İstı̇smara ve Manı̇pülasyona Açık Olduğunuzu Gösteren 5 İşaret

Başkaları tarafından kullanılmaya, yönlendirilmeye açık biri olabilir miyiz acaba? İstismara ve manipülasyona diğerlerine göre biraz daha yatkın olabileceğimizi gösteren 5 davranış bu videoda.

Bazı kişisel özelliklerimiz, bazı davranışlarımız bizi yönlendirilmeye, manipülasyona biraz daha açık hale getirerek bazı kişilerin kolaylıkla hedefi haline gelmemizi sağlıyor olabilir. Peki nedir bu özellikler ve davranışlar?

Efendim, ilk özelliğimiz sınır koyamamak. Nasıl anlarım sınır koyamadığımı? Mesela birileri sizden bir talepte bulunduğunda ve bu talep aslında sizin için uygunsuz bir talep olsa da, aslında canınız onu yapmak istemiyor olsa bile, sırf ayıp olmasın diye, aman diğerleri incinmesin diye evet demek zorunda hissediyor musunuz kendinizi sık sık? Yani hayır demek de gerektiğinde zorlanıyor musunuz?

Ya da birileri sizi rahatsız eden bir takım davranışlarda bulunduğunda ya da söylemlerde bulunduğunda, onları durduramamak, uyaramamak gibi durumlar söz konusu mu? Tüm bunlar aslında ilişkilerinizde sınır koyamadığınız anlamına geliyor ki, bu da manipülatör kişiler tarafından kolaylıkla fark edilip sizi bir hedef haline getirebilir.

Tabii bu arada şunu belirtmeme de izin verin lütfen. Sınır koymak demek uzlaşılmaz olmak, kaba olmak, bana ne ben böyleyim sen değiş demek, hiç ödün vermemek, her talebe hayır demek ya da ille de benim dediğim olacak diye tutturmak demek değildir. Bu açıklamayı yapıyorum sınır koymakla ilgili çünkü bazı insanlar şöyle diyebiliyorlar, e ne yapalım yani öyle yapmayalım da kaba saba düşüncesiz biri mi olalım? diyebiliyorlar.

Sevgili dostlar kaba düşüncesiz olmak ve aşırı boyun eğici olmak, aşırı fedakar olmak ya da hiçbir şeye hayır diyememek arasında da bir yerler var. Bu yer hem kendi hakkımızı ve kendi değerimizi koruduğumuz, hem de diğerlerinin haklarına saygı duyduğumuz, diğerlerini de değerli gördüğümüz bir yer. Bunu yapabiliriz yani bu ortada bir yerde buluşabiliriz.

Peki nasıl yapabiliriz diyorsanız sınır koyma ile ilgili bilgileri içeren videolarımın linkini aşağıda yorumlara bıraktım.

Efendim, ikinci özellik aşırı fedakarlık ya da yaşamda hep kurtarıcı rolünde olmak. Diğerlerinin istek ve ihtiyaçları için kendi istek ve ihtiyaçlarınızı kolaylıkla ikinci plana atar mısınız? Diğerlerini çoğunlukla kendinizden fazla mı düşünürsünüz? Her başı sıkışanın yardımına koşan ilk kişi misiniz? Hatta sizden bu talep edilmese bile.

Ne güzel bir insansınız. Fakat bu özellikleriniz bazen sizin için yıpratıcı olabilir ve sizi manipülasyona açık bir hale getirebilir. Kurban rolüne giren biri içinizdeki kurtarıcıyı tetikleyerek kolaylıkla sizi manipüle edebilir. Belki bu özelliğiniz sayesinde çok seviliyorsunuz, güzel. Peki kendi ruh haliniz ne durumda acaba? Fedakarlık ya da kurtarıcılık aşırı bir boyuta geldiğinde ki zaten kurtarıcılık bunun aşırı hali.

Bir süre sonra kişi kendini kurban rolünde hisseder. Yani içten içe kendine üzülür, haksızlığa uğradığını düşünür, yıpranır. Öfke ve üzüntü duyguları arasında gidip gelir. E ne yapalım yani bencil, duyarsız, yardımsever olmayan birisi mi olalım diyebilirsiniz. Hayır yine size şöyle iki kutuplu düşünmeyi bir kenara bırakalım diyorum.

Ve bencillik, düşüncesizlikle aşırı kurtarıcılık, aşırı fedakarlık arasında ortada bir yerde. Yani sağlıklı yardımseverlikte buluşalım diyorum. Bu tıpkı sürekli balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek gibi bir şey. Kurtarıcı olmayın, yardımsever olun.

Üçüncü maddemiz suçluluk duyguları. Bazılarımız nedenini bilmediğimiz bir şekilde sürekli olarak içten içe kendimizi suçlu hissederiz. Bir türlü kendimizden emin olamayız, hep şüphe duyarız yaptıklarımızdan, söylediklerimizden.

Aslında bunun tohumu çoğu zaman çocukluğumuzda ebeveynler ya da bize bakım veren kişiler tarafından atılmıştır. Ya da işte öğretmen gibi otorite kabul ettiğimiz bazı kişiler tarafından bu tohum atılmıştır.

Eğer aşırı eleştirilerek büyüdüyseniz ya da ne yaparsanız yapın yeterli olmadığı, hep daha iyisinin olabileceği size hissettir

ildiyse ya da yetersizlik inancı geliştirmenize sebep olacak bir ortamda büyüdüyseniz bir şekilde içten içe nedenini bilmediğiniz bir suçluluk duygusuyla yaşarsınız.

Ve bu suçluluk duyguları sizi manipüle etmeye çalışan kişiler için çok önemli bir araçtır. En çok buraya oynarlar. Sözleri ya da davranışlarıyla size bir şekilde kendinizi suçlu hissettirirler. İçinizdeki bu durumu tetiklerler.

Ve bu duygu, bu suçluluk duygusu o kadar rahatsızlık vericidir ki o duygudan bir an önce kurtulmak ya da bir daha o duyguyu yaşamamak adına o kişi ne derse ya da nasıl isterse öyle davranmaya daha açık hale gelirsin.

Ve dördüncü maddemiz, onay ihtiyacı ve değersizlik inancı. E bu olmazsa olmazdı değil mi? Hangi taşı altından kaldırsak bunlar çıkıyorlar. Zira hangimizde yok ki? Varoluşumuzun yeterli ve değerli olduğuna inanmadığımızda ya da belki bununla barışmadığımızda bunun böyle olmadığının başkaları tarafından bize söylenmesine sürekli olarak ihtiyaç duyarız.

Bunun fark edilmemesi için, yani aslında tırnak içinde ne kadar da değersiz olduğumuzun, ne kadar da yetersiz olduğumuzun anlaşılmaması için bunun tersini kanıtlayabilmek adına fazlasıyla uğraşırız. Bu yüzden de davranışlarımızın, söylemlerimizin, seçimlerimizin çoğu o diğer başkalarının onayını almak üzerine kuruludur ki bu da var olabilmek için bizi onlara bağımlı kılar.

Bunu fark eden bir manipülatör çok güzel bir şekilde bunu kullanabilir. Sevilebilmek, onay görebilmek için o nasıl istiyorsa o şekilde davranabiliriz. Tabii manipülasyonun tek yolu bu değil. Sizdeki yaraları fark eden bir manipülatör bunları tetikleyecek şekilde ortaya bir zarf atabilir, bir davranışta bulunabilir ve tetiklenen siz onun istediği şekilde davranabilirsiniz.

Yani sonuçta yine onun istediği yere gelirsiniz. Örneğin değersizlik inancına sahip bir kişi olsun. Bu kişi bir şirkette çalışıyor ve toplantıda yaşanan bir sorunla ilgili bir çözüm önerisi paylaştı. Ondaki değersizlik inancının farkında olan başka bir manipülatör bunu fark ettiyse ve onu öfkelendirmek, tepkiselleştirmek istiyorsa ya da tam tersi sindirmek istiyorsa mesela aşağılayıcı bir tavırla “Bu fikrin gerçekten de işe yarayacağına inanıyor musun?” gibi bir cevap verebilir.

Ve bu cevap kişiyi tetikleyebilir. Kendi duygularının ve kendi yaralarının ve bu yaraların onu nasıl etkilediğinin farkında olan biri bu cümlenin ardından tetiklendiğini fark edebilir. Bakın tetiklenmez demiyorum. Tetiklendiğini fark edebilir ve sonrasında eğer bunu fark ederse sonrasındaki tepkisini seçebilir. Belki de onun yönlendirmeye çalıştığı tepkiyi fark eder. Yani onun attığı zarfı fark eder ve bu zarfı almayarak, yani onun istediği ve beklediği şekilde davranmayarak, sakinliğini koruyarak mesela “Anlıyorum ki bu fikri beğenmedin. Daha iyi bir fikrim var mı? Duymak isterim.” gibi bir yanıt verebilir.

Bizi kullanmaya çalışan insanlar, manipülatörler bir şekilde bizim yaralarımızı ve ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilirler. O zaman çözüm bizim kendimizi onlardan daha iyi tanımamız, kendi eksikliklerimizle, kendi yaralarımızla yüzleşip onları kabul etmemiz. Tabii bu bir çırpıda söylendiği kadar kolay değil. Bazen bir ömrü alıyor, bazen bir ömür bile yetmiyor. Ama yine de bir yerlerden başlamak lazım değil mi?

Eğer bir yerlerden başlamak isterseniz bu konuda size yardımcı olabilecek bazı videolarımın bulunduğu linki aşağıda yorumlarda sizinle paylaştım.

Beşinci maddemiz aşırı iyimserlik. İyimserlik güzel bir kişilik özelliği. Bağışıklığımızı güçlendirir, psikolojik ve bedensel sağlığımıza hizmet eder. Ama aşırı iyimserlik zarar verebilir bize. Mesela diğerlerini olduğundan daha iyi görmemize yol açabilir. Bazı kötü niyetli olabilecek davranışların altında hep iyi bir şey aramaya bizi yönlendirebilir.

Bu da bazen bize zarar verebilir. Kendinizi daha yakından tanıyabilmek ve psikolojik dayanıklılığınızı arttırabilmek istiyorsanız doğru kanaldasınız. Bu kanalda her hafta bu konularla ilgili yeni videolar paylaşıyorum. Bunlardan haberdar olabilmek ve yeni videolarımızı kaçırmak istemiyorsanız kanala abone olmayı unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir