5 TİP AŞIRI DÜŞÜNME HANGİSİ SENİNKİ? – Ruminasyon Çeşitleri
Kafam hiç susmaz. Bazı düşünceleri böyle tekrar tekrar kafamda döndürüp dururum. Hatta bu yüzden geceleri uyuyamam mı diyorsunuz? Düşünceleri böyle zihnimizde tekrar tekrar tekrar tekrar döndürüp durma işlemine zihinsel geviş getirme ya da ruminasyon diyoruz ve ruminasyonun farklı türleri var. Bu videoda ruminasyonun beş farklı türünden bahsedeceğim. Acaba sizinkisi en çok hangi türe giriyor? Ve bununla ilgili neler yapabiliriz? Bu videoda? Bugünlerde içinde bulunduğumuz dünyanın, ülkenin durumu ve koşulların da etkisiyle çoğumuz efkarlıyız. Efkar kelimesinin Arapçadan geldiğini ve Arapçada düşünceler anlamına geldiğini biliyor muydunuz? Evet, efkar kelimesi Arapça fikir, yani düşünce kelimesinin çoğulu. Zihnimizdeki düşünceler çoğaldıkça bizlere efkar basıyor, efkarlanıyoruz. Aşırı düşünme alışkanlığının farkında olmak, bunun bir problem olduğunu fark etmek ve bununla baş etmeye çalışmak önemli. Çünkü aşırı düşünme, ruminasyon, anksiyete, depresyon, duygu durum bozuklukları başta olmak üzere pek çok psikiyatrik sıkıntıya adeta davetiye çıkartıyor. Ruminasyon yaptığınızı ve hatta bu ruminasyonun türünü fark etmek sizi bir sonraki ruminasyon girişiminize karşı koruyabilir. Böylelikle tam Ruminasyon yaptığınız sırada aha! Şu anda ben ruminasyon yapıyorum, aşırı düşünmeye başladım gene diyebilirsiniz ve böylelikle bu verimsiz düşünme alışkanlığından kurtulup ruhsal sağlığınız için iyi bir adım atmış olursunuz. Farklı modeller ruminasyonu farklı alt kategorilere ayırmış. Ben açıkçası bunların içerisinden seçtiğim 5 tanesini sizinle paylaşacağım. Bu 5 tanesiyle ilgili örneklerimiz de olacak. Şöyle bir bakın alıcı gözle acaba hangi tip sizde daha baskın? Karar verin. Efendim. Birinci türümüz Depresif Ruminasyon
Üzüntü, hüzün ve karamsar hissetme konularıyla ilgili tekrar, tekrar ve verimsiz düşünme biçimleri bu gruba giriyor. Aslında depresif ruminasyonu üç aşamada yapıyoruz. Birinci aşama tespit aşamamız. O aşamada mesela düşünceler şu şekilde oluyor örnek olarak “hiçbir şey yapasım yok ya. Ne kadar da yorgun ve isteksizim. Hep böyleyim ya, geçmiyor. Ayy sanki yaşlı teyzeler gibiyim parmağımı kıpırdatacak halim yok. Yapayalnızım ya yalnızım ya evet çok yalnızım. Yazık bana ya. Bu nasıl sefil bir hayat? Ya çok çaresizim ya. Ama ben çocukken de böyleydim ya hep karam sardım ben. Ama annem de böyleydi herhalde. Bu genetik galiba ya ben zaten bu hayatta neyi başardım ki ben? Ne zaman mutlu oldum ki? Hep mutsuzum.” Şimdi ilk aşamada tespit yaptık, ikinci aşamada ise düşünmeye devam ediyoruz ve bunun sebepleri üzerine kafa yormaya başlıyoruz. “Niye böyleyim ya? Acaba kanser miyim, ondan mı bu kadar halsizim? Yoksa depresyonda mıyım ben? Ay ben yoksa borderline mı oldum? Ya ben bunu hak edecek ne yaptım ya? Ben niye böyle yaşıyorum, neden diğerleri gibi olamıyorum? Bak herkes çok mutlu, herkes gayet sağlıklı, normal. Ben niye böyleyim? Acaba hangi günahın bedeli bu? Niye hayat bana böyle davranıyor? Ben neden böyle hissediyorum? Benim derdim ne? Acaba geçmiş travmalar mı? Üçüncü aşamada ya hep böyle hissetmeye devam edersek, gelecekte ne gibi felaket senaryolarıyla karşılaşabiliriz? Bu sefer bunları kurgulamaya ve bunları düşünmeye başlarız. Mesela ya böyle depresif hissetmeye devam edersem, ya işe gidemezsem, ya işimi yapamazsam ne olur? Beni işten atarlarsa, işsiz kalırsam, onca taksit, onca ödeme. Ne yaparım? Kiramı falan da ödeyemem sokaklara düşerim. Ya bu sorun daha da ilerlerse ya şizofren olursam ya beni akıl hastanesine kapatırlarsa” tüm bu düşünceler sırasında beyniniz, siz adeta gerçekten o yazdığınız senaryoların içindeymişsiniz gibi tepki vermeye başlar. Sempatik sinir sistemimiz devreye girer, kalp atışınız hızlanır, kaslarınız gerilmeye başlar. Savaş kaç tepkilerini vermeye başlarsınız. Adeta kendi yazdığınız bir senaryonun başrolünü oynuyorsunuzdur. Bakın özellikle bu ikinci ve üçüncü aşama. Yani bu içinde bulunduğunuz duygu durumunun nedenlerini ve sonuçlarını analiz etmeyle ilgili bölümü abarttığınız taktirde anksiyete ve panik atağa davetiye çıkarmış oluyorsunuz. O yüzden eğer bu tür bir düşünme biçiminiz varsa, aman diyeyim hemen şu videoya gidin ve bu videodaki felsefeyi ve yine videonun sonunda uygulattığım mini egzersizi bir yaşam biçimi haline getirmeye çalışın.
Benim kendi anksiyete yolculuğumda kendi ruminasyonlarımı fark etmem, ve bunların gerçeği yansıtmadığını, sadece düşünce olduğunu ve benim düşüncelerinden ibaret olmadığımı, düşüncelerimin ve duygularımın gelip geçici olduğunu fark etmem gerçekten de çok yardımcı olmuştu. Hala videolarımın altına “ya iyi diyorsun da nasıl yapacağız bunları? Öyle yap demekle olmuyor?” Diyenler oluyor. Hakikaten şaşırıyorum. Bakın bunun üzerine onlarca video çektik. “Biz bunları videolarla anlattık. “Çocuklar biz bunları anlattık. Bunları biz burada kupayla anlattık, kalemlen anlattık. Bu masayla anlattık, Ayten ile anlattık. Dolmuşçuyla, davulcuyla, Zurnacıyla anlattık. Yeter yah! insanın bilinçaltını üstüne getirdiniz ya. Bunun üzerine sadece bunun üzerine ciddi bir oynatma listesi var.
Korku, kaygı ve panik atak, takıntılı düşünme biçimleri. Bunlarla baş edebilme ile ilgili bir oynatma listem var. Şuradaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. İçerisinde onlarca video var ve onlarca teknik var. Zihinsel ve bedensel teknikler. Bu videoları izleyebilirsiniz, uygulayabilirsiniz ve hayata geçirdiğiniz takdirde hakikaten de faydasını görebilirsiniz. 2. Ruminasyon türümüz; Sosyal Etkileşim Ruminasyonu. Bu özellikle sosyal kaygı, sosyal anksiyete sorunu olan kişilerde bolca görülür. Bir yere gidersiniz, birileriyle sohbet edersiniz ya da bir ortama girersiniz. Yani bir şekilde sosyalleşirsiniz ve ardından bu sosyalleştiğiniz anları, o sıradaki söylemlerinizi, eylemlerinizi bazı sahneleri tekrar tekrar zihninizde döndürüp durursunuz. Şöyle düşünceler zihninizde geçebilir mesela. “Ayy keşke orada öyle demeseydim. Acaba benim hakkımda ne düşündüler? Kesin aptal olduğumu düşündüler ya. Keşke orada öyle yapmasaydım. Bak orada öyle yaptım ben anladım onun yüzü değişti. Ya acaba o sözümü, o davranışı mı, yanlış mı algıladılar?” Sürekli o sıradaki o sosyal etkileşimle ilgili bir didikleme durumu söz konusudur. 3. Ruminasyon türümüz; “Strese Tepki Ruminasyonu. Strese tepki ruminasyonun da olumsuz bir yaşam deneyimi, stres yaratan bir yaşam deneyimine maruz kalırsınız. Ve ardından bu yaşam deneyiminin, yani bu stres yaratan olayın hakkında olumsuz ve karamsar, umutsuz çıkarımlar yaparsınız. Mesela diyelim ki iflas ettiniz ve bunun ardından işte bunun aslında sizinle ilgili ne anlama geldiği. “Ya işte bak 1 değil, 2 değil abi deme ki ben beceriksizim ya demek ben işte hiçbir işe yaramam ve ben bir şeyi beceremiyorum.
Yani bu olay aslında sizin ne olduğunuzu gösteriyor sanki ve bununla ilgili böyle umutsuz, karamsar çıkarımlar ve ardından da bu olay sonrasında ne olacağına dair. Mesela “Ya şimdi of herkes bununla ilgili konuşacak ya. Aman akrabalara falan ne diyeceğim ben ya. Ya hayatım bundan sonra asla eskisi gibi olmayacak. Bundan sonrası çok daha kötü olacak. Keşke orda öyle yapmasaydım, keşke orda öyle demeseydim” gibi işte o stres yaratan olay o olayın olası sonuçları, olası nedenleri, sürekli bunları zihnimizde döndürüp durmak yine strese tepki ruminasyonu. Ve bir diğer ruminasyon türü “Zorlayıcı, Müdahaleci Ruminasyon. Ne demek bu? Zihninizi istemsiz şekilde giren ve bir şekilde zihninizden uzaklaştırmakta zorlandığınız, ısrarcı ve tekrarlayıcı düşünceler. Mesela aniden zihninize gelen, cinsellikle ilgili, şiddetle ilgili ya da bir şekilde uygun olmayan durumlarla ilgili düşünceler. Şimdi bu düşünceler zihninize geldiği için siz bunları istiyorsunuz. Ya da siz bunlardan keyif alıyorsunuz anlamına gelmiyor. Bunlar istemsiz şekilde, zihninizi ısrarlı olarak geliyor ve uzaklaştırmakta oldukça zorluk çekiyorsunuz. Bu tarz düşüncelere zorlayıcı, müdahaleci düşünceler diyoruz. Şimdi bazı araştırmacılar zorlayıcı, müdahaleci düşünceleri ruminasyonun bir alt kategorisi olarak görürken, bazıları tamamen ayrı bir kategoride incelenmelidir diyor. Ben açıkçası rahatsız edici olduğu, verimsiz olduğu ve tekrarlayıcı olduğu için ruminasyonun altında görenleri tercih ediyorum. Ve 5. ruminasyon türümüz “Öz-Eleştirel Ruminasyon” Adından da anlaşılacağı üzere bu ruminasyon türünde yargılayıcı iç sesimiz devreye girer. Kendimizi yerden yere vururuz. Kendimizle ilgili son derece eleştirel, suçlayıcı, pek de hoş olmayan etiketler yapıştırırız ve bu düşünceler zihnimizde dönüp durur ve bunları sürekli böyle kanıtlar buluruz.
“Ne kadar da aptalım ya, orada öyle yaptım orda öyle mi yapılır? Nasıl yaptım ben bunu ya? Keşke böyle bir insan olmasaydım ben ya. Ben çok beceriksiz bir insanım ya. Keşke ne bileyim başka tip bir kişi olsaydım.” Siz kendinize en çok hangi ruminasyon türünü ya da türlerini görüyorsunuz? Aşağıda yorumlarda bizimle paylaşırsanız seviniriz. Şimdi bunlar ruminasyonları dinledikten sonra ne var canım bunda, herkes bunları yapıyordur diyebilirsiniz. Ancak ruminasyon olabilmesi için hakikaten sıkıntı verici biçimde tekrar tekrar, tekrar tekrar zihninizi meşgul ediyor olması lazım. Bir grup kişi de şunu söyleyebilir e ne yapalım yani hiç mi sorunları üzerine düşünmeyelim? Yok mu varsayalım? Hiç mi analiz etmeyelim problemlerimizi? Elbette ki yapalım. Ancak doğru zamanda ve doğru şekilde bunu yapalım. Düşünceleri doğru zamanda ve sağlıklı bir şekilde analiz edebilmenin teknikleri ile ilgili videoların var. Bununla ilgili şuradaki oynatma listemden faydalanabilirsiniz. Bu tarz konuları merak edenler kanalımın lütfen içine girin. Oynatma listeleri sekmesine gelin ve bu oynatma listelerinde ilgi alanlarınızla ilgili videoları araştırın. Yine düşünceleri analiz edebilme ile ilgili, yollarla ilgili çok sayıda videolarım var. Kişisel gelişim ve psikoloji eğer ilgi alanınız içerisinde ise kendinizi daha yakından tanıyabilmek ve iyi hissedebilmek adına zihinsel ve bedensel teknikleri merak ediyorsanız doğru kanaldasınız. Bu kanalda her hafta bu konularla ilgili yepyeni videolar paylaşıyoruz. Bu videolardan haberdar olabilmek için lütfen kanala abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı unutmayın.