NEGATİFE AŞIRI ODAKLANMAYI NASIL BIRAKABİLİRİZ?

Olayların hep kötü yönlerine odaklanıyorum ve bir kere negatife saplandıktan sonra kolay kolay çıkamıyorum diyorsanız bu alışkanlığınızdan kurtulup yeni bir bakış açısı geliştirmenin bilimsel formülleri bu videoda.

Başlangıçta şunu belirtmeme lütfen izin verin.

Negatife aşırı odaklanmaktan kaçayım derken toksik pozitiflik çukuruna da düşmemek lazım.

Zira zihnimizin negatife bu kadar aşırı odaklanmasının evrimsel sebeplerinden bir tanesi de bunun hayat kurtarıcı olmasıdır.

Vakti zamanında pozitife aşırı odaklanan dolayısıyla zehirli pozitiflik çukuruna düşen atalarımız muhtemelen zamanında gerekli önlemleri almadılar, gelecekle ilgili planlamalarını yapamadılar ve dolayısıyla daha kısa yaşadılar ve o pozitiflik genleri günümüze kadar taşınamadı.

Daha karamsar ve kaygılı olan atalarımız ise bu özellikleri sayesinde hayatta kaldılar ve bu özellik bugüne kadar sirayet etti.

Öncelikle negatife aşırı odaklanmanın psikolojik ve biyolojik bir takım sebeplerinin dışında bir tür alışkanlık olduğunu da unutmayalım.

Ve tıpkı diğer alışkanlıklardan kurtulmada olduğu gibi bundan kurtulmanın da zaman alacağını bilelim.

Bu anlamda biraz sonra anlatacağım teknikleri düzenli ve disiplinli bir şekilde uygulamak büyük önem taşıyor.

Sinir bilim alanında son yıllarda yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki her insan kendi beyninin mimarıdır.

Neyi çok yaparsan beyninde onunla ilgili sinir ağlarını güçlendirirsin ve hangi davranışla ya da bilgiyle ilgili ağı güçlendirirsen bir süre sonra bu davranış ya da bu bilgi otomatikleşir.

Alışkanlığa döner ve bu yaşınız kaç olursa olsun geçerli.

Yani bir insan yaşlandı diye artık değişmesi imkansız diye düşünmeyelim.

Kaç yaşında olursak olalım değişebiliriz.

Dolayısıyla neyi daha az yaparsak ya da neyi yapmazsak da onunla ilgili beyindeki sinir ağları ise zayıflar, güçsüzleşir.

Örneğin okul zamanında bilgileriniz taze olduğu için ve sık sık tekrarlandığı için bilgilerle ilgili sinir ağlarınız çok daha güçlüydü.

Dolayısıyla bir şeyleri çok daha kolaylıkla hatırlayabiliyordunuz.

Ancak ilerleyen yıllarda eğer bu bilgilerle ilgili bir şey yapmadıysanız büyük ihtimalle öğrendiğiniz şeylerin çoğunu unutacaksınız.

Çünkü bunlarla ilgili sinir ağları kullanılmadığı için zayıflayacak.

Ben bunları niye anlattım?

Aynı ilke beynimizde negatife odaklanma içinde geçerli.

Peki o zaman ne yapacağız?

Negatife odaklanmayı azaltmak istiyorsak bununla ilgili sinir ağlarını artık daha az kullanacağız.

Yani negatifle ilgili nöronal ağları zayıflatacağız.

Peki bunun için neler yapabiliriz?

İlk etapta yapacağımız şey günlük yaşamdaki genel değerlendirmelerimize, yorumlarımıza, düşüncelerimize şöyle bir bakmak.

Herhangi birini gördüğünüzde, herhangi bir yemek tattığınızda, herhangi bir yere gittiğinizde, zihninizden geçen düşünceler yaptığınız yorumlamalar.

Tüm bunları şöyle alıcı gözle bir değerlendirin ve fark edin.

Ne kadarı daha iyimser, ne kadarı daha karamsar.

Ardından negatiflik içeren yorumlardan, negatiflik içeren söylemlerden, şiirlerden, şarkılardan, yapımlardan bir miktar uzak kalmaya çalışın.

Bunu yapmak kolay değil.

Zira özellikle günümüzde ne zaman bir haber açsak, ne zaman bir dizi açsak ya da ne bileyim bir haber okusak, bir yerlere girsek, bir internet sitesinde bir şeyler okuyalım desek.

Bu tür içerikler daha fazla ilgi gördüğü için, daha fazla tıklandığı için, daha fazla izlendiği için çok daha fazla karşımıza çıkıyor.

Yani etraf aslında negatifliklerle dolu.

Bu yüzden de mümkünse bu maruz kaldığınız negatifliklerin sayısını biraz azaltmaya çalışın.

Bakın komple hayatınızdan çıkarın diyemiyorum.

Çünkü bu her zaman çok mümkün olmayabilir.

Öte yandan bu negatiflikten sürekli bir kaçma hali bizi kendi duygularımıza yabancılaştırıp duyarsızlaştırmaya da başlayabilir.

O yüzden belirli bir dengede tutmaya çalışalım.

Yani evet etraftaki olaylardan haberimiz olsun ancak bu maruziyeti çok uzatmayalım.

Mümkünse biraz daha kısa, biraz daha dengeli tutmaya çalışalım.

Bu yüzden izledikleriniz, dinledikleriniz ve okuduklarınızla ilgili bir detoks uygulamanızı öneririm.

En azından belirli bir süre.

Şimdi şöyle diyebilir bazılarımız iyi de yani bunlarda hayatın gerçekleri görmeyelim mi?

Elbette ki görelim ve buna göre önlemimizi alalım demiştik değil mi?

Yani o zehirli pozitiflik çukuruna düşmemek için bir şeyleri de görmemiz ve önlem almamız gerekiyor.

Evet ancak belirli bir miktarda buna maruz kalmak iyidir.

Her ne kadar bunlar sürekli karşınıza çıktığı için yani bakıyorsunuz televizyon programı izleyeyim diyorsun.

İşte korkunç olaylar karşına çıkıyor.

Dizi izleyeyim diyorsun berbat felaketlerle dolu senaryolar görüyorsun.

Haber izleyeyim diyorsun zaten onun eline tutulur hiçbir yanı yok.

Özellikle bu aralar.

Bir şarkı dinleyeyim diyorsun son derece tırnak içinde Arabesk şarkı sözleri ve yani neredeyse… …hayattan kopmak üzere bir ruh haline seni getiriyor.

Ve sürekli bunlar her yerden pompalandığı için dediğim gibi rating uğruna zannediyoruz ki yaşamın çoğu böyle.

Yani hayatın çoğu negatifliklerle dolu.

Yaşam berbat, hayat yaşanmaz, herkes çok kötü, her şey çok berbat.

Tabii tüm bunlarla sürekli karşılaştığımız için bir süre sonra sanki dünyada hiç iyi insan yokmuş… …ya da hayatta hiç iyi şeyler olmuyormuş gibi bir algı hatasına düşebiliyoruz.

Bu da çok doğal yani bu kadar çok negatife maruz kalırsak çok doğal olarak bunu genelleştirip böyle düşünmeye başlıyoruz.

Fakat bu bir algı hatası ve bunun üzerinde tabii ki medyanın çok büyük bir etkisi var.

Bizi manipüle ediyor bu anlamda zihinlerimizi.

Şunu unutmamak lazım.

Her ne kadar etrafta her yerden bu verilere maruz kalsak da yaşamın çoğunluğunu bu olaylar ya da bu kişiler oluşturmuyor.

Evet yaşamda kötüler de var, iyiler de var.

Ancak en azından şimdilik neyse ki çok şükür henüz iyi şeylerin, iyi insanların sayısı kötülere oranla daha fazla.

Ve bu tarz olaylarla karşılaşma, bu tarz olaylara maruz kalma ihtimalimiz diğerlerine oranla yani nötr bir olayla karşılaşma ya da iyi bir olayla karşılaşmaya oranla daha düşük.

Evet sinir ağlarımızı madem ki negatifle ilgili sinir ağlarımızı zayıflatıyoruz başka ne yapacağız?

Pozitiflikle ilgili olanları da güçlendirmemiz lazım.

Şu anda çoğumuzun çok haklı olarak zihninde kötü olaylara karşı algıda bir seçicilik durumu mevcut.

Yani kötü olan olayları daha çabuk görüyoruz, daha kolay algılıyoruz ve onlar üzerinde düşünüyoruz.

Aynı şeyi iyilerle ilgili olarak da güçlendirebiliriz.

Peki bunun için ne yapmalıyız?

Israrla ve inatla iyi olanı da görmeliyiz.

Bakın sadece iyi olanı gör, kötü olanı görme demiyorum.

İyi olanı da görelim diyorum.

Çünkü yaşamın koşturması içerisinde var olan güzellikleri, var olan iyilikleri es geçebiliyoruz, görmezden gelebiliyoruz, fark etmeyebiliyoruz.

Peki iyimserlikle ilgili sinirsel ağlarımı nasıl güçlendireceğim?

Bunun bir egzersizi var mı?

Beynime bu anlamda iyimserlik kaslarıma bir spor, bir egzersiz yaptırabilir miyim?

Evet, bunun etkisi bilimsel olarak da defalarca yapılan çalışmalarla kanıtlanmış bir tekniği var.

Nedir bu teknik?

Minnettarlık çalışması ya da şükür çalışması.

Bunun için her akşam kendinize sadece birkaç dakika ayırın.

İster bir kağıt kalem alın, ister zihninizde canlandırın.

Ve o günü düşündüğünüzde, bütün bir gününüzü düşündüğünüzde o gün için iyi ki dediğiniz, o gün için kendinizi minnettar hissettiğiniz, şükür dolu hissettiğiniz üç tane madde hatırlayın.

Bunu yazarak yapmak daha etkilidir.

Ama ben işte kalemle, kağıtla ya da bilgisayarla uğraşmak istemiyorum diyorsanız, bunları zihninizden geçirmek, düşünmek ve bunlar aklınıza geldiği an ki o minnettarlık duygusunu yaşamaya izin vermek, o anın tadını çıkarmak da yine iyi gelecektir.

Bunu en az bir ay, her akşam yapın.

Bakın, çok basit ama çok etkili.

Bununla ilgili yapılmış bilimsel çalışmaları anlattığım bir videom var.

Şuradan ulaşabilirsiniz.

Aynı zamanda aşağıya yorumlar kısmını da bırakacağım.

Yapılmış sayısız bilimsel çalışma var bununla ilgili.

Özellikle California Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Robert Ammons, onun yaptığı çok değerli çalışmalar var.

Bunu yapmanın sadece ruhsal sağlığa, iyimserliğe iyi geldiğini bulmamış, aynı zamanda bedensel sağlığa, tansiyona, uykuya, ağrılara da iyi geldiğini gösteren kanıtlar mevcut.

Bu çalışmayla ilgili minik, önemli bir nokta var.

Bunu eklemek istiyorum.

Bu çalışmayı yaptığınızda her akşam üç tane farklı madde saymanız gerekiyor.

Yani her gün aynı şeyi söyleyemiyoruz.

Örneğin oturdum ben bu akşamki şükür maddelerimi düşünüyorum.

İyi ki sağlıklıyım dedim.

Bunu bugün demiş olabilirim tamam ama yarın aynı şeyi söyleyemiyorum.

Her gün farklı üç madde ve o güne özel, o günün başınıza gelen olaylarla ilgili ya da yaşadıklarınızla ilgili üç madde olması gerekiyor.

Neden?

Çünkü her gün üç aynı maddeyi söylediğinizde zihniniz üzerinde tam tersi bir etki yaratır.

Bir şeyi ne kadar sık tekrarlarsanız hani bir süre sonra onun içi boşalıyor ya, her gün aynı maddeyi saydığınızda bir süre sonra onun gözünüzdeki değeri düşmeye başlıyor.

Yani eskisi kadar minnettar hissedemiyorsunuz onunla ilgili.

Bir diğer önemli nokta da burada bizim yapmaya çalıştığımız şey aslında burada biraz algımızı eğitmek, dikkatimizi eğitmek.

Her gün üç farklı madde bulmaya çalıştığımda aslında bir taraftan da gün içerisinde zihnim sürekli bir dikkat halinde oluyor.

Acaba bugün iyi olan neler var?

Bunları görmeye çalışıyor.

Yani onları uyarmış ve onları bir anlamda çalışmaya zorlamış oluyoruz.

Bu da çok kısa bir süre sonra gerçekten de etkisini gösteriyor ve belki ilk başlarda bu çalışmayı yaparken ya ben her gün üç tane ne bulacağım Allah aşkına şükredecek diye düşünürken bir süre sonra görüyorsunuz ki yaptıkça yaptıkça yaptıkça her gün iyi ki dediğimiz şeyleri bulmak kolaylaşıyor.

Hatta belki ilk başlarda her gün üç taneyi zor buluyorken bir ay sonra dört tane, beş tane, altı tane, yedi tane bulmaya başlamışsınız.

Ve bu sizin için çok doğal ve çok kolay hale gelmiş.

Bakın bu o kadar popüler bir konu ki bu konuyla ilgili beyin çalışmaları da yapılmış.

Beyin görüntüleme çalışmaları yapılmış ve minnettarlığımızı dile getirdiğimizde yani aslında şükrettiğimiz şeyleri dile getirdiğimizde beynimizde dopamin salınımının arttığı görülmüş.

Dopaminle ilgili bölümlerde aktivasyon gözlemlenmiş.

Bu da tabii bize kendimizi daha iyi hissettiriyor.

Negatife aşırı odaklanmaktan kurtulmanın yollarından birisi de düşüncelerimize yapışmamak.

Aksine kendimizi onlardan ayrıştırmayı öğrenmek.

Negatife saplanıp kalma nedenlerimizden bir tanesi düşüncelere yapışmak.

Zihnimize çeşitli negatif düşünceler gelebilir.

Negatif bir olay yaşarız ya da bir şey görürüz.

Bu çok normal yani hayatın içerisinde negatif de var pozitif de var.

Ancak buradaki sıkıntı şu bir kere o olayı yaşadıktan sonra bunun ardından zihnimiz senaryolar üretmeye başlar.

Çeşitli bu konuyla ilgili daha da felaketleştiren hatta belki geleceğe dair ya da bizim kendi özelliklerimize dair kim olduğumuza dair ya da gelecekte neler olması gerektiğine dair bir takım belki direktifler işte falcılıklar felaket senaryoları üretir.

Sıkıntı bizim bu türettiğimiz düşünceleri mutlak bir gerçeklik gibi algılamamız ve bunlara yapışıp kalmamız.

Halbuki çoğu zaman bu düşünceler mutlak gerçekliği yansıtmaz.

Bizim yazdığımız senaryolardır.

Bizim çarpıtılmış algılarımızın bir ürünüdür.

Ancak biz sanki kati ve kesin gerçekliklermiş.

Kesinlikle bu olayla ilgili bunlar olacakmış.

Ya da bu olayı yaşamış olmam aslında benim şu şu kişi olduğum anlamına gelir gibi.

Yani ileride ne olacağı, benim ne yapmam gerektiği ya da benim kim olduğuma dair direktiflermiş gibi algılarız o düşünceleri.

Halbuki o düşünceleri bu şekilde algılamasak, onları sadece zihnimizden geçip giden nötr düşüncelermiş gibi görebilsek, onlara yapışmasak ve kendimizi onlardan ayrıştırabilsek onlar zihnimizden akıp gidecekler.

Tıpkı gökyüzünden geçip giden bulutlar gibi.

Düşündüğünüz her şeye inanmayın.

Fark edin, gözlemleyin, bırakın onlar gelsinler ve gitsinler.

E bu dediğin kolay mı dediğinizi duyar gibiyim.

Tabii ki kolay değil.

Bunun çeşitli teknikleri var ve çeşitli egzersizlerle bunun nasıl yapılabileceği aslında öğrenilebilir.

Ve bunun için de Mindfulness Tekniği harika bir başlangıçtır.

Mindfulness Tekniği nedir, nasıl yapılır anlattığım ve sonunda da böyle 6-7 dakikalık her gün düzenli uygulayabileceğiniz bir egzersizin bulunduğu bir videom var.

Bu videonun linkini en başa sabitlediğim yoruma ekleyeceğim.

En az bir ay düzenli olarak o Mindfulness Tekniği’ni uyguladıktan sonra ardından düşüncelerden kendinizi ayrıştırmanıza yardımcı olacak bir diğer tekniği, bir ileri aşamaya anlattığım başka bir videomun linkini de yine aşağıda yoruma bırakıyorum.

En az bir ay uygulayıp Mindfulness Tekniği’nde belirli bir seviyeye geldikten sonra, ikinci maddedeki o tekniği uyguladığınızda, o anlattığım videoyu izlediğinizde bu işi daha rahat yapabileceksiniz.

Psikoloji ve Kişisel Gelişim eğer ilgi alanınız içerisindeyse zorlayıcı duygularla ve düşüncelerle baş edebilmenin tekniklerini arıyorsanız, doğru kanaldasınız.

Bu kanalda özellikle anksiyete, panik atak, kaygı ve diğer zorlayıcı duygularla baş edebilmenin etkili zihinsel ve bedensel tekniklerini anlattığım pek çok video bulacaksınız.

Ücretsiz videolarımızın yanı sıra kanala katıl üyesi olarak, Video Eğitim kategorisinden katıl üyesi olarak, özellikle belirli konulara dair hazırladığımız A’dan Z’ye çeşitli durumlarla nasıl baş edebileceğinizi anlatan Video Eğitim paketlerimizde görebilirsiniz.

Yeni videolarımızdan haberdar olabilmek istiyorsanız kanala abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı lütfen unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir