BU TUZAKLARA DÜŞMEYİN!

Alışveriş yaparken ya da önemli bir karar almadan önce beynimize güveniriz. Evet, beynimiz gerçekten de müthiştir ancak sıklıkla zekamızı zayıflatan ve gizlice kararlarımızı etkileyen zihin tuzaklarına da düşme eğilimindedir. En sık düştüğümüz beş zihinsel tuzak hakkında bilgi sahibi olmak belki bir dahaki sefere sizi bu tuzaklara düşmekten koruyabilir. Şu üç çeşit kahveden hangisini alırdınız? Çoğu kişi bu soruya büyük boy olanı alırdım şeklinde yanıt veriyor. Eğer sizi sadece iki tane seçenek sunsaydım ve bunlar 15 liralık ve 7 liralık seçenekler olsaydı, çoğu kişi 7 liralık seçeneği yani daha ucuz olanı seçecekti. Ancak ortaya pahalı olandan çok daha az ucuz bir tane yem koyduğumda. Doğal olarak çoğu kişi bunu büyük boyla kıyaslayıp 14 liraya orta boy alacağıma sadece bir lira farkla büyük boy olan alırım diyor. Yani en azından çoğumuz böyle yapıyoruz. Burada amaç size orta boy olan ürünü satmak değil, onu tamamen büyükle kıyaslayabilmemiz için yem olarak kullanıyorlar. Bunun altında zihnimizin kıyaslama yapma, karşılaştırma yapma eğilimi yatıyor. Zihnimiz kendimiz de dahil olmak üzere herhangi bir şeyin değerine karar verirken karşılaştırma yapar, kıyaslama yapar. Yani bir şeyin değeri neyin yanında olduğuna göre değişebilir. Örneğin bu görselde soldaki ve sağdaki turuncu daire aslında aynı büyüklükte. Ancak biz soldakini daha küçük, sağdaki ise daha büyük algılama eğilimindeyiz. Bir dahaki sefere karar verirken yemi yutmayın. Yemi yediniz mi? Hiç sorun değil. Nasıl olsa alışveriş sonrası rasyonalizasyon eğiliminizle bunu hemen mantığa bürüyecek ve kendinizi rahatlatacaksınız. Aslında çok da kötü değil ya. Yani evet, belki bununla kahve yapamayacağım ama kalemlik olarak da kullanabilirim. Hem çelik olması çok daha iyi yani sağlam bir kalemliğim var artık. İşe yaramaz çalışmayan veya aşırı pahalı bir şey aldıktan sonra satın almanın hala buna değdiğine kendimizi ikna etmeye çalıştığımız zamanlar olmuştur. İşte bariz bir şekilde aptalca bir şey yaptıktan sonra bir savunma mekanizması olarak algılarımız da bir çarpıtma yaparız ve olayı mantıklıymış gibi görmeye çalışırız. Yaptığımız bu algısal çarpıtma işlemine mantığa bürüme eğilimi denir. Bu arada eminim sizlerin de sonradan pişman olduğunuz bazı satın almalarınız olmuştur. Acaba bunları nasıl mantığa bürüdünüz merak ediyorum. Sizlerin de böyle hikayeleri varsa yorumlarda bizimle paylaşın lütfen. Bu adamlardan biri acımasız ve gaddar bir katil desem. Hangisi olduğunu tahmin ederdiniz? İnsanların çoğu fiziksel olarak daha güzel ya da daha yakışıklı insanlara daha olumlu sıfatları yakıştırırken fiziksel olarak daha dezavantajlı ya da tırnak içinde daha çirkin, insanları ise daha olumsuz sıfatları yakıştırma eğilimindedir. Aynı şey bir kere birinin iyi biri olduğunu düşündüğümüzde de geçerlidir. Eğer bir kere birinin iyi biri olduğunu düşünürsek, diğer tüm iyi sıfatları da ona yükleme eğilimindeyizdir. Yani eğer birisi iyi birisi ise aynı zamanda çalışkandır da aynı zamanda titizdir de, aynı zamanda yeteneklidir de. Ve yine aynı şey tersi için de geçerlidir. Yani eğer birisiyle ilgili olumsuz düşünüyorsak, diğer olumsuz özellikleri de ondan bekleme eğilimindeyizdir.

Örneğin bir öğretmene öğrencilerinden birinin kötü bir alışkanlığı var dendiğinde ilk olarak aklına haylaz öğrencilerinin gelmesi de bu yüzdendir. Psikolojide buna hale etkisi diyoruz. Hale, Ayla, Halo ya da ingilizce okunuşu ile heylo. İngilizcede ışığın çevresindeki halka, halе anlamına gelmektedir. Hale etkisi ilk kez 1920’li yıllarda psikolog Edward Thorndike tarafından ortaya atılmıştır ve günümüze kadar çok sayıda araştırma ve deneyle de ispatlanmıştır. Yani birilerinin sırf daha güzel ya da daha yakışıklı olduğu için bir yerlere geldiğini ve onlara kıyak geçildiğini düşünüyorsanız pek de haksız sayılmazsınız. Zira yapılan araştırmalar değil kıyak geçilmek ya da daha iltimaslı davranmak, iletişimde biraz daha özen göstermek, mahkemelerde dahi bunun avantajlarından faydalanıldığını görüyoruz. 1974 yılında Amerika’daki davaları inceleyen araştırmacı M.G. Efran, sanığın fiziksel görünümünün mahkemedeki hakimlerin ve jüri üyelerinin kararlarını etkileyip etkilemediğini incelemiş ve sonuçta aynı suçtan yargılanan kişilerde fiziksel olarak daha çekici olanların diğerlerine oranla daha az ceza aldıklarını ortaya koymuştur. Benzer bir çalışma 90’lı yıllarda da tekrarlanmıştır ve bu çalışmada da çok ağır suçlarda değil belki ama daha hafif suçlarda ve para cezalarında daha çekici olan kişilerin daha az ceza aldıkları ve daha az para cezasına çarptırıldığı görülmüştür. Farkında olsak da olmasak da hala etkisi davranışlarımızı etkiliyor. Sahip olduğumuz görüş ve inançlar ne yazık ki çoğu zaman gerçekliği objektif olarak değerlendirmemizi engeller. Karşılaştığımız bilgilerden hali hazırda sahip olduğumuz inançları, mevcut bilgileri destekleyenleri daha çok seçmeye, onlara daha çok inanma ve onlara daha çok güvenme eğilimindeyizdir.

Kişilerin kendi mevcut inançlarını destekleyen bilgileri kayırma, öne çıkarma, daha güvenilir bulma, diğerlerini ise yok sayma, görmezden gelme eğilimine psikolojide doğrulama yanlılığı ya da teyit yanlılığı diyoruz. Bu yanlılığı kapıldığımızda sadece kendi görüşümüzü yansıtan mesela televizyon kanallarını sadece bizim ideolojimizi destekleyen televizyon kanallarını izleyebiliriz. Sadece bizim ideolojimizi destekleyen gazeteleri, yazarları okuyabiliriz ve diğerlerini yok sayıp görmezden gelebiliriz. Bu etki yüzünden bazı görüşlere ya da bazı kişilere körü körüne inanabiliriz ve yalnızca görmek istediğimizi görür, duymak istediğimizi duyarız. Bir ürünün üzerine son kalan 5 ürün ya da sınırlı bir süre bu fiyata cuma gününe kadar bu fiyata gibi ifadeler eklendiğinde o ürünün satışının arttığı firmalarca çok iyi bilinen bir gerçektir. Hatta oturduğum semtte bir dükkan var ve üzerinde kocaman kapatıyoruz, kapanmadan önce son fırsatları yakalayın gibi yazılar yazıyor. Ancak yıllardır açık. Biz artık dükkanın adını kapatıyoruz olduğunu düşünmeye başladık. Bu gibi ifadeler ilkel beynimize hitap ediyor ve bir kıtlık sinyali gönderiyor. Bizler de bir şeyleri kaçırıyormuşuz hissi yaşıyoruz ve o şey tükenmeden, kapanmadan, bitmeden yetişip alma ihtiyacı duyuyoruz. Psikolojiyi ve kişisel gelişim konuları eğer ilgi alanınız içerisinde ise doğru kanaldasınız, bu kanalda her hafta bu konularla ilgili iki tane yepyeni video yayınlıyoruz. Eğer bu videolardan haberdar olmak istiyorsanız kanala abone olmayı lütfen unutmayın. Abone olduktan sonra bildirim zillerini de açarsanız yeni videolar yüklendiğinde haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir