. Konuştuktan sonra bize anlattıklarıyla ilgili herhangi bir şeye sorarsa rahatlıkla cevap verebiliriz. İşimize geldiğinde ya da ihtiyaç duyduğumuzda çoğumuz bu dinleme türünü gerçekleştiriyoruz.
Fakat bir de üçüncü seviyeden dinleme var ki işte bu dinleme türünde hem andayızdır hem de ondayızdır. Bu seviyede sadece gündemi dinlemeyiz. Aynı zamanda duyguları da dinleriz. Kelimelerle ifade edilenin ötesine geçer. Söylenmeyeni de anlarız. Karşıdaki kişi konuşurken hem bir taraftan onun anlattıklarına dikkat eder ama diğer taraftan da o kişinin beden dilinden, ses tonundan vurgulamalarından, duruşundan, seçtiği kelimelerden o kişinin o sıradaki duyguları, ihtiyaçları ve beklentilerini de analiz etmeye çalışırız. O olayı yaşadığı sırada ne düşünüyordu ne hissediyordu. Şimdi burada bunu bana anlatırken hangi duygu içerisinde ne bekliyor? Tüm bunlara dikkat ederken hem gözlem becerilerimiz gelişir hem de empati becerilerimiz gelişir. Dolayısıyla duygusal zeka becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız üçüncü seviyeden dinleme gerçekten de muhteşemdir. Yalnız baştan söyleyeyim oldukça yorucudur. Bu yüzden gün içerisinde yaptığınız tüm görüşmelerde değil belki ama en azından birkaç görüşmenizde bilinçli olarak farkında olarak üçüncü seviyeden dinleme yapmaya çalışın. Bunu yapmaya çalıştıkça becerilerinizi daha da güçlendiğini fark edeceksiniz. İşini iyi yapan psikoterapistler, koçlar, danışmanlar, satışçılar ve daha pek çok meslek grubu üçüncü seviyeden dinlemeyi bolca kullanır. Efendim ikinci önerimiz geri bildirim isteyin, geri bildirimi size vermelerini beklemeyin. Siz isteyin ve hatta gelen geri bildirimlere ve eleştirilere de açık olun. Aslında bize verilen her geri bildirim bir armağandır. Kendi kör noktalarımızı keşfetmek ve bunlarla ilgili adım atabilmek için bize bir fırsat sağlar.
Genellikle birisi bize geri bildirim verdiğinde ya da hoşumuza gitmeyecek bir şeyi söylediğinde savunmaya ya da saldırıya geçeriz. Geri bildirimde eğer benliğimizi incitecek bir şeyler varsa, o sırada canımız yandığı için biz de ya karşı tarafın canını yakmaya çalışırız ya da kaçarız. Yani ya savunmaya geçeriz ya da biz de o kişiye saldırırız. Oysaki geri bildirim madenden yeni çıkmış bir cevher gibidir. Onu işleyip parlatmasını bilen için çok değerli bir mücevhere dönüşebilir. Belki de yapılan o eleştiri sayesinde kendiniz hakkında düşünecek ve çok daha iyi bir versiyonunuz için harekete geçeceksiniz. Tabii ki bu demek değildir ki yapılan her geri bildirim yüzde yüz doğrudur. Ancak yine de her geri bildirim üzerinde düşünmeye değer. Geri bildirim için diğer insanların size gelmesini beklemeyin. Siz onlara gidin. Hatta bunu düzenli aralıklarla yapmanızı öneririm. Ancak geri bildirim isterken benimle ilgili ne düşünüyorsun? Gibi böyle çok genel bir soru yerine bu soruyu biraz daha daraltmaya çalışın. Örneğin sence beni istediğim hedeflere ulaşmaktan alıkoyan, beni gerileten özelliklerim neler gibi daha spesifik bir soru işinizi kolaylaştıracaktır. Tabii bu sorunuzun cevabını beklerken duyacaklarınıza da hazırlıklı olmak lazım. Cevabın hemen ardından gelen savunma ya da saldırı dürtülerinizin farkına varın. Karşı taraf geri bildirimi verdikten sonra ama ben fakat aslında gibi kelimeler ağzınızdan döküldüğü an kendinizi durdurun şu anda savunmaya geçiyorum diyerek. Unutmayın asıl amacımız bilgi almak, savunma yapmak değil. Enerjinizi, kendinizi savunmak ya da karşı tarafı bir şeyleri yanlış düşündüğünü ispat etmeye çalışmak yerine karşı tarafın tam olarak ne dediğini anlamaya harcayın.
Bunun için somut örnekler isteyin. Tam olarak neyi kastediyor, hangi davranışınız ona böyle düşündürdü açıklamasını isteyin. Hayır, ben öyle değilim asla. Ben öyle yaparken amacım şuydu gibi savunmacı sözler yerine tam olarak böyle düşünmene hangi davranışlarım sebep oldu? Bana somut örnekler verebilir misin? Tam olarak kastettiğin şey şu mu? Gibi cümleler işinizi daha çok kolaylaştıracak. Efendim, üstümüzdeki sorumluluklar ve zorunluluklarla şu hayatta koştura koştura yaşamaya çalışırken elbette haklı olarak kendi duygu, düşünce ve davranışlarımıza dair farkındalığımızda azalıyor. İşte bu farkındalığı arttırmanın en en kolay ve en keyifli yollarından biri Mindfulness egzersizleridir. Mindfulness tekniği nedir? Nasıl yapılır? Ne işe yarar ve nasıl çalışıyor? Gibi detayları şuradaki videomda anlatıyorum. Videonun sonundaki 7 dakikalık egzersizi her gün düzenli olarak uyguladığınızda bir süre sonra duygusal ve çevresel farkındalığınızın artmaya başladığını göreceksiniz. Üstelik bu egzersiz sadece duygusal farkındalığınızı artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kendi duygularınızı yönetebilme, kendi kendinizi sakinleştirebilme ve odaklanma ile ilgili becerilerinizi de güçlendirecek. Duygusal zeka ile ilgili bu videom ve diğer videolarımın linklerini aşağıda sabitlediğim ilk yorumda bulabilirsiniz. Kişisel gelişim ve psikoloji eğer ilgi alanlarınız içindeyse ve hala kanalımız abone olmadıysanız hemen şimdi aşağıya gidip abone olabilirsiniz. Abone olduktan sonra lütfen tüm bildirimler seçeneğini de işaretleyin ki yeni videolarımız yüklendiğinde haberdar olabilirsiniz. Zira her hafta bu kanalda iki tane yepyeni video paylaşıyoruz.