İYİMSERLİK ZARARLI OLABİLİR Mİ? – Doğru Olumlama ve İyimserlik Egzersizleri
İyimserliğin ruhsal ve bedensel sağlığımıza faydalı olduğuna dair sayısız bilimsel çalışma var. Ancak bazen bu iyimser olma çabaları acaba bize zarar verebilir mi? Toksik ya da Zehirli İyimserlik nedir? En sağlıklı iyimserlik egzersizleri nasıl yapılır? İyimser olun olun diyordunuz. Şimdi de zararlı mı diyorsunuz? Ne diyorsunuz? Gibi soruların cevapları bu videoda. Benim kanalımda dahil olmak üzere pek çok kanalda olumlu düşünmenin faydaları, iyimserlik egzersizleri, olumlamalar gibi videolarla bilgilerle karşılaşıyorsunuz. Evet, gerçekten de iyimser bir bakış açısı sizi hayatın zorluklarına karşı ruhsal ve bedensel olarak daha dayanıklı kılar. Fakat gelin görün ki her şeyin aşırısında olduğu gibi iyimserliğin de aşırısı zehirlidir. Yani toksiktir. Eğer sahip olduğunuz iyimserlik duygularınızı inkar etmenize, bastırmanıza var olan problemleri görmenize ve bu problemlerle ilgili çözüm için harekete geçmenize ve gelecekteki olası tehlikelerle ilgili önlem almanıza engel oluyorsa bu durumda size zarar veriyor demektir. Yani toksik ya da zehirli iyimserlik demektir. Bazen bazı kişiler kaldırmakta zorluk çektikleri bir stres faktörüyle karşılaştıkları zaman, örneğin onlara çok ağır gelebilecek bir durumu yaşadıkları zaman varolan durumu inkar edebilirler. Bu aslında bir savunma mekanizmasıdır. Zihnimiz o sırada o kadar ağır bir yükle karşılaşmaya hazır olmadığı için onu inkar yoluna gider. Evet, belki bu bir süre zihnimizi korur. Ancak uzamaya başladığında bu inkar süreci bir süre sonra varolan durum için çözüm amacıyla harekete geçmeyi erteler ve bunun sonucunda da aslında sorunumuzun kronikleşmesine yol açar. Bu o kadar güçlü bir savunma mekanizmasıdır ki, bazen son derece aşikar olan gerçeklikleri dahi görmezden gelebiliriz. Zihinsel engelli çocuklar ve onların aileleriyle çalıştığım yıllarda en sık gördüğümüz problemlerden bir tanesi velilerin çocuklarına koyulan çeşitli tanıları kabullenmekte zorluk çekmeleri ve inkar sürecine gitmeleri idi.
Çocuklarına otizm, down sendromu ya da zihinsel gerilik gibi tanılar konulan veliler bunu kaldırmakta güçlük çektikleri için yoyo hayır, benim çocuğumun hiçbir şeyi yok. Ben özel eğitim de almasını istemiyorum. Hiçbir yardım, hiçbir tedavi istemiyorum diyerek varolan durumu inkar edebiliyorlardı. Aslında velilerin yaşadıkları acıyı düşündüğümüzde, karşılaştıkları problemi düşündüğümüzde bu son derece anlaşılabilir bir durum. Ancak bu inkar süreci devam ettikçe bir süre sonra ne yazık ki çocuk alması gereken özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetini alamadığı için hayatının en kilit, en anahtar yıllarını ne yazık ki kaybediyordu. Ve aslında inkar eden zehirli iyimserlikleriyle veliler farkında olmadan çocuklarına zarar veriyordu. Gerçek şu ki ne hayat ne de bizler mükemmel değiliz. Başımıza gelen olaylarda olduğu gibi, tıpkı bununla ilgili duygu ve düşüncelerimizde de zaman zaman inişler ve çıkışlar olabilir. Aslında iyimserlik hayatın genelinde iyidir. Ancak bu demek değildir ki her zaman, her olayda, her koşulda iyimser olmak zorundayız. Bazen de acı çekebiliriz. Bu bizim gayet doğal bir hakkımızdır. Peki ne yapacağız o zaman? Yani hem iyimser olun diyorsunuz hem de gerektiğinde acı çekin diyoruz. Bakın her iki uçlu düşünmek de zararlıdır. Acılarımızı ifade etmediğimizde, bunları bastırdığımızda bunlar bir şekilde fizyolojik rahatsızlıklar ya da psikolojik rahatsızlıklar olarak kendilerini ifade edeceklerdir. Yani duyguları bastırmak aslında uzun vadede fizyolojik ya da ruhsal sıkıntılara yol açabilir. Bu durumda ne yapalım o zaman şunu yapalım. Mesela duygularımızı fark edelim ve bunları bastırmak ya da inkar etmek yerine ifade edelim. Tabii ifade edelim derken lütfen bu yine uçta algılanmasın. Yani bu olumsuz duyguların içerisinde kaybolalım,
bir acı deryasının içinde bulalım kendimizi. Sürekli şikayet edelim, sürekli söylenelim. Sürekli işte acılı müzikler dinleyip ağlayalım anlamında söylemiyorum. Bunu yapacağımız zamanlar da olabilir ama genel olarak duygularımızı ifade etmek mesela nasıl sağlıklı bir biçimde ifade edebilirim. En kolay yollarından bir tanesi yazıya dökmektir. Alın bir kalem, bir kağıt ya da açın bilgisayarınızı, açın bir word dosyası, dökün içinizdeki bütün öfkeyi, gamı, kederi, kaygıyı, korkuyu. Her ne varsa o sıradaki duygularınızı, düşüncelerinizi her ne varsa yazıya dökün. Bunun iki tane faydası var. Bunlardan bir tanesi yazdığınız için yani sözel olarak ifade ettiğiniz için bu duygular işlenmeye başlıyor ve bir şekilde etkisi azalıyor. Sağlıklı bir şekilde ifade edilmiş oluyor. İkinci katkısı ise şu bu yazdığınız duygulara ve düşüncelere daha sonra somut daha sonra objektif bir gözle bakabilirsiniz ve objektif bir gözle baktığınız zaman kendi düşünce hatalarınızı, ne bileyim düşüncelerinizdeki belki birtakım çarpıklıkları, gerçekçi olmayanları ya da belki düşünceleriniz ile ilgili başka ipuçlarını yakalayabilirsiniz. Peki bunun dışında ne yapabiliriz yani iyimser olmak istiyoruz ama aşırıya kaçmak da istemiyoruz. Toksikleşmesin diyorsanız eğer gerçekçi iyimserlik egzersizlerinden faydalanabilirsiniz. Araştırmacıların gerçekçi iyimserlik dedikleri ya da esnek iyimserlik dedikleri daha esnek bir iyimserlik tanımı var. Buna neden esnek iyimserlik diyoruz? Çünkü esnek iyimserlikte hem başımıza gelen olumsuz yaşam deneyimlerinin farkındayız. Bunların bizde yarattığı duygu ve düşünceleri fark ediyoruz ve ifade ediyoruz. Fakat bunun yanı sıra bu yaşam olaylarında bu tecrübe ettiğimiz şeyler de deneyimlerimizde negatif yönlerini olduğu kadar pozitif yönlerinde farkına varmaya çalışırız. Evet, formunuzu doldurmaya başlayalım. Birinci sütunda tetikleyici olay yazıyor. Buraya sizi hakikaten olumsuz yaşam deneyimi dediğiniz, canınızı sıkan olay her ne ise yani hangi olayın ardından o sıkıntılı duygu durumlarını yaşadıysanız
o olayı kısaca tanımlayın. Benimkisi bu örnekte araba kazası olduğu için buraya kısaca araba kazası diyorum. İkinci sütuna geçtiğimizde duygularım ve düşüncelerim yazdığını göreceksiniz. Burada bu olayın ardından, yani bu kazayı yaşadıktan sonra mesela aklınızdan neler geçti? Hangi duyguların içerisine girdiniz? O sırada zihninize gelen otomatik düşünceler nelerdi? O duyguları, düşünceleri bedeninizde nerede hissettiniz ve o sıradaki bedensel tepkileriniz nelerdi? Mesela elinizin ayağınızın titremesi, tansiyonunuzun yükselmesi olabilir. Belki midenizin bulanması olabilir. Başınızın ağrıması olabilir. Bunları buraya yazın açık bir şekilde ifade edin rahatlıkla. Bu kısımda ne yapmış oluyoruz? Başımıza gelen olayla ilgili duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade etmiş oluyoruz. Örneğin benim örneğimde diyelim ki ben şöyle diyorum ya bu kaza olayın ardından gerçekten hem çok üzüldüm hem çok öfkelendim hem de çok kaygılandım. Bakın duygularımı ifade ediyorum. Neden? Çünkü bu araba kazasından kaynaklı çok önemli bir toplantıya geciktim ve insanlar acaba benim hakkımda sorumsuz diye düşünürler mi? Acaba bu işi kaçırabilir miyim diye çok büyük bir panik ve endişe yaşadım. Tabii tüm bunlar yaşanırken bir taraftan da vücudumda ve bedenimde inanılmaz bir öfke vardı. Çok öfkeliydim. Hem kendime hem diğer insanlara çok büyük bir öfke hissettim içimde. Sağa sola bağırdım, küfrettim. Çok kötü hissettim kendimi gerçekten de elim ayağım titredi. Bu arada işte şu şu insanları, şöyle şöyle yaptığım gibi o sıradaki duygularınızı, düşüncelerinizi yazın. Mesela düşünceler boyutuna gelelim. Orada ne diyebiliriz? İşte bu süreçte araba kazasından sonra açıkçası neden hep böyle şeyler beni buluyor? Hep mi benim başıma geliyor? Geldi mi zaten her şey üst üste gelir.
Kesin toplantıya yetişemeyeceğim, kesin benim hakkımda sorumsuz diye düşünecekler gibi düşünceler geçti zihnimden. Bakın duygularımı, düşüncelerimi, bedensel tepkilerimi her bir şeyimi burada yazdım, ifade ettim. Üçüncü sütunumuzda bu olayın yaşanmasında benim bir sorumluluğum var mı, varsa ne sorusunu göreceksiniz. Peki bunun amacı ne? Bunun amacı şu iyimserlik bazen başımıza gelen olaylarda eğer bizim bir sorumluluğumuz varsa, yani benim hatam yüzünden benim bir eksikliğim, yetersizliğim yüzünden ya da benim eksik bıraktığım bir şey yüzünden bu olayı yaşadıysam bunu görmeme engelleyebilir, işte buna engel olabilmek için bu soruyu da soruyoruz kendimize. Yani bu olayın başıma gelmesinde, bu olayın yaşanmasında benim sorumluluğum var mı? Varsa ne? Mesela bu örnekte diyelim ki ben araba bakımlarını zamanında yaptırmamış olayım. Bu yüzden de arabam arıza vermiş ve kaza yapmışım. Bu durumda buraya şunu yazıyorum. Evet aslında benim de sorumluluğum var. Arabamın bakımlarını zamanında yaptırmadım. Yaptırmadığı için aslında bunda benim de payım var. Böylelikle kendi payıma da görmüş oluyorum. Dördüncü sütunumuzda bu olayın yani bu olumsuz yaşam deneyiminin bir daha tekrarlanmaması adına ne gibi önlemler alabilirim sorusunu görüyorsunuz. Bu soruya cevap olarak örneğin bizim örneğimizde bir daha bu olayı yaşamamak için mesela bakımları zamanında yaptırabilir. Bunun dışında artık araba kullanırken daha dikkatli ve biraz daha yavaş kullanabilirim aslında ve yola çıkmadan önce bütün kontrollerimi yapmalıyım gibi notlar alabiliriz. Evet, beşinci sütunumuz çok önemli bir sütun. Bakın özellikle psikolojik dayanıklılığı güçlü insanlara bakıldığında bu insanların da son derece travmatik olaylar yaşadıklarını. Bazen hayatlarında çeşitli krizlerle baş başa kaldıklarını görüyoruz. Onlar da bizler gibi hayatlarında travmalar ve krizler yaşıyorlar.
Ancak çoğumuzdan farklı olarak onlar kendilerine şu soruyu soruyorlar. Yani dayanıklı insanlar kendilerine şu soruyu soruyorlar. Bu olay bana ne öğretti? Benim kişiliğime ne kattı? Bu çok önemli bir sorun. İşte biz de bu tatsız yaşam deneyimiyle ilgili kendimize bu soruyu soralım. Bu olay bize ne öğretti? Mesela bu örneğimizde ilişkili olarak bakımları zamanında yapmanın gereğini öğretti diyebiliriz. Hem de kişiliğimizi katkıları açısından şöyle söyleyebiliriz yaşam tecrübemi arttırdı. Eğer bundan sonra buna benzer bir olay yaşarsam sanırım bir miktar daha sakin kalabilirim. Çünkü artık ne yapacağımı çok daha iyi biliyorum. Aynı zamanda bu olay bana aslında hayatın ne kadar kısa olduğunu bir kere daha hatırlattı. Ya da artık o olaydan çıkardığınız başka sonuçlar her ne ise bu olay size, sizin kişiliğinize her ne kattı ise bu sütunda bundan bahsedin. Evet geldik altıncı sütunumuza, altıncı sütunda şerdeki hayrı bulacağız. Hani her şerde bir hayır vardır derler ya. Peki bu olayın iyi yanı neydi? Bu olayın kötü yanlarını zaten biliyoruz da iyi yanı neydi peki? Aslında aldığın dersler ve kişiliğime katkıları zaten iyi yanı ama bunun dışında da ekstra bir iyi yan var mı? Mesela ben kendi örneğimde şöyle diyebilirim. Bu olay sayesinde çok ahlaklı ve işini çok iyi yapan bir ustayla karşılaştım ve artık bundan sonra onunla çalışacağım. Bu vesileyle onunla yollarımız kesişti ve benim artık çok iyi bir ustam var. Bu egzersizi sadece bir kağıt bir kalem kullanarak size kendinizi kötü hissettiren her olayla ilgili yapabilirsiniz. Böylelikle hem duygu ve düşüncelerinizi ifade etmiş olacaksınız hem de o olayın çıkarılması gereken dersler nelerdi? Gelecekte bu olayla ilgili ne gibi önlemler alınabilir gibi diğer boyutlarını öğrenmiş olacaksınız.
Hem de bu olay sizin kişiliğinize ne kattı? Bu olayın aslında iyi bir yönü var mıydı? Varsa ne bunu göreceksiniz. Bir taraftan gerçeklik, bir taraftan iyimserlik. Gerçekçi bir iyimserlikle algı biçiminizi tekrar eğitebileceksiniz. Aslında esnek iyimserlik ya da gerçekçi iyimserlik çalışmalarıyla olumsuz yaşam deneyimlerinin, acı verici yaşam deneyimlerinin bizleri geliştirme fırsatını da engellememiş oluyoruz. Böylelikle hem bu olayların farkındayız hem de bu olayın iyi yanlarını farkında olmuş oluyoruz. Acısıyla tatlısıyla aslında hayat bize en iyi öğretmen ve bize yaşattığı her olayla bizi aslında biraz daha geliştiriyor. Şöyle bir dikkat edin, geçmişte yaşadığınız acılara en çok şeyi aslında onlardan öğrendiniz ve sizi en çok geliştirenler de aslında onlar oldu. İlham veren videolar serimiz de hatırlarsanız Hüseyin Özer vardı. Hüseyin Özer çocukluğunda sokaklarda yaşayan, tuvaletlerde yatan bir çocuktu ve kendi çabalarıyla bir süre sonra dünyanın en önemli restoranlar zincirinin sahibi oldu. Hüseyin Özer çektiği acılarla ilgili olarak şöyle söylüyordu Eğer ateşin önünde o kadar çok durmasaydım. Şimdi bu kadar lezzetli bir çörek olabilir miydim? Bu arada Hüseyin Özer’in acı dolu yaşamından çıkan başarı ve mutluluk hikayesine eğer merak ediyorsanız bunun linkini şuraya ve açıklama kısmına koyuyorum. İzlemenizi öneririm. Çok güzel video. Bu kanala kişisel gelişim ve psikoloji ile ilgili konularda her hafta iki tane yepyeni video yüklüyoruz. Eğer bu videolardan haberdar olmak ve kanalımıza destek olmak istiyorsanız bildirimleri açarak abone olabilirsiniz. Katıl üyelikleri ile bize destek verebilirsiniz. Bunun yanı sıra eğer videoyu beğendiyseniz beğen tuşuna basarak ve aşağıda yorum yazarak bize destek verebilirsiniz.