İÇ SIKINTISINDAN KURTULMAK İÇİN YAPMAN GEREKENLER (Geçmeyen İç Sıkıntısı Neden Olur?)

Son dönemde Korona virüsünün de etkisiyle içimizin sıkılması, daralması ya da bunalması artmış olabilir. Bu dönemde yapılan yorumlarda da bu konuyla ilgili video taleplerinin arttığını gördük ve bunun üzerine biz de madem isteniyor o halde çekelim dedik. Bu videomuzda iç sıkıntısı nedir, neden oluşur ve bu içsel huzura dönüştürebilmek adına neler yapabiliriz? Bunla ilgili konuşacağız.

Ne güzel demiş Mevlana. İnsanoğlu bir misafir evidir. Her sabah yeni birisi gelir. Bir sevinç, bir bunalım, bir adilik. Anlık farkındalıkları gelir beklenmedik ziyaretçiler olarak. Hepsini karşılayıp gönüllerini hoş et. Keder kalabalığı halinde evini vahşice süpürüp eşyalarını talan etseler dahi yine de konuklarına onurluca davran. Belki de terk ederler evini. Yeni bir zevk getirme uğruna. Karanlık düşünce, utanç ve garez. Hepsini gülerek karşıla kapıda. Ardından içeri buyur et. Her kim gelirse gelsin. Şükretmek, vazgeçmeyeceğin şey olsun. Nitekim her gönderilen bir amaca rehberlik uğruna gönderilir. Evet, Mevlana’nın da dediği gibi her bir duygu bir gün sevinç, bütün keder, bir gün mutluluk. Belki bir gün iç sıkıntısı. Her bir duygu bizim misafirimiz. Bizler ise ev sahibiyiz.

Nasıl ki ev sahibi olarak misafirimiz geldiğinde kapıyı onların suratına çarpmıyorsak, gelen duygu her ne olursa olsun o duyguyu kabul etmek, içeriye buyur etmek ve vakti geldiğinde de o duyguyu tekrar geri yolcu etmek gerekiyor.

Dostlar bizler ev sahibiyiz. Bizler kalıcıyız. Duygularımız ise geçici, doğaları gereği geçiciler. Duygular aynı zamanda fizyolojik unsurlarda olduğu için sonsuza dek mutsuz olamazsınız. Yani iç sıkıntınız sonsuza dek sürmeyecek. Bunu bilmek bile sizin içinizi rahatlatacaktır. Ancak tabii ki bu gelen iç sıkıntısı neden geliyor ve özellikle çok sık geliyorsa bana ne anlatmaya çalışıyor?

Bunu da görmek ve analiz etmek lazım. Her bir duygunun size gelmesinin bir sebebi var. Yani durduk yere ortaya çıkmıyor duygular. Altta yatan muhakkak bir sebep var. Genellikle duygular bizi gerçekten de Mevlana’nın dediği gibi rehberlik etmek üzere gelirler. Aslında bize bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardır. Kimi zaman hey bu yaptığın şey çok güzel ve hoşuma gitti. Buna devam etmelisin demek için gelirler. Kimi zaman bir dakika burada bir şey beni rahatsız ediyor, bir şeyleri değiştirmelisin demek için gelirler. Kimi zaman bir dakika senin hakkını yiyorlar, bir şeyler yapmalısın demek için gelirler. Kimi zaman da dikkat et. Burada bir sıkıntı var demek için gelirler. Kimi zaman da düşüncelerimiz ve davranışlarımız ya da inançlarımız ve eylemlerimiz arasında herhangi bir tutarsızlık olduğunda, bir çelişki olduğunda buna dikkat çekmek ve bir dakika burdu  bu çelişkiyi gidermek adına bir şeyleri değiştirmelisin, ya kendini değiştirmelisin, ya düşünceni değiştirmelisin ya davranışlarını değiştirmelisin. Ya bakış açısını ya da içinde bulunduğun koşulları değiştirmelisin demek için gelirler. Kimi zaman çok yoruldun artık biraz dinlenmelisin bi dur demek için gelirler, kimi zaman da vücudunuzdaki organik bir sıkıntıyı size bildirmek için gelirler. Ve bu geliş öyle güçlü bir geliştir ki canlılığı sürdürme çabasıyla ortaya çıkar. Çünkü beyin bu duygunun ortaya çıkmasına sebebiyet veren o düşünsel çelişkiyi, yani çelişkili durumu yaşamsal fiziksel bir tehdit olarak algılar ve canlılığı sürdürme güdüsüyle bir şeyler yapmalısın.

Bu durumu değiştirmelisin mesajını sana iletmek için bu duyguyu sana gönderir ve eğer sen bu duyguyu bastırırsan ya da yok sayarsan kısa vadede belki rahatlasan bile uzun vadede bu duygu daha da güçlenerek ve daha da şiddetlenerek karşına çıkar. Çoğu zaman kaygıların, üzüntülerin ya da öfke gibi duyguların kısa vadelerde bastırılmasına rağmen bir türlü bitmek bilmemesi ve her seferinde tekrar güçlenerek karşınıza çıkmasının sebebi budur. Çünkü beyin aslında o sırada sizi bir tehlikeden korumaya çalışıyordur, sizi hayatta tutmaya çalışıyordur. Bu onun için çok önemli bir görevdir. Her zaman söylediğim gibi beyniniz sizin mutluluğumuz ya da mutsuzluğunuzla çok da ilgilenmiyor. Onun tek bir derdi var. Sizi hayatta tutmak, canlılığınızı sürdürmek ve dışarıdaki bu tehdit olarak algıladığı şey değişmediği sürece, yani ya sizin bu tehditle ilgili algınız bakış açınız, yorumlama biçiminiz ya da bunu ortaya çıkaran koşullar, fiziksel durumlar değişmediği sürece o duygu da ortadan kalmayacaktır. Birinden biri illa ki değişmek zorundadır ki bu çelişki ortadan kalksın. Dolayısıyla tehdit, yaşamsal tehdit ortadan kalksın ve beyninizde bu duyguyu size göndermekten vazgeçsin. İç sıkıntısını hissetmemizin o kadar çok sebebi olabilir ki. Mesela bunlardan bir tanesi bilinçaltımıza yerleşmiş olan, belki çocukluğunuzdan gelen, belki geçmiş tecrübelerinizden gelen, yerleşmiş inançlarımızla şu an yaşadığınız hayattaki uyumsuzluk yani o inançlarla reeldeki uyumsuzluk bile içten içe sizde bir iç sıkıntısına sebebiyet veriyor olabilir.

Diyelim ki aslında siz de içten içe bir değersizlik duygusu var. Değersizlik inancı var daha doğrusu. Çocukluğumuzda yeterince ilgi görmemiş olabilirsiniz. Yeterince şefkat görmemiş olabilirsiniz. Kendinizi değerli hissetmiş olabilirsiniz. Ya da tam tersi belki aşırı koruyucu, kollayıcı bir ailedeydiniz ve potansiyelinizi göstermenizi hiçbir zaman tam olarak izin verilmedi. Çünkü hep bir şeyler sizin yerinize yapıldı. Ya da belki başka bir sebep. Bu arada bunlara örnek olarak veriyorum. Her değersizlik inancı yaşayan insanda durum budur demek değil bu. Bu sadece bir örnek üzerinden anlatmaya çalışıyorum. Şimdi değersizlik inancına sahip olan bir insan yetişkinliğinde büyüdüğünde bir bakıyor ki sebebini bilmediği bir iç sıkıntıları yaşıyor. Ya diyor her şeyim var, başarılı bir hayatım var, işim var, gücüm var, ailem var, eşim var, çocuğum var, yeterli miktarda kazanıyorum. Bir toplumsal statüm var. Peki neden hala kendimi iyi hissetmiyorum? Neden hala zaman zaman nedenini bilmediğim iç sıkıntıları yaşıyorum? Bunaltılar yaşıyorum diye düşündüğünde belki de hani bunun sebeplerinden bir tanesi içten içe o bilinçaltına yerleşmiş olan değersizlik düşüncesi olabilir. Çünkü baktığınız zaman kişi aslında kendisinin değersiz olduğuna dair bir inanca sahiptir

bilinçaltında fakat reele baktığınızda işte kariyeri, kazandığı para statüsünü, insanların ona davranışları tam tersini gösterebilir. İşte reeldeki bu durumla bilinç altındaki inanç birbiriyle çeliştiğini de bu bir sıkıntıya sebebiyet verebilir. Bu durumda kişinin kendi değersizlik inancı ile ilgili çalışması, bunu analiz etmesi ve bununla ilgili bir şeyler yapması gerekir. Değersizlik duygusuyla baş edebilmenin yolları ile ilgili bir video vardı. Ona şuradan ve açıklama kısmından ulaşabilirsiniz. Tabii değersizlik buradaki örneklerimizden sadece bir tanesi. Bu arada değersizlik hisseden, insanlar bu çelişkiyi gidermek adına bazen savunma mekanizmalarını devreye sokarlar ve bir bakarsınız ki aslında içten içe o değersiz hisseden insan dışarıdan son derece kibirli bir insan gibi gözüküyor. Yani son derece kendini beğenmiş her şeyde kendini ön plana sunan, kendini sık sık öven bir insanla karşılaştığınızda aslında belki de onun içinde derin bir değersizlik duygusu olduğunu ve içten içe onay almaya, değerli hissetmeye çalışan bir çocuk olduğunda unutmamaya çalışın. Madem ki her duygu bize bir şey anlatmaya çalışıyor, bunun için geldi. O zaman o duygunun bana vermeye çalıştığı mesajı anlamak bile rahatlamamı sağlayacaktır.

Çünkü bu anlamanın verdiği rahatlıkla beyin artık o uyarıyı eskisi kadar şiddetli göndermeye başlayacaktır. Ancak duygunun bana anlatmaya çalıştığı mesajı anlayabilmek için öncelikle anda olabilmem lazım ve iç gözlemimi objektif olarak yapabilmem lazım. Yani anlamak için an’lamak gerekir. An da olabilmek gerekir. İşte günlük yaşamın koşuşturmasında kafamızda binlerce düşünce ile gelecek kaygıları, geçmiş sıkıntılar oradan oraya koşuştururken Acaba kendimize ne kadar vakit ayırabiliyoruz. Ne kadar gözlemleyebiliyoruz kendi duygularımızı, düşüncelerimizi, inançlarımızı davranışlarımızın altında yatan ihtiyaçlarımızı ne kadar fark edebiliyoruz? Bunları fark edebilmek için zihni eğitmek gerekiyor. Bu da idmanla olan bir şey. Bir anda olabilecek bir şey değil. İşte bu idmanda size oldukça faydalı olabilecek. Yani zihnin anda kalabilme ve kendini objektif olarak değerlendirebilme yeteneğini kazandıran en önemli tekniklerden bir tanesi Mindfulness tekniğidir. Mindfulness tekniği nedir? nasıl yapılır? Çok detaylı biçimde 2 videomda anlatıyorum. Şuradan ve açıklama kısmından o videolara ulaşabilirsiniz. Mindfulness tekniğini düzenli uygulamaya başladığınızda, o iç huzurunuz pardon iç sıkıntınızın yavaş yavaş iç huzura doğru değişmeye başladığını göreceksiniz. İç sıkıntısının nedenlerinden bir tanesi de kişinin halihazırda yaşıyor olduğu hayatın onun gerçek değerleri ile tam anlamıyla örtüşmemesi olabilir. Örneğin diyelim ki sen çok hareket etmeyi seven, insanların hayatına dokunmayı seven, onlara yardımcı olmayı seven bir insansın ve bu senin için hayattaki en en en seni en çok tatmin eden unsurlardan bir tanesi. Fakat öyle bir meslekte çalışıyorsun ki mesleğin gereği insanlarla hiç iletişim kurmuyorsun ya da onların hayatına direkt olarak etki ettiğini hissetmiyorsun. Bu durumda yaptığın işle halihazırda sahip olduğun değerler birbiriyle örtüşmediği için içten içe kendini mutsuz hissediyor olabilirsin ve bu çelişkiyi, yani değerlerinle hayatın arasındaki bu çelişki seni rahatsız ediyor olabilir. İşte bunu tespit edebilmek için öncelikle şöyle bir yaşadığın hayata bak. Neler yapıyorsun? Eylemlerin neler? Enerjini, dikkatini, vaktini nelere harcıyorsun? En çok kimlerle vakit geçiriyorsun? Neler izliyorsun? Neler okuyorsun? Bu yapıp ettiklerin senin değerlerinle ne kadar örtüşüyor, ne kadar uyuşuyor? Eğer bunu fark edersem belki de bunu değiştirmek adına kendi koşulların dahilinde bunu değiştirmek adına adımlar atmaya başlayabilirsin. Ve bu durumda da işte yeni hedefler belirleyip onlara doğru harekete geçtiğinde bir de bakacaksın ki o sende sıkıntı yaratan şey. Yavaş yavaş yok olmaya başlamış içsel sıkıntının nedeni bazen de budur. Ve bu içsel sıkıntıyı giderebilmek için o sıkıntı bana ne anlatmaya çalışıyor?

Ben bunu değiştirmek adına neler yapabilirim? Düşünmek ve eyleme geçmek gerekiyor. Öte yandan duygular her zaman gerçeği yansıtmayabilir. Yani ben kendimi kötü hissediyorum diye. Hayat çok kötü anlamına gelmiyordur. Kendimi çok iyi hissediyorum diye hayat çok iyi anlama gelmiyordur. Aslında belki de sıkıntı içinde bulunduğum koşullarda değil de benim olayları algılama ve yorumlama biçimindedir. Bu durumda eğer olayları algılama ve yorumlama biçimlerimi fark eder ve düzenlemeye başlarsam bu durumda bunun sonucunda ortaya çıkacak olan duygu da değişmeye başlayacaktır. Bazen olayları olduğundan farklı algılama eğilimindeyizdir. Bunları düşünce hataları ya da bilişsel çelişkiler diyoruz. Bu düşünce hatalarını sakın yapmayın diye bir videom var. Bu videoda günlük yaşamda en sık yaptığımız düşünce hatalarını görebilirsiniz. Olayları olduğundan farklı algıladığımda ve yorumladığımda çok doğal olarak bu düşünce biçiminin ortaya çıkardığı duyguyu hissederim. Örneğin diyelim ki başıma kötü bir olay geldi ve bunun sonucunda ben dedim ki ya Allah kahretsin ya tüm kötülükler beni buluyor. Nerede bir aksilik hep gelir beni bulur zaten. Her şey çok kötü diye düşünmeye başladığımda ki bu bir düşünme hatasıdır, gerçekçi değildir, gerçeği yansıtmıyordur yani şöyle bir rasyonel olarak baktığımızda hep kötü şeyler beni bulmuyordur aslında kötüler de vardır, iyiler de vardır rasyonel bakış açısından. Ancak ben bu şekilde yorumlama eğilimine, alışkanlığına sahipsem bir süre sonra çok doğal olarak olayları bu şekilde yorumladım için.

Bu düşünme alışkanlığına sahip olduğum için ortaya çıkan duygular da daha sıkıntılı, daha böyle buhranlı, tırnak içerisinde beni daha negatif hissettiren duygular ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu durumda işte sorun içinde bulunduğum koşullardan ziyade benim onlara algılama ve yorumlama biçimidir. Dolayısıyla demek ki ben bu düşünce biçimini eğer ki düzenleyebilirsem bu durumda hissettiğim duygu da farklılaşmaya başlayacaktır. Hatırlarsanız 4-D tekniği ile stresi yen videomda bu sürecin nasıl ilerlediğini anlatmıştım. Örneğin bir durum düşünelim bir arkadaşınızla karşılaştığınız ve size selam vermedi. Bu durumun ardından eğer bu durumu ya ne biçim insan bu nasıl bana selam vermez? Bu da iyice havalara girdi diye yorumlarsam? Eğer bu olayı bu şekilde algılarsam, bu algılama biçiminin ardından ortaya çıkacak olan duygu da büyük olasılıkla öfke olacaktır. Bu durumda benim öfkelenmemin sebebi aslında o kişinin bana selam vermemesi değil, benim onu yorumlama biçimidir. Düşünün aynı olay bir başkasının başına geliyor ve kişi bu olayı şöyle yorumluyor ya herhalde görmedi beni ve bu durumda ortaya çıkan duygu öfke olmayacak. Demek ki mevzu benim olayları algılama ya da yorumlama biçimim. Peki bu algılama ya da yorumlama biçimlerimde acaba ne tür hatalar yapıyor olabilirim ve bunları nasıl değiştirebilirim?

Tüm bu soruların cevabı şuradaki videoda var. Açıklama kısmına da koyacağım. Düşünce hataları da ilgi videom. Özetle iç sıkıntımız aslında bizim rehberimiz ve bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bize diyor ki ya içinde bulunduğun koşulları düzenle, hayatına alışkanlıklarını değiştir ya da kendi bakış açısını, düşünme biçimini, algılama biçimlerini değiştir diyor. Ya da belki de vücudunda organik bir problem var. Dikkat etmelisin, doktora gitmelisin diyor. Örneğin demirin ya da B12’in eksikse bu durumda iç sıkıntılara ya da bunalmalar yaşayabilirsin. Ya da belki hormonal ya da başka birtakım problemler varsa fizyolojik olarak yine iç sıkıntıları yaşayabilirsin. İşte bunları fark edebilmek ve bunları anlayabilmek bile başlı başına seni rahatlatacak. Eğer anlık olarak iç sıkıntısından kurtulmak, anlık olarak bir rahatlama istiyorsan Sufi nefes egzersizi deneyebilirsiniz.

Hem seni anlık olarak rahatlatacak hem de düzenli tekrarladığın taktirde bunu bir alışkanlık haline getirdiğin takdirde uzun vadede senin daha iyi hissetmene yardımcı olacak. Sufi nefes egzersizi nedir? nasıl yapılır? Onu da şuradaki videomuz anlatıyorum. Video boyunca çeşitli videolara sürekli sizi yönlendirdim ama çok uzun bir konu iç sıkıntısı iç bunaltısı malum. Ben burada bunun olası sebeplerinden sadece birkaç tanesine değindim. Ve inanın sadece birkaç tanesine değinmek ve çözümlerinden kısaca bahsetmek bile bu kadar uzun sürdü. Geçenlerde bir takipçim yorum yapmış.

Çok güldüm. En son Devlet Hastanesinde bu kadar yönlendirmişlerdi diye mecburen yönlendiriyoruz. Çünkü eğer o videodaki şeyleri de burada anlatırsam. Hem tekrara düşmüş olacağım. Hem de video aşırı derecede uzayacak. O yüzden.

İlgilenenler daha fazlasını öğrenmek isteyenler, detay isteyenler oynatma listelerimdeki bu videolara gidip zihinsel ve bedensel egzersizler hakkında daha detaylı bilgi alabilirler. Değerli dostlar, şöyle bir video analizlerine baktığımda videoları izleyenlerin çoğunun abone olmayan kişilerden oluştuğunu görüyorum.

Bu da benim içimi sıkıyor. Bunalıyorum, daralıyorum. Eğer siz de bunu bunalmamı ve daralmamı istemiyorsanız lütfen kanalımıza abone olun.

Aşağıya yorum yazarak da bize destek verirseniz bizi bahtiyar etmiş olursunuz. İyi yıllar herkese.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir