ÖZGÜVENLİ ÇOCUK YETİŞTİRMEK İÇİN SİHİRLİ CÜMLELER | Çocukla Doğru İletişim | Çocuk Eğitimi
Merhaba sevgili ebeveynler, ebeveyn adayları, çocuk yetiştirme stilinizin sizden sonraki en az üç nesli etkileyebileceğini bilen güzel insanlar hoş geldiniz. Bu videomuzda mutlu, özgüvenli, ayakları yere sağlam basabilen ve kendine yetebilen bireyler yetiştirebilmek için acaba nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Bazı ipuçlarını sizinle paylaşacağım. Hazırsanız başlayalım. Bizler ilk doğduğumuz andan itibaren kendimizi dış dünyaya ve diğer insanlara ilişkin ilk yargılarımızı bize bakım veren kişinin tavırlarına göre oluştururuz. Örneğin eğer bana bakım veren kişinin tavırları özellikle 0-6 yaş döneminde yeterli ve uygun değilse bu durumda kendimi değersiz, sevilmeye layık olmayan, eksik ya da kusurlu olarak görmeye daha meyilli olurum. Diğer insanları ise güvenilmez, tutarsız kişiler olarak görmeye biraz daha meyilli olabilirim. Çocuğumuz kendisiyle, dış dünyayla ve diğer insanlarla ilgili ilk yargılarını oluştururken, onunla kurduğumuz iletişim biçimi çok önemli. Yani bizlerin tavırları, bizlerin yapıp ettikleri, bizlerin davranışları ve söyledikleri çok belirleyici. Özgüvenli çocuklar için ilk önerim çocuklarınızla kurduğunuz iletişimde sihirli cümleleri kullanmanız. Bu sayede cümleler ne? Biraz sonra söyleyeceğim. Ancak öncelikle şunu bilmenizi istiyorum. Çocuklarınızla yaptığınız konuşmalar onların iç sesini oluşturur. Yani bugün çocuklarınıza söylediğiniz yargılayıcı ya da cesaret verici sözler ileride herhangi bir durumun ardından onun kendi kendine yaptığı içsel konuşmalarını belirleyecek. Örneğin yargılanmaya alışmış bir çocuk ileride herhangi bir başarısızlıkla karşılaştığında içinden bir ses ona “aptal! Bak gördün mü yine başaramadın. Beceriksizsin sen” diyecek. Ya da belki cesaret verilerek büyütülmüş, çabası takdir edilmiş bir çocuk. Herhangi bir başarısızlığın ardından “olsun sen elinden geleni yaptın, her halükârda sen olduğun halinle değersin” diyecek. Ya da ne bileyim aşırı koruyucu bir ebeveyn stiliyle büyütülmüş, çok kaygılı bir anne babaya sahip bir ailenin çocuğu ileride herhangi bir fırsatla karşılaştığında mesela bir girişim ihtimali ile karşılaştığında belki de iç sesi ona diyecek ki dur ya tehlikeli olursa ya başaramazsak ya daha kötü olursa diyerek onun harekete geçmesini engelleyecek, ilerleyişini engelleyecek.
Gelelim sihirli cümlelere. Sihirli cümlelerden ilki. Sen ne düşünüyorsun? sorusudur. Herhangi bir konuyla ilgili karar almadan önce çocuğunuza da fikir danışıyor musunuz? Sen ne düşünüyorsun? Sorusu onun fikirlerine önemsediğinizi ve fikirlerinin değerli olduğunu hissettirmenin en iyi yollarından biridir. Bir diğer sihirli cümle çabalama gurur duyuyorumdur. Çocuğumuzun performansını değerlendirirken sadece sonuca göre değerlendirmeyelim. Örneğin sadece aldığı notlara göre onu takdir etmeyelim. Bu notları almak için yolda sarf ettiği çabayı da görelim ve bu çabayı da takdir edelim. Yani örneğin çalışmakla gurur duyuyorum, gösterdiğin çabayı takdir ediyorum gibi. Süreç ve ilgi sadece sonuç değil, süreç ve ilgili sözlerimiz de yine onu mutlu edecektir. Ve değerli hissettirecektir. Bunun yanı sıra herhangi bir başarısızlığın ardından çocuğunuzla yaptığımız konuşmada ileride onun kendi hayatındaki başarısızlıkları nasıl yorumlayacağını etkileyecek. Bu yüzden herhangi bir başarısızlığın ardından üzgün olmanı anlıyorum. Tabii eğer üzgün ise üzgün olmanı anlıyorum. Ama gel bakalım şöyle bu durumu değiştirmek için neler yapabiliriz? Bu durumda acaba bizim sorumluluğumuz neydi ve bu durum bize ne öğretti? Bu soruları çocuğumuza sorar ve bunların cevabını birlikte bulursak, çocuğunuzla ileride başarısızlıklarla, sıkıntılarla, krizlerle karşılaştığında oturup hüznün içerisinde boğulmak ve de motive olmak yerine acaba bu durum bana ne öğretti ve bu durumu değiştirmek için neler yapabilirim gibi daha çözüm odaklı bir yaklaşımı benimseyecektir. Bir diğer sihirli cümle sen yapabilirsin. Çoğu zaman aslında çocuğumuzun yapabileceği şeyleri aman dur sen yapma, aman dur dökersin, kırarsın diyerek engelliyoruz ve onlara yaptırmıyoruz ve bu onların gelişimine zarar veriyor.
Çünkü çocuk kendi yeteneklerini ve potansiyelini görme fırsatından mahrum kalmış oluyor. O yüzden bırakın kendisi giysin, bırakın kendisi yesin, döke saça bile olsa bırakın odasını kendisi toplasın, dağınık bile olsa kendi bіçіmіndе toplasın. Yani temizlik takıntınız, çocuğunuzun özgüveninin önüne geçmesin mümkünse bir diğer sihirli cümle tabii ki seni seviyorumdur ancak seni seviyorum cümlesini herhangi bir koşula bağlı olarak değil de koşulsuz olarak seni her halinle ve her şeyiyle seviyorum. Sen sevilmeyi hak eden bir bireysin mesajını verecek şekilde söylemek lazım. Örneğin ödevini yaptığın zaman seni seviyorum dediğimde çocuğum sanki. Sevilmenin koşulu ödev yapmakmış gibi anlatmış oluyorum. Dolayısıyla çocuğun zihninde sevilmek için başarılı olmak lazım. Sevilmek için diğerlerini dinlemek lazım gibi inançlar oluşmasına sebebiyet verebilirim. Ve bu durumda belki de ileride çocuğum mükemmeliyetçilikle başı belada olan bir yetişkin olabilir. Evet, özgüvenli bir çocuk mu istiyorsunuz? Çocuğum mutlu olsun. Çocuğum sevildiğini bilsin. Kendine güvensin mi istiyorsunuz o zaman çocuğunuzla her gün en az bir saat karşılıklı etkileşim gerektiren bir oyunu oynayın. Bir çocuğa seni seviyorum, sen sevilmeyi hak ediyorsun ve sen değerlisin demenin en keyifli ve en kolay yolu onunla oyun oynamaktır. Tabii oyun oynamak derken her gün düzenli olarak kastediyorum. Yani her gün en az bir saat. Çocuğunuzla beraber mesela bir oyun saati düzenleyin ve bu oyun saatine ailenin tüm üyeleri katılsın ve çocuğunuzun seçtiği bir oyunu çocuğunuzun kurallarına göre oynayın. Özgüvenle ilgili son önerim çocuğunuza çaresizliği öğretmeyin. Nasıl yani? Çaresizlikle öğrenilir miymiş? Demeyin. Kanalımdaki öğrenilmiş çaresizlik videosunu izleyin. Nasıl öğrenildiğini görün. Evet, hayata dair çaresizlik, karamsar düşünceler, olumsuz bakış açısı. Bunların her biri öğrenilebilir ve bazen de diğerlerini dinleyerek ve model olarak öğrenebiliriz.
Bazen çocuğunuzun yanında farkında olmadan aslında direkt olarak ona değil, kendi kendine yaptığınız konuşmalarda çocuğunuza model oluşturuyor. Mesela herhangi bir durumun ardından aman şu hayatta şansın olacak ya şansın yoksa hiç bizde nerde o şans? Ya hayat çok zor. İyiler bir yere gelemiyorlar, iyiler kazanamıyorlar. Ne yaparsan yap kaderinde yoksa olmuyor. Bu hayatta kimseye güvenilmez aman böyle gelmiş böyle gider. Ben mi değiştireceğim? Bakın bu tarz söylemler genellikle çaresizlik ve karamsarlık ile ilgili düşüncelerdir. Her ne kadar biz gerçeği yansıttığını düşünsek de bunlar çok akılcı bakış açıları değildir ve bunları dinleyen çocuğumuz ileride yaşamla ilgili olarak kendisine bu çerçevelere oluşturur ve büyük olasılıkla gelecekte kendisi için yüksek hedefler belirlemeyen ve hayattaki zorluklarla karşılaştığında çabucak pes eden ve herhangi bir sıkıntı yaşadığında kendi yeteneklerine güvenmeyip hep dışarıdan bir başkasının gelip onu kurtarmasını bekleyen, bir anlamda kendi başına gelen olayları hep dışsal faktörlere yükleyen bir kişi haline dönüşebilir. Bu yüzden yanındaki söylemlerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için de öncelikli olarak kendimizin sağlıklı düşünme becerilerine sahip olmamız ve bazı düşünce hatalarını göstermiyor olmamız lazım. Peki bunu nasıl başarabilirim dersiniz? Yine kanalındaki düşünce hatalarıyla ilgili videoma şuradan ulaşabilirsiniz. Bunun dışında iyimser ol ama nasıl? Video Yine buradan ulaşıp iyimser düşünme becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Sonuçta örnek olabilmek için öncelikle kendimin de sağlıklı ve iyimser bir bakış açısına sahip olmam lazım. Mutlu ebeveynler, mutlu çocuklar yetiştirir. Kendinizi daha mutlu hissetmek, daha iyi hissetmek istiyorsanız kanalındaki diğer videolara şöyle bir göz atın. İyi hissetme ile ilgili çok sayıda bedensel ve zihinsel tekniği bulabilirsiniz. Size, sizin yapınıza ihtiyaçlarınıza uygun olan bir tekniği uygulayıp daha iyi hissedebilirsiniz.
Öncelik le böyle bilgiler verdiğiniz için çok teşekkür ederim şu an 19 yaşında bir kız çocuğu annesiyim kızımla hiç bir zaman iletişim kuramadık tabi bu ilk sorunlar ilk okula başladı benim o dönemde babasız büyüttüğü bir çocuk ve hayat mücadelesi kızımı okulda yazma ve okumayı sökememesi öğretmeninin baskısı her şey üst üste geldi kızımın derdini anlayamadım ve kızıma çok büyük haksızlıklar yaptım çünki o zamanlar benim de psikolojim bozulmuş ama bunun farkına varamadım kızımı doktora götürdüm dikkat eksikliği tanısı kondu hocam hep böylelikle hem kızıma hem kendime eziyetle geçti yıllar şimdi kızım bu narsist kızımla çok bağdaşıyor ve şimdi benden en büyük intikamını alıyor beni hergün ağlatıyor ben bayılınca bile yanıma gelip müdehalede bulunmuyor