1 KALEM VE 1 KAĞITLA KENDİ KENDİNE TERAPİ

Efendim, insan olmanın dayanılmaz ağırlığı içerisinde zaman zaman kendimizi kötü hissedebiliyoruz, zaman zaman bunalabiliyoruz. Gerçekten de hayatımız bundan önce de hep böyleymiş ve bundan sonra da hep böyle geçecekmiş gibi hissedebiliyoruz. Aslında bu son derece normal belirli sınırlar içerisinde tabii ki ve çoğunlukla da geçici. Duygularımız bir şeylerin iyileşmesi için vücudumuzun bize gönderdiği sinyaller ve rehberler. Eğer duygularımızdan kaçmayı ya da onları bastırmayı, onları yok saymayı bir tarafa bırakırsak ve onlarla yüzleşebilir ve onları analiz etmeye çalışırsak yaşantımızı çok daha iyi bir hale getirebiliriz. Öte yandan bazen de alışkanlıklarımızın esiri olarak karamsarlaşabiliyoruz. Yani karamsar düşünme işini o kadar sık tekrarlıyoruz ki karamsar müzikler dinliyoruz. Karamsar yapımlar izliyoruz, karamsar yorumlar yapıyoruz, karamsar insanlarla birlikte oluyoruz. Ve tüm bunların sonucunda bir süre sonra artık karamsar olmak için bir nedene de ihtiyacımız kalmıyor. Karamsarlığımız otomatikleşiyor. İşte kendimizi daha iyi hissettiğimiz anların çoğalması ve hissettiğimiz duygu ve düşünceleri daha somut biçimde görebilmek ve onlara dair bir farkındalık kazanabilmek amacıyla kendi kendinize yapabileceğiniz, sadece bir kağıt ve bir kalemle yapabileceğiniz birkaç egzersizden bu videoda bahsedeceğim size. Geçenlerde bir Tweet okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Eğer yanlış hatırlamıyorsam şöyle diyordu: Koca bir nesil günlüğümü biri bulur da okur korkusuyla derdini kağıda dökmeyip içine ata ata ruh hastası olduğunu yazıyordu. Aslında çok da haksız sayılmaz. En azından yapılan bilimsel çalışmalar bize günlük tutmanın duygularımızı, düşüncelerimizi özgürce kağıda dökmenin daha iyi hissettirdiğini söylüyor. Değerli dostlar genellikle stresli ya da travmatik olaylar yaşadığımızda bunu ve bunun bizde yarattığı duyguları bastırma eğilimindeyizdir. Ya da bunlardan kaçma eğilimindeyizdir. Oysaki anlatmadığınız ifade etmediğiniz bir şeyi iyileştiremezsiniz ve bastırmak aslında uzun vadede fizyolojik ve psikolojik çok sayıda sıkıntı çekmenize sebebiyet verir. Günlük tutmak ve tuttuğunuz günlüğe günlük olarak yaşadığınız olayların sizde yarattığı duygu, düşünce ve duyumları detaylarıyla, açık yüreklilikle kendinize karşı da dürüst olarak ifade etmek size çok çok iyi gelecek. Efendim bu yazma çalışmasını yaparken bunu ister yaşadığınız günlük olaylarla ilgili bir alışkanlık haline getirerek günlük tutmak şeklinde yapabilirsiniz, isterseniz de gerçekten size üzüntü veren, acı veren, korku, kaygı, endişe gibi bir şekilde sizi rahatsız eden, duygular yaşatan olaylarla ilgili olarak da yapabilirsiniz. Bunu yaparken yaşadığınız olayı sadece yüzeysel olarak yazmayın. Bu olay sırasında hangi duyguları yaşadınız? Gerçekten ne hissettiniz? Yüzleşmekte zorlandığınız belki duygular bile olabilir bunlar. Bunları açık yüreklilikle kendinize karşı da dürüst olarak yazın. Bunun yanı sıra bu duyguları bedeninizde nerede hissettiniz? Ne bileyim midenizde bir sıkışma, belki baş ağrısı, belki göğsünüzdeki bir ağrı gibi bedeninizdeki yansıması neydi yaşadığınız bu duyguların? Bu duyguların, bu düşüncelerin olası sebepleri sizce neler olabilir? Bu olaya böyle bir duygusal tepki vermenizin altında yatan sebep sizce neydi? Belki de birilerine öfkelisiniz, belki de birlerine kırgınsınız? Peki neden böyle hissediyorsunuz? Ve onlara ne demek isterdiniz? Bunları gerçekten açık yüreklilikle az önce de söylediğim gibi kendinizi özgür bırakarak hiçbir sınırlama olmadan yazıya dökün. Bırakın rahat rahat aksın içinizdeki her şey kağıdın üzerine. Bazen bazılarımız bunu arkadaşlarımıza anlatarak yapıyoruz. Yani yaşadığımız sıkıntıları ya da yaşadığımız duyguları arkadaşlarımızla, dostlarımızla paylaşarak rahatlamaya çalışıyoruz. Bu da güzel. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki kendimize dahi itiraf etmekte güçlük çektiğimiz şeyler yaşayabiliyoruz. İşte bu gibi durumlarda yazmak gerçekten de bir kurtarıcı. Peki bu nasıl işe yarıyor? Yani bir şekilde duygularımızı yazılı olarak ifade etmek neden acılarımızı hafifletiyor ve daha iyi hissetmemizi sağlıyor? Bununla ilgili yapılan bilimsel açıklamalar iki yönde. Bunlardan bir tanesi bize diyor ki bir şekilde sözel ya da yazılı olarak duygularınızı ifade ettiğinizde duygusal olarak bu yükün boşalmasını sağlıyorsunuz. Dolayısıyla bu da sizi rahatlatıyor diyor. Bir başka grup araştırmacı ise bir şekilde yaşadığımız o acı verici duyguları acı veren düşünceleri kağıda dökmek, yazmak aslında zihninizde dağınık ve düzensiz şekilde gezen bu acı verici düşüncelerin ya da duyguların bir şekilde yapı ve anlam kazanmasını sağlıyor. Yani yazdığımda bir şeyleri somut olarak ifade ettiğimde normalde dağınık halde gezen o acı verici düşünceler somutlaşıyor. Böylelikle olaylar arasındaki neden, sonuç ilişkilerini görebilmem kolaylaşıyor. O duyguları ve o düşünceleri analiz edebilmem kolaylaşıyor. Onlarla yüzleşebilmem ve onları kabul edebilmem ve hatta onları kontrol edebilmem kolaylaşıyor. Aslında şimdiki nesil bizim nesle göre daha şanslı. Çünkü onlar bir şekilde yazmak zorunda değiller. Yani kağıt ya da kalem kullanmak zorunda değiller daha doğrusu eğer günlüğünüzün birileri tarafından bulunup okunmasından şüphe ediyorsanız, bundan korkuyorsanız lütfen içinize atmayın. Bunu yerine açın bilgisayarınızı yazın, bir Word dosyasına koyun Word dosyasına bir şifre. Böylelikle sizden başka kimse bu dosyayı açıp okuyamaz. İkinci tekniğim size önereceğim kağıt kalem kullanarak kendinizi analiz edebilmenizi ve daha iyi hissetmenizi kolaylaştıracak teknik. Hemen kendinizi şurada gördüğünüz gibi bir form hazırlayın. Diyelim ki sıkıntı verici bir olay yaşadınız. Aynen buradaki gibi sütunlara olan bir form hazırlıyoruz. Efendim birinci sütunda yaşadığınız olayı anlatıyorsunuz. Ne yaşadınız, nerede yaşadınız? Kimler vardı, ne oldu? Birinci sütunda aynen bunları yazın. İkincisi sütunumuzda bu yaşadığınız olayda, bu başınıza gelen olayda sizin herhangi bir sorumluluğunuz var mıydı? Varsa neydi? Bu sorunun cevabını düşünün ve buraya yazın. Üçüncüsü sütunumuz. Bu olaydan çıkardığınız ders ya da dersler neler oldu? Bu olay size ne öğretti? Aslında yaşadığımız her olay, özellikle de acı verici olanlar bizim en büyük öğretmenlerimizdir ve kişiliğimizi çok ciddi anlamda katkılar sağlar. Yaşadığımız her acı olay madem bize bir şeyler öğretiyor, bize bir şeyler katıyor. Peki bu yaşadığın şey sana ne öğretti? Sana ne kattı? Bunu düşün ve bu sorunun cevabını da yine bu sütuna yaz. Psikolojik olarak dayanıklı insanlarla yapılmış araştırmalar bize şunu gösteriyor. Bu insanlar da bizler gibi acı çekiyorlar. Bu insanlar da bizler gibi üzüntü verici olaylar yaşıyorlar. Ancak bu olayların ardından belki çoğumuzdan farklı olarak yaptıkları şey şu. Bu olayı yaşadıktan ve acısını çektikten sonra kendisine şu soruyu soruyor. Bu olay bana ne öğretti? Bu olay benim kişiliğime ne kattı? O yüzden bakın bu soru gerçekten çok önemli. Bu sorunun cevabını uzun uzadıya düşünmenizi öneriyorum. Evet, bir diğer sütunumuzda ise şu sorunun cevabını veriyoruz. İleride bu olaya benzer bir olay yaşamamak için ne gibi önlemler alabilirim? Evet, iyimserlik iyidir, iyimserlik ömrü uzatır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve gerçekten de fizyolojik ve psikolojik olarak daha sağlıklı bir insan olmamızı sağlar. Ben iflah olmaz bir iyimserlik taraftarıyım. Ancak iyimserlik toksik olmaya başladığında, yani bizim gerçekleri görmemizi engellemeye başladığında, gelecekle ilgili önlem almamızı, çeşitli risklere ve tehditlere karşı önlem almamızı engellemeye başladığında. Evet, bizler için zararlı bir hale, yani zehirli bir hale gelmeye başlayabiliyor. İşte bunu engelleyebilmek için yaşadığımız her olayın ardından acaba bu olayın bir daha yaşanmaması adına ne gibi önlemler alabiliriz? Bu soruyu kendimize sorabiliriz. Efendim son sütunumuzda şu sorunun cevabını veriyoruz. Bu olayın yani başıma gelen bu acı verici olayın iyi yanı ya da yanları ne? Aslında hani atalarımız der ya. Her şerde bir hayır vardır. Bu şerdeki hayır sence ne? Mutlaka iyi bir yanı vardır. Bu kötünün içindeki iyi ne olabilir? Bunu düşünmeni istiyorum. İlk başlarda şöyle diyebilirsin kendi kendine ya Allah aşkına bunun nesi ya bundan ne iyi bir şey çıkartabilirim ki? Ama gerçekten bunun üzerine düşünüp eğer çabalarsan bir süre sonra hatta bunu bir alışkanlık haline getirirsen bir süre sonra yaşadığın her acı verici olayın ardından bu olayın iyi yanını da bulmaya başlayacaksın. Hatta bir süre sonra bu otomatikleşecek. Daha önceki pek çok videomda minnettarlığın ya da şükür duygusunun bedensel ve ruhsal sağlığa ne kadar iyi geldiğinden bahsetmiştim. Bununla ilgili detayları merak ediyorsanız eğer, bilimsel araştırma sonuçlarını da içeren detaylı bilgiyi şuradaki videomdan bulabilirsiniz. Aynı zamanda bu videonun bir linkini açıklama kısmına da koyacağım.

Merak edenler bu videodan sonra o videoyu izleyebilirler. Tabii şükretmek ya da minnettarlık kastım şu değil bakın; işte her şeyi şükredelim ne varsa o hayatımızda daha fazlası için uğraşmayalım, daha fazlası için bir çaba göstermeyelim. Bu anlamda söylemiyorum ya da işte minnet duyalım, her şeye, herkese karşı minnet duyalım. Bakın minnet diyorum herkese kendimizi borçlu hissedelim anlamında da bir duygu değil bu. Yani kastettiğim şey birilerine borçlu hissetmek değil. Kastettiğim şey şu minnettarlık derken. Ya da şükür duygusu derken. Hayatınızda var olan iyi ve güzel şeyleri fark ettiğiniz an hissettiğiniz o pozitif duyguya diyoruz minnettarlık diye. Günlük yaşamda aslında çok sayıda iyi ve güzel şeyle karşılaşıyoruz. Ancak ne yazık ki bunların çoğunu fark edemiyoruz. Yaşamın koşuşturması içerisinde kafamızdaki binlerce düşünceyle korkularımızla, kaygılarımızla, endişelerimizle ya da günlük alışkanlıklarımızla otomatik pilota bağlanmış şekilde yaşarken, hayattaki o güzellikleri, minik minik, irili ufaklı o güzellikleri fark edemiyoruz. Onları ya kanıksamış oluyoruz sürekli görmekten dolayı. Dolayısıyla fark etmiyoruz ya da bakıyoruz ama görmüyoruz. İşte size biraz sonra bahsedeceğim o bir kalem bir kağıtla yapacağınız egzersiz ki diğer videolarımda da bahsetmiştim aslında ama izlemeyenler için tekrar bu videoya koymak istedim. Çok basit bir egzersiz. Ne yapacağız? Günlük iyi ki listesi hazırlayacağız. Kağıdınızı kaleminize alıyorsunuz ve her akşam o günün sonunda o gün başınıza gelen olayları, yaşadıklarınızı düşündüğünüzde o gün için minnettar olduğunuz, o gün için şükrettiğiniz o gün için iyi ki bu olmuş dediğiniz 3 tane maddeyi yazıyorsunuz.

Bu kadar basit bir şey. 3 tane madde ve her gün farklı madde yazıyorsunuz. Bugün yazdığınızı yarın yazamazsınız. Neden bunu yapmıyorsunuz? Çünkü eğer aynı maddeyi sürekli sürekli sürekli yazarsanız bir süre sonra o maddeyi kanıksarsınız ve o madde artık sizi önemsiz gelmeye başlar. Tabii bunun yanı sıra bir sebebi daha var bunun. Her gün 3 tane farklı madde bulmaya çalıştığınızda alıcılarınız açılmaya başlıyor ve algıda seçiciliğiniz başınıza gelen iyi olaylar yönünde işlemeye başlıyor. Yani gün içerisinde artık daha dikkatli olmaya başlıyorsunuz. Çevrenize daha bir farkındalıkla bakmaya başlıyorsunuz. Benim bu akşam 3 tane madde yazmam lazım. Acaba bugün ne iyi oldu? Dur bir düşüneyim, dur bir de bu olaya farklı bir gözle bakayım diyorsunuz ve sonuçta aslında bakmaya ve görmeye başlıyorsunuz. Yani sadece bakmıyorsunuz. Artık görüyorsunuz ve bunu düzenli olarak yaptığınızda bir süre sonra bu alışkanlık haline geliyor ve hayatınızdaki o iyilik dolu, o güzellik dolu şeyleri diğerleri fark etmese bile siz fark etmeye ve daha iyimser olmaya başlıyorsunuz. Şöyle demeyin. Her gün 3 tane maddeyi nereden bulacağım inanın bana bulacaksınız. İlk başlarda belki zorlanacaksınız ancak yapmaya başladıkça bu işin çok kolaylaştığını göreceksiniz. Sahi bu arada siz bugün nelere iyi ki dediniz? Bir düşünün ve lütfen siz de yorumlarda bugün neleri iyi ki dediğinizi bizimle paylaşın. Kişisel gelişim ve psikoloji ile ilgili her hafta iki tane yepyeni video paylaştığımız kanalımıza abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı unutmayın lütfen. Bu arada bugün nelere iyi ki dediniz sorusunu unutmayın. Aşağıda yorumlarda bekliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir