TEPKİMETRE İLE SAKİNLEŞME TEKNİĞİ – Öfke Kontrolü – Sinirleri Yatıştırmak
Bazen kendimizi çok mutsuz, çok öfkeli ya da çok kaygılı hissederiz ve içinde bulunduğumuz duruma aşırı bir reaksiyon veririz. Ardından da aradan biraz süre geçtikten sonra bu tepkimizden dolayı pişman oluruz. Keşke öyle yapmasaydım ya da keşke öyle demeseydim deriz. Duygularımızın seline kapılmış ve o duygunun yoğunluğuyla düşünmeden hareket etmişizdir. İşte böyle durumlarda işimize yarayabilecek ve sonradan pişman olacağımız tepkiler vermemize engel olacak etkili bir araç bu videoda. Uyaran ve tepki arasında bir boşluk vardır. Tepkimizi seçmemizi sağlayan gücümüz işte bu boşluktadır. Bu nedenle tepkilerimiz kişisel olgunluğumuzun ve özgürlüğümüzün bir ifadesidir der Victor Frankl. Uyarandan kastımız davranışı tetikleyen herhangi bir girdidir. Duyduğunuz bir söz, gördüğünüz bir görüntü ya da deneyimlediğiniz bir olay olabilir. Bu olayın ardından yani uyarının ardından çoğu zaman düşünmeden hızlıca içgüdüsel bir şekilde tepki veririz. Yani aradaki o boşluğu değerlendirmeyiz. Tepkilerimizde çoğunlukla alışkanlıkla ezbere hareket ederiz. Adeta otomatik pilotla çalışıyoruzdur. Yani farkındalığımız o sırada düşük bir durumdadır. Sonucunu düşünmeden dürtüsel davranırız ve sonuçta da pişman oluruz. Aslında çoğu zaman otomatik pilotla bu şekilde ezbere tepki verirken hayvan beynimiz yani beynimizin en ilkel bölümü aktivitedir ve beynimizin mantıktan sorumlu olan bölümünü yani insan beyni baskılar diğer videolarımdan da hatırlarsınız. Beynimizi en temelde iki bölümde inceliyorduk. Bunlardan biri insan beyin, diğeri ise hayvan beyindi. İnsan beyin beynin en son gelişmiş ve en dış katmanıdır ve üst düzey birtakım bilişsel aktivitelerden sorumludur. Örneğin mantıklı düşünebilme, analiz yapabilme, sentez yapabilme, karar alabilme, stratejik düşünebilme, soyut kavramları anlayabilme gibi çok daha üst düzey bir takım bilişsel aktivitelerden sorumlu olduğu için ve bunların hayvanlarda olmadığı var sayıldığı için bu beyne insan beyin diyoruz. Hayvan beyin ise kendi içerisinde sürüngen, beyin ve memeli beyni olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Hayvan beynin sürüngen beyin kısmı beynin en ilkel bölümüdür ve burası en temel yaşamsal faaliyetlerden sorumludur. Örneğin kalbinizin atması, yeme içme, cinsellik, türün devamını sağlama ile ilgili fonksiyonlar buradan yürütülür. Tam ortada yer alan memeli beyni ise duygusal beyin olarak da adlandırılır ve bütün memelilerde bulunur. Duyguların merkezi burasıdır. Aynı zamanda diğer canlılarla bağ kurabilme, iletişime geçme de yine buradan yürütülür. İşte öfke anında hayvan beyin aktive olur ve insan beyni yani beynin mantıklı olan kısmını baskılamaya başlar ve ipleri ele geçirir. Peki bunu neden yapar? Dışsal bilgi önce hayvan beyindeki amigdalaya gelir. Eğer gelen bilginin duygusal yükü çok fazla ise bu durumda beynimiz yaşamsal bir tehdit olduğu sonucuna ulaşır. Eğer bir uyaran bir duyguyu bu kadar şiddetli bir şekilde tetikledi ise demek ki ortada ölümcül bir durum var. O zaman hayatta kalma ile ilgili sistemleri devreye sokmalıyım der ve tüm bunları yaparken mantık ve analizden sorumlu olan insan beyni baskılar ve hayvan beyin ipleri ele geçirir. Bu olduğunda çok daha hızlı, çok daha güçlü oluruz. Ancak biraz daha tırnak içinde aptal oluruz. Bu süreçte yani hayvan beyin ipleri ele geçirdiğinde yaşamsal bir tehdit algılandığı için stresle ilgili hormonlar salınmaya başlar ve vücutta birtakım değişiklikler olur. Mesela kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlar. Bu yaşamsal tehditten kaçabilmek ya da savaşabilmek için daha fazla kana ihtiyacımız vardır. Aynı zamanda kaslarımız gerilmeye başlar. Çünkü o tehdide karşı güçlü bir yumruk savurabilmek ya da oradan hızlıca topuklayabilmek için çok hızlı bir şekilde koşabilmemiz gerekir. Bu yüzden de kaslarımız gerilmeye başlar. Üzerimize adeta bir deli kuvveti gelir. Çünkü enerji için depolanan şeker veya yağ kana salınır, hormonlar birbirine karışır, tansiyon yerinden oynar ve tüm bunlar olurken mantık devre dışıdır.
Hayvan beynin ipleri ele geçirmesiyle kişinin sonucunu düşünmeden hareket etmesi mantıksızca işler yapması durumuna amigdala hi-jack ya da amigdala gaspı diyoruz. Yani adeta amigdalamız bizi gasp ediyor. Aslında hayvan beynimiz bizi gasp ediyor. Bu durumda trafikte elindeki levye ile öfkeli bir şekilde öndeki araca doğru yürüyen adamda hangi beyin daha aktif? Artık biliyorsunuz. Araştırmalara göre şiddete yatkın kişilerde beynin ön bölümünün yani insan beyni ilgili bölümün düzgün çalışmadığı tespit edilmiş durumda. Herhangi bir duygu durumunu yükseklerde yaşadığımız anda mesela insan beyin de aktif olabilse ve hayvan beyinle iletişim kurabilse ve belki de onu biraz baskılayabilse fena olmaz mıydı? Aslında bu mümkün. Nasıl mümkün peki? İnsan beyni geliştirerek ve ona egzersiz yaptırarak mümkün. Bunun bedensel ve zihinsel çeşitli yolları var. Kanalımda bu yollardan bazılarından bahsediyorum. Mesela Sufi nefes tekniği bu konuda en etkili bedensel tekniklerden bir tanesidir. Şuradaki linkten ve açıklama kısmından ve yorumlardan bu videonun linkini ulaşabilirsiniz. Peki başka ne yapabiliriz? İnsan beyni en çok geliştiren aktivitelerden bir tanesi irade yani dürtüleri kontrol edebilme gücü. Yani bir şey istedik diye yapmama, kendi kendimizi durdurabilme, seçenekler arasından daha uygun olanı seçebilme, yani uyaran ve tepki arasındaki o boşlukta şöyle bir durma. Belki bir nefeslenme, bir iki derin nefesin ardından o andaki durumu analiz etme ve en verimli yanıtı tercih etme. Bunu ne kadar çok yaparsanız ne kadar çok deneyimlerseniz, bu beceriniz o kadar çok gelişir ve ani olaylar karşısında otomatik tepkiler vermek yerine akıllıca yanıtlar verirsiniz. Evet, bu uyaran tepki arasındaki boşluğu değerlendirirken bize yardımcı olabilecek güzel araçlardan bir tanesi tepkimetre, tepkimetre ne? Aslında bir tepki termometresi diyebiliriz. 0 ila 100 arasında numaralandırılmış bir termometre 0 gayet sakinlik, sükunet, gerilim yok demek iken 100 son derece aşırı ve yıkıcı tepkiler anlamına geliyor.
Herhangi bir aksilik ya da bir hayal kırıklığı yaşadığınızda bir şekilde, yani o duygularınızı tetikleyen ve duyguyu yüksek şiddette yaşamamıza neden olan bir durumla karşılaştığınızda kendinizi birkaç dakika ayırın ve bu birkaç dakika içerisinde tepkimetrenize bakın. Şu anda vermek istediğim tepki hangi seviyede, kontrol edin, kaça denk geliyor? Peki bu tepki uygun bir tepki mi yoksa aşırı reaksiyon mu veriyorum? Bu tepkinin sonuçları neler olabilir? Bu durumda verilebilecek en doğru tepki ya da atılabilecek en doğru adım ne? Bunları düşünmek için kendisi birkaç dakika ayırdığınızda ve hatta bunu derin ve yavaş nefeslerle dengelediğinizde çok daha akıllıca ve uygun bir tepkiyi seçebilme özgürlüğüne kavuşuyorsunuz. Bunları yaptıktan sonra olabildiğince vereceğiniz tepkiyi duygu metrede uygun bir seviyeye getirmeye çalışın. İşte duygusal zekası yüksek insanlar kendi duygularının farkındadırlar ancak bu duyguların seline kapılıp gitmezler. O selde boğulmazlar bunlarla baş edebilirler ve doğru tepkileri seçebilirler. Ve işin güzel yanı duygusal zeka geliştirilebilir bir beceridir ve duygusal zekayı geliştirebilmek için duyguları fark edebilmek ve onlarla baş edebilmek ile ilgili egzersizleri de düzenli uygulamak gerekir. Bununla ilgili egzersizlerin pek çoğu bu kanalda mevcut. Duyguları fark edebilme ve kendini o duygulardan ayrıştırabilme yine duygusal zekayla ilgili önemli bir beceri ve bunu sağlayan en önemli tekniklerden bir tanesi de mindfulness. Bu kanalda yine kendi duygularınızı dışarıdan sakince gözlemleyebilme pratiğini elde etmenizi sağlayacak çeşitli videolar var. Mesela bunlardan bir tanesini şuradan ulaşabilirsiniz. Açıklama ve yorum kısmında yine bu videonun linkini bırakacağım. Kendi duygularınızı gözlenmeyebilme ile ilgili güzel bir egzersiz. Efendim özetle başımıza ne geleceğini seçemeyebiliriz. Ancak bu başımıza gelen duruma ne tepki verebileceğimizi seçebiliriz. Sağlıklı seçimler yapabileceğiniz günler olması dileğiyle.