Çok Eleştirel Bir Ebeveynle Büyüdüğünüzü Gösteren 10 İşaret

Ne yazık ki bazılarımız diğer bazıları kadar şanslı olamayabiliyor ve her yaptığınızı eleştiren, sizi küçük düşüren, yargılayan, son derece yaralayıcı ebeveynlerle birlikte büyüyebiliyor.

Böyle bir ebeveynle büyümek çocukluğumuz kadar aslında yetişkinliğimizi de etkiliyor.

Yetişkinlikte gösterdiğimiz tepkiler, dünyayı kendimizi ve diğer insanları algılama biçimimiz bu durumdan oldukça etkileniyor.

Peki ama nasıl? Bu videoda son derece eleştiren bir ebeveynle büyümüş olabileceğinizi gösteren 10 işaretten bahsedeceğim.

Birinci maddemiz kendini kanıtlama ihtiyacı. Sürekli olarak kendinizi kanıtlama ihtiyacı mı duyuyorsunuz? Mesela birileri size bir şey yapamazsın dediğinde ya da bunu ima ettiğinde birdenbire yükselip tırnak içinde ona haddini bildirmek için elinizden geleni yapıyor ve çok mu çalışıyorsunuz? Hatta bazen bu konuda çok alıngan olup insanlar aslında bunu kastetmemiş olsa bile yine de buna alınıp ekstra çaba mı harcıyorsunuz ona kanıtlamak için bir şeyleri? Peki acaba bu sizi neden bu kadar tetikliyor olabilir?

Neden insanların çoğu böyle bir durumda belki gülüp geçiyorken biz buna bu kadar takılıyoruz. Çocuklukta aşırı eleştirilme sonucu yetersizlik inancı geliştirmiş olabiliriz.

Bu arada yetersizlik inancı geliştirmemizin tek yolu bu değil tabii ki ama bunlardan bir tanesi de aşırı eleştirilmek ve yetersizlik inancı geliştirdiysek eğer bu yüzleşmesi ve baş etmesi o kadar zor bir duygudur ki bazılarımız bununla baş edebilmek için tam tersiymiş gibi davranır.

Yani bir savunma mekanizması olarak ben aslında öyle değilimi kanıtlamaya çalışır.

Bu yetersizlik inancına sahip olmadığını yani yetersiz olmadığını hem kendine hem de başkalarına kanıtlayabilmek için son derece güçlü her şeyi başarabilen biriymiş gibi hatta bazen dışarıdan kibirli ve aşırı özgüvenli biriymiş gibi gözükür bu durumda ve bir şekilde birileri ona yetersizliğini hatırlattığında.

Mesela sen bunu yapamazsın edemezsin dediğinde ya da bunu ima ettiğinde fazlasıyla tetiklenir bu kişi çünkü onlar aslında bastırılmış bir inancı hatırlatırlar.

Bu yüzden de kişi çok yüksek tepki gösterir.

İkinci maddemiz başkalarının hatalarına tahammülsüzlük onları fazlasıyla eleştirme yargılama eğer yetersizlik inancımızla onu bastırarak onun tam tersiymiş gibi davranarak hatta kendimize de buna inandırarak büyüdüysek farkında olmadan yetişkinlikte de yetersiz hata yapan zayıf kırılgan insanlar gördüğümüzde onlara karşı çok fazla eleştirel oluruz. Çok fazla yargılayıcı oluruz.

Tahammül edemeyiz bu insanlara çünkü onlar bizlere çok derinlere bastırmış olduğumuz ve unutmak istediğimiz yetersizlik inancımızı hatırlatırlar ve bizi tetiklerler.

Efendim üçüncü işaret düşük özgüven ve düşük öz yeterlilik.

Şimdi bazen de bazılarımız bu yetersizlik inancıyla onu bastırarak ya da onun tam tersiymiş gibi davranarak değil de ona boyun eğerek ona teslim olarak baş ederiz.

Dolayısıyla en baştan yetersiz olduğumuzu kabul ederiz ve bunu ortaya çıkaracak her türlü ortamdan kaçınmaya çalışırız. Bir şeyleri başarabileceğimize dair gerekli yeteneklere sahip olduğumuz inancı azdır ya da neredeyse yoktur. Bu yüzden de riske girmekten yeni şeyler denemekten fırsatları değerlendirmekten dolayısıyla aslında hayatımızda bazı değişiklikleri yapmaktan olabildiğince kaçabiliriz.

Ve dördüncü maddemiz suçluluk hissetmek sürekli. Belki de size nedensizmiş gibi gelebilir bu suçluluk ancak sürekli yaptıklarınız eleştirilerek küçümsenerek yargılanarak büyüdüyseniz bir süre sonra yetişkinlikte de artık her yaptığınız düşündüğünüz ya da söylediğiniz şeyden sonra kendinizden şüphe duyabilirsiniz. Ve içten içe suçluluk hissedebilirsiniz. Kesin bir şeyi yanlış yaptım. Kesin bir şeyi yanlış ya da hatalı söyledim gibi yani artık bu duygu otomatikleşmiştir sizde.

Hatta bu o kadar etkiler ki bazen insanları sosyal kaygı bozukluğu geliştirebilirler.

Yani diğer insanların benim bu yetersizliğimi anlamamaları için ya da benim söylediğim yaptığım düşündüğüm hatalı şeyleri fark etmemeleri için kendimi geride tutabilirim.

İnsanların arasında karışmak istemeyebilirim. Karıştığımda da kendimi çok gergin hissedebilirim.

Beşinci maddemiz mükemmeliyetçilik.

Yine eğer bu içten içe geliştirmiş olduğum yetersizlik duygusuyla baş edebilmek için çocuklukta onu bastırmayı tercih ettiysem mükemmeliyetçilik geliştirebilirim yetişkinlikte.

Aslında içten içe işleri batırmaktan ve ne kadar da yetersiz olduğum tabi bunlar tırnak içinde yani öyle olduğum için değil ama kişi içten içe öyle düşünür. İşleri batırmaktan ve yetersiz olduğum gerçeğinin ortaya çıkmasından o kadar gerilirim ki bunun olmaması için her şeyi eksiksiz yapmaya çalışırım. Her şeyi kusursuz yapabilmek için aşırı çabalarım.

Ve altıncı maddemiz hatalardan sonra toparlanamamak yani kendini yemeye devam etmek en ufak bir hata yapmaya tahammülünüz yoktur ve hata yaptıktan sonra kimse size bir şey demese dahi ya olur böyle şeyler boş ver dese bile yani kimse sizi suçlamasa bile yargılamasa bile siz kendi kendinizi içten içe yemeye devam edersiniz ve sonuçta da yıkılabilirsiniz. Herhangi bir hata yaptığınızda sonrasında toparlanmak diğer çoğu insana göre sizin için biraz daha zor olabilir. Çünkü zaten içten içe baş etmeye çalıştığınız bir yanlış yapacağım hatalıyım yetersizim inançları var.

Bir de bunun üzerine bir hata yaptığınızda adeta bu inançlar doğrulanmış gibi hissedebilirsiniz ve bu sizi yıkar ve bu yıkımın sonucunda da toparlanmak diğerlerine göre biraz daha fazla zaman alabilir.

Ve yedinci maddemiz savunmacı olabilirsiniz.

Yani böyle sürekli kendini açıklama ihtiyacı duyan ya da savunmaya geçen kişiler vardır.

Bilirsiniz. Belki de işte siz onlardan birisiniz. Peki bu neden oluyor?

Bu çok doğal çocukken o kadar çok sözel saldırıya uğradınız ki bir süre sonra artık bunlara karşı duyarlılık geliştirmeye başladınız.

Yani sürekli tetiktesiniz. Acaba birisi bana bir şey mi diyecek diye çünkü çocuklukta kendimizi bu şekilde koruduk. Tetikte kalarak koruduk. Yetişkinlikte de çoğumuz bu savunma mekanizmasını çocuklukta belki işe yaradı.Ancak yetişkinlikte de kullanmaya devam ediyoruz. Ama yetişkinlikte pek de bir işe yaramayıp aksine ilişkilerimizi daha da zorlaştırabilir.

Sekizinci maddemiz övgüleri, iltifatları kabul edememe.

Bazılarımızda yetersizlik inancı o kadar yerleşmiştir ki ne yazık ki bu inanca ters düşecek olan iltifatlar, övgüler geldiğinde bunu kabul etmekte oldukça zorlanırız.

Ya aman öyle diyor ama aslında öyle düşünmüyor deriz ya da kibarlıktan yapıyor ya da bir çıkarı var diye düşünürüz. Birisi bize güzel bir şey söylediğinde o söylediği şeyi geçersiz kılacak bir şey türetiriz ya da konuyu değiştiririz, dikkati başka öne çekeriz.

Mesela demiş ki aa Özlem ne kadar güzel üzerindeki tişört, ay yok canım, ne ki bu pazardan aldım 5 lira ya da işte aa Özlem saçların ne kadar güzelmiş yok ya aslında bu renk bana pek yakışmıyor gibi cevaplar vererek bir şekilde bize yöneltilen bu pozitifliği geçersiz kılmaya çalışırız.

Ve 9. maddemiz acımasız bir iç sese sahip olmak sürekli kendi kendini yargılamak eleştirmek kendine kaba davranmak. Çocuklukta bizi o sürekli eleştiren kişi ya da kişilerin sesi artık bizim kendi iç sesimiz olmuştur ve bizi sürekli sert bir şekilde yargılamaya devam etmektedir.

Ve 10. madde kaygı ve depresyona yatkınlık.  Doğal olarak böyle bir yara ile büyüdüğümüzde bazılarımız kaygı ve depresyona daha yatkın olabiliriz kaygı bozuklukları geliştirmiş olabiliriz ya da belki depresyonda olabiliriz.

Peki eğer bu böyleyse ne yapacağız bununla nasıl baş edeceğiz bu yaramızı nasıl saracağız. Bu konuda uzman ve deneyimli bir psikoterapiste çalışmak bu konuda ilk atılacak adımlardan bir tanesi. Ancak eğer buna imkânınız yoksa ya da bunu tercih etmiyorsanız bu durumda da size yardımcı olabilecek bazı teknikleri ve bilgileri içeren videolarımı izleyebilirsiniz. Bunların linkini en başa sabitlediğim yoruma ekledim.

Dileyenler oradan devam edebilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir