3 AŞK STİLİNDEN HANGİSİ SENİN Kİ? (Çocukluğun Aşk Hayatını Nasıl Belirliyor) Bağlanma Stilleri

https://youtu.be/xYJUfQ03YwM

Neden kimileri ciddi bir ilişkiden ve bağlanmadan adeta ölesiye kaçarken kimileri ilişki bağımlısı olabiliyor. Şimdi size belki çok klasik gelecek ama işin sırrı çocukluğumuzda. Bu videoda aşk hayatı da dahil ilişkilerinizi etkileyen 3 farklı bağlanma stilinden bahsedeceğim. Böylelikle çocukluğunuz şu anki aşk hayatınızı nasıl etkiliyor? Sizin bağlama stiliniz hangisi? Sevgilinizin bağlanma stili hangisi? O neden böyle davranıyor? Siz neden böyle davranıyorsunuz? Biraz daha netleşecek. O zaman hadi başlayalım. Bir çocukluğumuza inelim bakalım. Ne var ne yok. İntrodan önceki sorularıma günümüze kadar çeşitli yollardan çeşitli cevaplar aransa da bu sorulara verilen yanıtlar arasında en güvenilir olanlardan bir tanesi Bowlby’nin bağlama kuramıdır. Bu kurama göre özellikle yaşamın ilk 2 yılında anne ile bebek ya da anne ile bakım veren arasındaki ilişki büyük oranda belirleyicidir. Bebeğin ilk nesnesi annesidir. Dolayısıyla onunla kurduğu ilişkinin kalitesi, onun kendisine ait ve dış dünyaya ve diğer kişilere ait algısının temelini oluşturur. Peki bu nasıl olur? Bebek doğduğu andan itibaren iki temel sorunun cevabını arar. Bunlardan bir tanesi ben seviliyor muyum? Diğeri ise Ben sevilmeyi hak ediyor muyum? dur. Eğer bebek ve bakım veren arasındaki ilişkide bebek her ihtiyaç duyduğunda fiziksel ve duygusal ihtiyaçları yeterli ve tutarlı bir biçimde karşılanırsa, evet ben seviyorum ve ben sevilmeyi hakkeden biriyim algısı oluşturmaya başlıyor. Fakat tam tersine, eğer bebeğin bu en temel fiziksel ve duygusal ihtiyaçları yeterli karşılanmıyorsa ya da tutarsız şekilde karşılanıyorsa, bu durumda bebek de ben sevilmiyorum ve ben sevilmeyi hak etmiyorum algısı oluşmaya başlayacaktır. Bu sorulara aldığı cevaba göre birey bebeklikten itibaren bir ömür ilişkilerini etkileyecek olan bağlanma stillerini oluşturuyor. Yani sana bakım veren kişi ile ilişkin kimi annen olabilir, baban olabilir, teyzen olabilir, halan olabilir, bakıcı da olabilir.

Büyük annen olabilir. Her kimse onun sana davranma biçimi senin ileride hem kendine hem de diğerlerine olan davranma biçimini etkiliyor. Örneğin annenin çok çalışmasından kaynaklı bebeğiyle özellikle ilk aylarda çok ilgilenememesi, annenin vefat etmesi ya da annenin doğumdan sonra lohusalık depresyonu ya da başka psikolojik ya da fiziksel birtakım rahatsızlığından kaynaklı bebeğine yeterince vakit ayrılmaması, bakım veren kişinin bebekle yeterince ilgilenememesi gibi durumlardan kaynaklı bağlanma olumsuz yönde etkilenmektedir. Bazen de anneler farkında olmadan iyi niyetle aslında çocuklarına bağlanma problemlerine yol açıyorlar. Mesela aman kucağa alışmasın aman şımarmasın? Diye daha birkaç aylık bebeği ağlamasına rağmen kucağa almamak ya da erkenden memeden kesmek ya da erkenden yatakları ve odayı ayırmak. Çocukla vakit geçirirken çocuğun gözüne bakmamak, onu dinlememek. Mesela çok yoğunsunuzdur kafanız başka yerlerdedir çocuğun yanındasınızdır ama bu onun için yeterli olmuyor maalesef. Bedenen ve ruhen de onun yanında olmanız gerekiyor. Çünkü o bu farkı çok iyi ayırt ediyor. Peki sadede gelecek olursak demek ki annen ile kurduğu ilişki çok önemli. Ya da artık sana bakım veren kişi her kimse. Peki bu ilişkiye göre üç bağlanma stilinden birini geliştiriyoruz. Şimdi ben size bu bağlanma stillerini sayacağım. Böylelikle siz sizin bağlanma stiliniz hangisi? Sevgilinizin bağlanma stili hangisi? Siz neden böyle davranıyorsunuz? O neden böyle davranıyor daha rahat analiz edebileceksiniz. Efendim birinci bağlanma türümüz “Güvenli Bağlananlar”. Eğer size bakım veren kişiyle bebekliğinizde kaliteli ve sağlıklı bir iletişiminiz varsa, yani her fizyolojik ve psikolojik ihtiyacınızı zamanında yeterli ve tutarlı bir biçimde karşıladıysa size sevildiğinizi, güvende olduğunuzu yeterince hissettirebildiyse siz birer güvenli bağlanan oluyorsunuz. Güvenli bağlananlar diğerleriyle yakınlık kurmaktan çekinmezler. İlişkilerinde herhangi bir güven problemleri yoktur.

Kıskançlık tepkileri düşüktür, terk edilme korkuları düşüktür diğerlerinden yeri geldiğinde destek almaktan, yardım almaktan çekinmezler ve diğerleriyle birlikte olduklarında kendilerini güvende hissederler. Efendim ikinci bağlanma türümüz; “Kaygılı bağlananlar” Eğer size bakım veren kişi size bakım verirken tavırları, davranışları tutarsızsa  yani bazen ihtiyaçlarınızı karşılıyor, bazen karşılayamıyorsa bu durumda kaygılı bağlanan olma ihtimaliniz çok yüksek. Peki kaygılı bağlananların davranışları nelerdir? Birincisi, kaygılı bağlamlarda terk edilme korkusu çok yüksektir. Bu yüzden sürekli olarak sevgililerin onları gerçekten sevip sevmediğini sorgularken kendilerini bulurlar ya da gerçekten ben sevilmeyi hak ediyor muyum? Düşüncesi içerisinde kendilerini bulabilirler. Tabii ki bu korku bu kaygıyı beraberinde güvensizlik ve kıskançlığı da getirir. Sevgilisinin her davranışından onu terk edebileceği yönünde bir çıkarım yapabilir. Reddedilmeye karşı aşırı derecede duyarlıdır. Sanki birisi tarafından reddedilmek ya da birinin onu sevmemesi dünyanın sonu gibidir. Samimiyete ihtiyaç duyar. Ancak gösterilen samimiyet ona hiçbir zaman yeterli gelmez. Hep daha fazlasını ister. Kaygılı bağlananlar muhtaç ya da yapışkan olarak da nitelendirilebilirler. Yapılan araştırmalarda bu tür bireylerin ilişkilerinde çok kıskanç, cinselliğe aşırı derecede önem veren ve çok sık duygu iniş çıkışları yaşayan bireyler oldukları görülmüştür. Kaygılı bağlananlar bir ilişki yaşadıklarında bu ilişki kısa süreli bir ilişki olsa bile çok derin yaşadıklarına inanırlar. Aslında bu genellikle ilişkinin derin olmasından değil de bu ilişki sırasında çok yoğun şekilde acı duygusu yaşamalarından kaynaklanır. İçlerinde doldurmaları gereken büyük boşluklar kalmıştır ve bunu acı olarak duyumsarlar. İlişki bittikten sonra partnerlerini aşırı derecede idealize etme eğilimleri vardır. Partnerlerinin sadece iyi özellikleri akıllarında kalmıştır ve hep onlardan bahsederler. İlişki yaşadıkları partnerlerinin hayattaki tek şansları olduğuna inanırlar. Sanki bir daha asla ilişki yaşayamayacaklarmış gibi hissederler. Kısacası ilişki bağımlılığına yatkınlardır.

Efendim üçüncü bağlanma turumuz “Kaçıngan Bağlanmacılar”. Aman Allahım tam bir ömür törpüsü gördün mü kaçın. Bu bağlanma türündekiler çocukluklarında ihtiyaç duydukları yeterli bakımı ve ilgiyi maalesef görememiş kişilerdir. Çocuk yeterli bakımı ve ilgiyi göremediğinden bakım veren kişinin yardım taleplerine karşı dirençli olduğunu ve adeta onu cezalandırdığını düşünür. Dolayısıyla gelecek yıllarda da diğer insanlarla yakınlık kurmak, ihtiyaç duyduğunda yardım istemek, destek istemek gibi davranışlardan da kaçınır. Kaçıngan bağlanma türünün genel davranışlarına şöyle bir bakalım ıssız adamlar ya da ıssız kadınlar. Bu bağlanma türündedir. İlk günler her şey çok güzeldir. Size yanaşırlar, harika gidiyordur. Sonra birdenbire işler ciddiye binmeye başladığında ortadan kaybolurlar. Yakın ilişki kurmakta bir hayli zorlanırlar. Yakın ilişkiler onlara adeta boğucu hissettirir ya da özgürlüklerini kaybedecek, bağımsızlıklarına bir tehdit gibi görürler. Samimiyeti çok yoğun hissettiklerinde uzaklaşırlar. Kendi duygularının çok farkında değillerdir. Çünkü genellikle duygularını bastırırlar ve savunma mekanizmalarıyla hareket ederler. Aldatmaya oldukça meyillidirler. Sürekli birileriyle flört ederler. Biriyle flört ederken bir diğeri de yedekte genellikle vardır. Sır saklarlar, belirsiz bırakırlar. Gizemli kişiliklerdir. Karşılarındaki insanlar adeta sürekli bir bilmeceyi çözüyormuş gibi hissederler. Genellikle ortadan kayboldukları için de ilişkileri sağlıklı bir biçimde bitiremezler. Diğer insanlardan zor zamanlarda destek istemekten çekinirler demiştik. Aynı şekilde kendi yakınları da zor zamanlar geçirdiğinde onlara destek olmak, onlara duygularını ifade etmek konusunda da sıkıntı yaşarlar. Genellikle partnerleri bir zorluk yaşadığında ondan uzaklaşırlar. Aslında bu ilişki stillerini anlamak ve çocukluğumuzun yetişkinliğimizi yetişkinlikte yaşadığımız ilişkileri nasıl etkilediğini anlayabilmek, birtakım şeyleri kafamızda netleştirmek açısından çok çok önemli. Ayrıca genellikle ilişkilerde yaşadığımız problemlerin kökenini analiz edebilmek için de çok çok önemli. O zaman bu videoyu şöyle güzel bir sözle bitirelim.

“Annesinin doyuramadığını, dünya doyuramaz, annesine bağlanamayan dünyaya bağlanamaz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir