BU TEKNİKLE İLETİŞİMDE USTALAŞ

Bu videoda insanlarla kurduğunuz iletişimin kalitesini oldukça yükseltecek sihirli bir ipucundan bahsedeceğim.

Böylelikle karşı tarafı yaralamadan ve yaralanmadan barışçıl ve etkili bir iletişim kurabileceksiniz.

Gün içindeki davranışlarımızın, söylemlerimizin pek çoğu bilinçli, farkındalıklı değildir.

Otomatik tepkilerdir.

Yani insanlarla iletişimde çoğu zaman bilinçli yanıtlar değil, otomatik tepkiler veririz.

Örneğin, bir mağazada çalışan ve görevi müşterilerle ilgilenmek olan bir görevli olduğunuzu düşünün.

O gün oldukça yoğun, siz artık çok yoruldunuz, bunaldınız ve şöyle bir hava almak için mağazanın dışına çıktınız.

O sırada bir müşteri arabayla mağazanın önüne geldi ve sizi görünce kornaya basıp gel işareti yaparak sizi çağırdı.

O sırada otomatik olarak zihninizden şöyle bir düşünce geçti.

Hayret bir şey ya, tipe bak.

Bir de beni ayağına çağırıyor, sanki ben onun emiriyim.

Böyle düşündünüz ve görmezden geldiniz.

Sırtınızı döndünüz.

Fakat müşteri ısrarla kornaya basmaya ve sizi çağırmaya devam ediyor.

Bu durumda siz de arabaya yaklaşıp öfkeyle buyurun dediniz, sanki adeta buyurun ne vardı, ne istiyorsun der gibi.

Fakat tam bunu derken bir de fark ettiniz ki bu kişi, yani arabayı kullanan kişi, yürüme engelli birisi ve inebilmek için sizden yardım rica ediyor.

Çok kibar bir şekilde bunun için sizi yanına çağırmış.

Bir anlık utanma ve belki de pişmanlığın ardından belki durumu tatlıya bağladınız ama her zaman bu kadar şanslı olamayabiliyoruz.

Otomatik tepkilerimiz karşı tarafın asıl niyetinden ziyade bizim kafamızdaki inançlar, genellemeler, önyargılar ve bazı varsayımlardan ibaret oluyor.

Bu varsayımlar çoğu zaman hatalı olabiliyor ve sonuç yanlış anlaşılmalar, iletişim çatışmaları, iletişim kazaları ve belki de sonucunda kaybedilen işler, kaybedilen ilişkiler.

Psikolog Marshall Rosenberg şiddetsiz iletişim yaklaşımında işte tam da bu noktada işimize oldukça yarayacak önemli bir ipucundan bahsediyor.

Bu ipucu değerlendirmeden ya da yorumlamadan gözlemlemek.

Diğer videolarımı izleyenler bilirler bu tekniğin aynısını özellikle stres ve anksiyete anında ortaya çıkan rahatsız edici bedensel ve zihinsel hislerimizle baş etmede de kullanıyorduk.

Ne diyorduk?

Rahatsız edici bedensel ya da zihinsel hisleri, duyguları, duyumları, düşünceleri fark et fakat onları yorumlama, onları analiz etme, onlarla ilgili felaket senaryoları yazma.

Sadece bir kamera tarafsızlığı ile, objektifliği ile gözlemle.

İşte iletişimde de karşı tarafı dinlerken ve kendimi ona anlatırken, ifade ederken gözlem ile yani tarafsız gözlem ile yorumu birbirinden ayırt etmek ve özellikle ifade kısmında kendimi anlattığım kısımda yorumlarım yerine tarafsız gözlemlerimi aktarmak oldukça hayatımı kolaylaştıran bir unsur.

Şimdi neyi kastediyorum?

Gözlem dediğimiz şeyin bir tanımını yapalım isterseniz.

Gözlem herhangi bir durumun tarafsız, yargısız, objektif bir biçimde, ölçülebilir bir biçimde, somut bir biçimde ifade edilmesidir.

Hani dedik ya adeta bir kamera tarafsızlığı ile durumu ifade etmektir.

Yorum ise tam tersine herhangi bir durumu ifade ederken işin içerisine bizim yargılarımızın, değerlendirmelerimizin, ne bileyim durumla ilgili teşhislerimizin, analizlerimizin, varsayımlarımızın işin içerisine girdiği bir ifade ediş biçimdir.

Örneğin sen hep böyle yapıyorsun, işleri geciktiriyorsun demek bir yorum ifadesidir.

Dikkat ederseniz burada bir yargı var ve genelleştirme var.

Karşı tarafı yargılıyor.

Yani sen geciktiriyorsun bir sen dili, yargılayıcı bir dil var ve genelleştirme var.

Yani hep, hiç, asla, her zaman gibi ifadeler oldukça muğlak ve genelleştiren ifadelerdir.

Oysa bunun yerine işin teslim tarihine iki gün kaldı ve gördüğüm kadarıyla henüz başlamadın bir gözlemin aktarımıdır.

Bakın bunun içerisinde bir yargılama yok.

Tabii burada ses tonu ve beden dili de elbette çok önemli.

Ancak ilk ifademiz yani genelleştirme ve yargılama içeren ifademiz karşı tarafı strese sokar, yaralar ve yaralanan kişi savunmaya ya da saldırıya geçer.

Bu durumda da aradaki iletişim bozulur.

Oysa ikinci biçimde yani benim gözlemlerimi aktardığım biçimde ifade ettiğimde kendimi bu durumda ise karşı tarafa kendini ifade edebilmek için güvenli bir alan açmış oluyoruz.

Bu ayrımı netleştirmek için isterseniz birkaç örneğe daha bakalım.

Deminki örneğe dönelim.

Mağazanın önüne çıktım, yorgunum.

Bir kişi kornaya basıyor ve beni yanına çağırıyor.

Bu durumda otomatik olarak aklımdan geçen düşünceler neydi?

Örneğin bunu ifade ettiğimde müşteri beni ısrarla ayağına çağırdı.

Hayret bir şey.

Beni emir eri sanıyor herhalde.

Tüm insanlar ne kadar hadsiz, ne kadar düşüncesiz.

Şimdi benim zihnimden bunlar geçtiğinde bu işte yorum kısmına giriyor.

Çünkü ben var olan durumu objektif bir biçimde ifade etmiyorum.

Bunun içerisinde yargılama var dikkat ederseniz.

Varsayımlar var ve genelleme var.

Oysa aynı durumu şöyle ifade ettiğimde, molada hava alırken bir korna sesi duydum.

Arabanın içindeki müşteri beni yanına çağırdı.

Burada gördüğünüz gibi herhangi bir yargı yok.

Var olan durumu objektif bir şekilde ifade ediyor.

Örneğin Ali agresif birisi demek bir yorumdur.

Çünkü burada yargı var.

Bunun yerine Ali’nin son toplantıda masayı yumrukladığını gördüm.

Bir gözlem ifadesidir.

İçinde yargılama yok.

Var olan durumu objektif bir biçimde ifade ediyor.

“Ayşe her şeyi çok kafasına takıyor.” gibi bir söylem bir yorumdur.

Çünkü işin içerisinde bir teşhis var.

Yani o kişiyle ilgili bir teşhis koyuyorum ben.

Kendime göre.

Bunun yerine mesela Ayşe’ye belki gidip şöyle diyebilirim.

“Ayşe her şeyi çok kafana takıyorsun.”

Bu Ayşe’yi savunmaya geçirebilir böyle bir söylem.

Oysa bunun yerine kendi yorumum yerine gözlemimi aktarsam.

Ayşe dün yöneticisinin toplantıdaki konuşmasının kendisiyle ilgili olduğunu düşündüğünü ve buna üzüldüğünü söyledi.

Bakın burada yine var olan duruma aktarma var.

Yani gözlem.

Örneğin “Hep böylesin, dikkatsizsin.” ifadesi bir yorumdur.

Çünkü içerisinde bir yargı ve genelleme barındırır.

Bunun yerine gönderdiğin son üç raporda nokta nokta nolu sayfalarda yazım hataları olduğunu gördüm.

İfadesi bir gözlemdir.

Somuttur.

Ölçülebilir.

Yine örneğin bir arkadaşımla konuştuğumu ve onun bir takım davranışlarını kendimce yorumlayıp varsayımlarda bulunduğumu düşünün.

Ve ona bunu şu şekilde ifade ediyorum.

“Herhalde ailenden uzakta olduğun için böylesin.”

Şimdi eğer durum gerçekten böyle değilse arkadaşım kendini anlaşılmamış ya da yanlış anlaşılmış hissedecek.

Bunun yerine gözlem şeklinde ifade ettiğimde örneğin “Dün yemekte hiç konuşmadın.

Sonrasında da çaya kalmadan odana çekildin.”

İyi misin?

Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı?

Bakın ikinci ifade yine karşı tarafa çok daha fazla alan açan, daha etkili bir ifade.

Yorum ile gözlemi ayırt etmeye başladığımızda aslında günlük yaşamdaki konuşmalarımızın, hatta düşüncelerimizin çoğunun bir yargı, varsayım, genelleme ya da teşhis içerdiğini fark edeceğiz.

Bu farkındalık o kadar önemli ki bunun iki boyutta önemi var.

Birincisi iletişim boyutunda.

Yani bu söylemlerimizin karşı taraf üzerindeki etkisini fark edip ona göre düzenleme şansı veriyor bize.

Dolayısıyla iletişimimizi düzeltiyor.

İki, düşüncelerim açısından da baktığımda çoğu zaman aslında insanların günlük yaşamda sıkıntı yaşamalarının sebebi olanı olduğu gibi görmek yerine onu çarpıtılmış hatalı bir biçimde algılamaları yani yorumlamaları.

Olanı olduğu gibi görmeye başladığımızda düşüncelerimiz de rahat edecek.

Dolayısıyla ruh halimiz de rahat etmeye başlayacak.

Yani stresimiz de azalmaya başlayacak.

Yani aslında bu teknik hem iletişim için hem de stresle baş etme için oldukça faydalı bir teknik.

İletişimde yargı yerine yani yorumlarınız yerine gözlemlerinizi ifade etmeye başladığınızda daha barışçıl bir şekilde iletişim kurmaya başladığınızı göreceksiniz.

Gözle görülür bir fark olacak.

Bakın eşinizle çocuğunuzla kurduğunuz iletişimde, arkadaşlarınızla, iş arkadaşlarınızla, akrabalarınızla, herkesle kurduğunuz iletişimde bu tekniği denemeye başladığınızda farkı göreceksiniz.

Yanlış anlaşılmalar azalacak.

Bağlar güçlenecek.

Tabi bu tekniği uygulayabilmek için bolca pratik etmek lazım.

Yani ilk başta hemen tam anlamıyla uygulayamayabilirsiniz.

Bu da çok normal.

Ancak ne demiştik?

Bilgi beraberinde farkındalığı getirsin, farkındalık beraberinde kontrolü getirsin.

Yani kendimizi kontrol etmeye başlayalım.

Kontrol de beraberinde bir süre sonra kendini düzeltmeyi getirecek.

Bu tekniği tam anlamıyla uygulayabilmek için dikkat ederseniz iki tane çok önemli beceriye ihtiyacımız var.

Bunlardan biri odaklanma becerisi.

Yani şimdi ve burada olabilmek, odaklanabilmek.

Mesela insanlarla iletişim kurarken, birini dinlerken, kafamın başka yerde olmaması, şimdi ve burada olmam, olanı gerçekten dinleyebilmem.

İkincisi de yargısız gözlem yapabilmek.

Bu iki beceride hatırlarsanız, eğer diğer videolarımı izlediyseniz, mindfulness tekniğinin en önemli bileşenleri.

Mindfulness tekniği çoğu yerde olduğu gibi burada da yardımımıza koşuyor.

Eğer iletişim becerilerinizi güçlendirmek istiyorsanız, mindfulness tekniği size yardımcı olabilir.

Sadece stres ve odaklanma becerilerinizi güçlendirmekle kalmaz.

Aynı zamanda olanı olduğu gibi görebilmek, yorum yapmadan, yargılama yapmadan, teşhis yapmadan sadece gözlemleyebilme becerimizi de güçlendirecek.

Mindfulness tekniği nedir ve nasıl uygulanır?

Eğer merak ediyorsanız ve daha önce izlemediyseniz, bu tekniği ve nasıl uygulanabileceğini anlatan ve sonunda da kısa günlük yapabileceğiniz bir egzersiz içeren bir videom var.

O videonun linkini en başa sabitlediğim yorumlarda bulabilirsiniz.

Tabii ben bu videoda Marshall Rosenberg’in şiddetsiz iletişim tekniğinin minicik bir parçasını anlattım.

Yani o teknikten küçük bir ipucu anlattım.

Eğer bu tekniğin detaylarını merak ediyorsanız, benim de bu videoyu hazırlarken kullandığım kaynak olan Şiddetsiz İletişim kitabını okuyabilirsiniz.

Ayrıca başka videolarda bu yaklaşımın diğer ipuçlarını öğrenmek isterseniz yine yeni videolar çekebiliriz.

Böyle bir talebiniz varsa lütfen yorumlarda belirtmeyi unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir