İYİLEŞTİRİCİ 3 YAZMA AKTİVİTESİ

Yazmak, duygularımızı işlemlememize ve kendimizi iyileştirmemize yardımcı olan adeta sihirli bir aktivitedir.

Peki ama nasıl yapacağız?

Gelin konuşalım.

Yazmak, en başta duygusal boşalmaya yardımcı olarak bizi rahatlatır.

Çoğu zaman ne yazık ki bizi asıl sıkıntıya sokan şeylerden biri hissettiğimiz duyguları ifade etmememiz, bunları bastırmamız ya da bunlardan kaçınmamız biliyorsunuz.

Ayrıca kafamızdayken belirsiz, son derece soyut ve uçuşan fikirler, görüntüler, hisler şeklinde dolaşan duygularımızı ve düşüncelerimizi kağıda aktardığımızda onları somutlaştırmış oluruz.

Ve somutlaştırdığımızda, daha sonrasında bunları incelediğimizde aralarındaki neden sonuç ilişkisini görebiliriz, düşünce akışımız ne kadar sağlıklı, değerlendirmelerimiz ne kadar sağlıklı, bunlar yerine neler olabilir bunları görebiliriz.

Bunlar da tüm bunların hepsi bizim o sıkıntı verici duyguları işlemlememize yardımcı olur.

Peki nasıl yapacağız?

Nereden başlayacağız?

Bunun farklı yolları var.

Ben birkaç tanesinden bahsedeceğim.

İster hepsini uygulayın, ister arasından seçtiğiniz birkaç tanesini uygulayın.

İhtiyacınız olan tek şey bir kalem ve bir kağıt ya da bir bilgisayar.

İlk bahsedeceğim yazma aktivitesi günlük tutma.

Çok basit.

Çocukken de pek çoğumuzun yaptığı bir şey.

Bu aktivitede günlük olarak neler yaşadık?

Başımıza neler geldi?

O gün neler hissettik?

Başımıza gelen bu olaylarla ilgili.

Zihnimizden hangi düşünceler geçti?

Bu olayları nasıl değerlendirdik?

Bedenimizde bu duyguları ve düşünceleri nasıl hissettik?

Bedensel belirtilerimiz neydi?

Tüm bunları kaydettiğimiz bir günlük.

Bunu yapmak hem duygusal hem bedensel hem de zihinsel farkındalığımızı arttıracak.

Çünkü çoğu zaman ne yaşadığımızın, ne yaptığımızın, ne söylediğimizin, zihnimizden o sırada hangi düşünceler geçtiğinin, bedenimizde neler olup bittiğinin farkında bile değiliz.

Çünkü çoğu zaman yaptığımız şey duygularımızı bastırmak ya da onlardan kaçmak.

Bu da bir süre sonra bizi hissizleştirmeye başlıyor ne yazık ki.

Kendimize yabancılaşıyoruz.

Kendi bedenimize, kendi zihnimize, kendi duygularımıza yabancılaşmaya başlıyoruz.

Zorlayıcı duyguları bastırıyoruz ya da unutmaya çalışıyoruz.

Oysa bizi asıl hasta eden dışarıya çıkanlar değil.

İçimize bastırdıklarımız.

İkinci yazma aktivitemiz.

Kök kişiye mektup.

Her birimizin çocukluk ve ergenlikten gelen yaralarımız var.

Bu yaraların büyük bir kısmı bize bakım verenler, ebeveynlerimizle ilgili.

Bir kısmı belki öğretmenlerimizle ilgili.

Bir kısmı belki zorba bir arkadaşla ilgili ya da hayırsız bir sevgiliyle ilgili.

Farkında olmasak da bugün bu çocukluk yaraları yetişkinlikte de bizim duygu, düşünce ve davranışlarımızı etkiliyor.

İşte bununla ilgili çalışmanın yollarından biri de bizde yara açan bu kök kişiye asla göndermeyeceğimiz bir mektup yazmak.

Madem göndermeyeceğiz, niye yazıyoruz o zaman?

Amaç duyguların ifade edilmesi.

Amacımız ifade etmek olduğu için bu mektubu yazarken kendimize hiçbir sınır tanımıyoruz.

Ağzımıza ne geliyorsa söyleyebiliriz.

Yani yazabiliriz.

Nasıl olsa bu mektubu göndermeyeceğiz.

O yüzden istediğimizi yazabiliriz.

Bir sıkıntı yok.

Kendimizi sınırlamayalım.

Bu mektubu yazarken özellikle şu soruların cevaplarını ifade etmeye çalışın.

O kişinin hangi davranışları, yaptığı hangi şeyler ya da yapmadığı hangi şeyler seni etkiledi?

Ve seni nasıl etkiledi?

Neye yol açtı?

Hangi ihtiyaçların karşılanmadı?

Bunun sonucunda hayatın bugün nasıl etkilendi?

Sonuçta sen bugün nasıl hissediyorsun?

Ve karşı tarafa bununla ilgili ne söylemek istersin?

İster küfür et, ister ağzına geleni say.

Bakın hiç fark etmez.

Kendimizi kısıtlamak yok.

Özellikle ebeveynlerimizle ilgili bu mektupları yazarken içimizden bir ses çıkıp onları korumaya çalışabilir haklı olarak.

Sizi susturmak isteyebilir.

Yani e ne yapsınlar?

Onlar da o kadar görmüşler.

Sonuçta onları yetiştirenler de o kadar göstermişler.

Onların da ihtiyaçları karşılanmamış gibi şeyler söyleyebilir ki bu büyük bir ihtimalle de doğrudur.

Evet onlar da muhtemelen zamanında yeterli ve dengeli bir ebeveynlik alamadılar.

Ama şu an bizim amacımız bu değil.

Şu an bizim amacımız içeride bunlar hangi duygulara, hislere yol açtıysa bunları ifade etmek.

O yüzden böyle bir korunmacı bir iç ses çıktığında yani bu kök kişiyi koruyan bir iç ses çıktığında onu bir susturun, bir kenara alın, bir sus deyin ve siz içinizden gelenleri dökmeye devam edin.

İnanın bunu yaptığınızda yani sonrasında bir süre sonra kendinizi daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.

Bir hafifleme hissedeceksiniz.

Hatta çoğu kişi de böyle bir mektup yazma bile başlı başına iyileşme sürecini başlatabiliyor.

Ve üçüncü aktivitemiz tabii ki benim en sevdiğim pozitif düşünme ve iyi hissetme aktivitelerinden bir tanesi günlük iyi ki listesi ya da şükran listesi.

Günlük yaşamda pek çok olayla karşılaşıyoruz.

Bunların bir kısmı iyi olaylar, bir kısmı kötü olaylar, oldukça büyük bir kısmı ise sıradan nötr olaylar.

Genellikle iyi ya da nötr olayları pek hatırlamıyoruz.

Daha acı verici olayları daha çok hatırlıyoruz.

Bunun tabii ki pek çok biyolojik ve psikolojik sebebi var.

Ancak bu değiştirilebilir.

Günlük olarak başımıza gelen küçücük ama güzel, hoş, iyi hissettiren olayları, anları her gün düzenli olarak kaydettiğimizde bir süre sonra bu otomatikleşiyor.

Ve bir süre sonra artık çevremizdeki bu aslında çok güzel olan bize sunulmuş bir hediye olan küçük ama değerli anları fark edebiliyoruz rahatlıkla.

Bunu yapmak başlı başına beynimizdeki dopamin salınımını arttırıyor.

Dopamin bir ödül hormonu iyi hissettirir ve o sırada yaptığımız şey her ne ise onu daha fazla yapmamızı sağlar.

Yani bir kere böyle iyi ki’lerinizi yazmaya başladığınızda daha fazla yazmak istiyorsunuz ve daha fazla bulmaya başlıyorsunuz.

Şükran ve minnettarlık duygusu üzerine yapılmış pek çok bilimsel çalışma bunun bedensel ve ruhsal sağlığa iyi geldiğini gösteriyor.

Peki günlük iyi ki listesi nasıl yapılır?

Bir deftere ya da bilgisayarda açtığınız bir dosyaya o gün için iyi ki dediğiniz anları düşünün ve en az 3 tane madde yazmaya çalışın.

Her gün 3 tane iyi ki maddesi yazmak görevimiz bu.

Bunu en az bir ay yapın.

İlk günler belki zorlanacaksınız fakat zaman içerisinde bu sizin için kolaylaşmaya hatta otomatikleşmeye başlayacak.

Bu maddeler çok genel olmayan ve o güne özel maddeler olsun.

Örneğin şimdi genel maddeler derken neyi kastediyorum?

İyi ki işte sağlığım yerinde, iyi ki işte eşim var, iyi ki işim var.

Bunlar çok değerli tabii ki ama çok genel.

O güne özel 3 tane iyi ki bulmaya çalışın.

Örneğin bugün eski bir arkadaşımla karşılaştım ve çok iyi geldim.

İyi ki bugün onunla karşılaştım.

Ya da bugün dışarı çıkarken yanıma şemsiye aldım.

İyi ki almışım.

Bir diğer kuralımız her gün farklı maddeler yazmak.

Yani bugün yazdığım maddeyi diğer günler yazamıyorum.

Neden?

Çünkü eğer bir maddeyi her gün yazarsanız bir süre sonra o madde sizin zihniniz için sıradanlaşmaya başlıyor.

Yani değerini kaybediyor.

Kaygı, hüzün, iç sıkıntısı gibi zorlayıcı duygularla nasıl baş edeceğinizi bilemiyorsanız doğru yerdesiniz.

Bu kanalda bu gibi durumlarla baş edebilmek için size yardımcı olabilecek bedensel ve zihinsel teknikleri anlatan pek çok video mevcut.

Eğer bu videolardan haberdar olabilmek istiyorsanız kanala abone olmayı unutmayın lütfen.

Bu videodan sonra oynatma listeleri bölümüne giderek oradaki başlıkları inceleyebilir ve sizinle ilgili videoları izleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir