ÇARESİZ HİSSETTİĞİNDE BU SORULAR SANA YARDIMCI OLABİLİR

Stresle aşırı yüklendiğimizde, kendimizi çaresiz ve bunalmış hissettiğimizde, bazen soruların gücünden faydalanabiliriz. O sırada kendimize soracağımız bazı sorular farkındalık yaşamamıza, umudumuzun ve motivasyonumuzun artmasına ve belki çözümü fark edebilmemize ve onun için harekete geçebilmemize yardımcı olur.

Peki bu sorular neler olabilir? Bazıları bu videoda.

Çok hızlı araç sürdüğümüzde görüş açımız daralmaya başlar. Sadece önümüzü net bir şekilde görürüz ve daha geniş bir perspektifte neler olup bittiğini net bir şekilde göremeyiz. 130 km hıza ulaştığımızda görüş açımızın sadece 30 derece olduğu tahmin ediliyor. Buna tünel görüşü deniyor. Ancak bu sadece belirli bir noktayı net olarak görebilmek, geriye kalanın bulanıklaşması durumu, yani tünel görüşü durumu sadece hızlı araç kullandığımızda değil, stres ve kaygı durumlarında da ortaya çıkabiliyor.

Sıkıntı anında tünel görüşündeyken bakış açımız daralır. Sadece soruna odaklanır, olası çözüm yollarını göremeyiz, alternatifli düşünemeyiz. Aslında tünel görüşü sadece psikolojik olarak bizi etkilemez sıkıntı anında. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki fizyolojik olarak da gerçekten tünel görüşü durumuna giriyoruz. Yapılan çalışmalar stres anında görme ve işitme gibi bazı duyularımızda da farklılaşma olduğunu ortaya koyuyor. Sinir sistemimiz herhangi bir tehdit algıladığında hayatta kalabilmemiz için bedenimizde bazı fizyolojik değişimler yapar. Bunlardan biri de stres anında olası tehdit unsuruna odaklanıp, sadece onu netleştirip geriye kalanların bulanıklaşmasıdır.

Yani evet, stres ve kaygı anında da görmede bulanıklaşma, hatta işitmede de sıkıntı yaşayabiliriz. Peki bu gibi durumlarda ilk şoku atlattıktan, şöyle derin bir nefes alıp kendimize geldikten sonra, hangi sorular tünelin ucundaki ışığı görmemize yardımcı olabilir?

Bir, şu an zihnimden hangi düşünceler geçiyor? Ne düşünüyorum bu durumla ilgili? Bu düşünceler ne kadar gerçekçi ve objektif? Eğer gerçekse bunun için kanıtlarım neler? Bu sorular bizim gerçekte olan şeyle bizim olduğunu zannettiğimiz şey arasındaki farkı görmemize yardımcı olur.

Neyimi kastediyorum? Çoğu zaman bizim mutlak gerçeklik zannettiğimiz şey aslında o gerçekliğin kendisi değil, bizim o durumla ilgili çarpıtılmış yorumlamalarımız, değerlendirmelerimiz, varsayımlarımızdır. Ve bizdeki asıl sıkıntıyı yaratan, bizi asıl çaresiz hissettiren de işte o yorumlamalar, varsayımlardır. Olanı olduğu gibi görmemizi engelleyen bu varsayımların, bu yorumlamaların altında ise, geçmiş yaralarımız, öğrenmelerimiz, deneyimlerimiz yatar.

Örneğin sınavdan geçemedim cümlesi objektif bir gerçeklik belirtir. Ancak hayatım mahvoldu, bittim ben, ya ben ne kadar işe yaramazım, işe yaramazın tekiyim ben. Bundan sonra hiçbir şey istediğim gibi gitmeyecek, ben çok değersiz, vasıfsız bir insanım. Ben işe yaramazın tekiyim gibi cümleler, yorumlamadır, varsayımdır, olanı değil, çarpık algılamalarımı yansıtır. Sevgilim beni aramadı ya da mesajıma cevap yazmadı, objektif bir gerçekliktir. Ancak beni sevmiyor, ben değersizim, kim ne yapsın beni, hep böyle oluyor, yalnız öleceğim, bir yorumlamadır, varsayımdır.

Panik atak geçirdim, objektif bir gerçekliktir. Ancak hayatım hep böyle olacak, asla iyileşemeyeceğim, daha da kötü olacağım, bir yorumlamadır, varsayımdır, gerçeklik değildir. Bu çarpıtılmış yorumlamaları gerçeklik olarak kabul ettiğimizde, yani zihnimizden geçen düşüncelerle bütünleştiğimizde, onları mutlak doğrular olarak varsaydığımızda, beynimiz derhal buna bir tepki gösterir.

Sinir sistemimiz yaşamsal bir tehdit olarak algılar bu durumu ve stres anında gösterdiğimiz o belirtileri göstermeye başlarız. Yani kalbimiz hızlanır, iç sıkıntısı yaşamaya başlayabiliriz, nefesimiz daralabilir, bunaltı ve kaygı hissedebiliriz. Hatta kafa karışıklığı ve baş dönmesi gibi durumlar bile yaşayabiliriz. Ancak bunun altındaki asıl neden bizim var olan somut durumu çarpıtılmış şekilde yorumlamamızdır. Yani bedenimizin tepkisi o çarpıtılmış yorumlamaya verdiği bir tepkidir. Yani düşüncelerimiz, duygularımızı ve duyumlarımızı etkiler. Aslında bunlar karşılıklı olarak birbirleriyle bir etkileşim içerisindedir.

O zaman bu noktada bu çarpıtılmış düşüncelerimizi, yorumlamalarımızı, varsayımlarımızı fark edip, gerçeklikle onları ayırt ettiğimizde ve yerine daha sağlıklı, daha objektif düşünceleri yerleştirdiğimizde bu bize yardımcı olabilir. Bunun için ise sorular önemli bir araçtır.

O zaman zorlayıcı bir durum yaşadığımızda, kendimizi çaresiz hissettiğimizde şu soruların cevapları üzerine düşünelim:

  • Şu anda objektif olarak gerçekte olan ne?
  • Yorumlama olmadan, objektif, gerçek durum ne? Bunu bir yazın.
  • Bu olan şeyle ilgili kafamdan geçen düşünceler, yorumlamalarım, varsayımlarım neler?
  • Bu düşünceler, bu yorumlamalar ne kadar gerçekçi? Gerçek olduğunu düşünüyorsam bununla ilgili kanıtlarım neler?
  • Kendime aşırı mı yükleniyorum? Acımasızca mı yargılıyorum?
  • Olmuş ya da henüz olmamış şeylerle ilgili aşırı karamsar mı davranıyorum?
  • Olayın sadece karanlık tarafını mı görüyorum?
  • Aşırı uçlarda mı düşünüyorum? Biraz daha ortalara gelsem nasıl düşünürdüm?
  • Tek bir kötü olaya dayanarak geçmişle ilgili ya da gelecekle ilgili aşırı bir genelleştirme mi yapıyorum?
  • Bu olayın hayatımdaki etkisini biraz olduğundan büyük algılamış olabilir miyim? Mesela bir yıl sonra bu olayı hatırlayacak mıyım? Hatırlasam da bu olayın etkisi yine bu şekilde mi olacak üzerimde?
  • Şu anda düşündüğüm şekilde düşünmenin bana ya da sorunun çözümüne bir faydası var mı?
  • Şu an daha çok soruna mı yoksa çözüme mi odaklandım?

Tünel görüşünden çıkmamıza yardımcı olabilecek bir diğer soru grubu da şu olabilir:

  • Farklı bir bakış açısıyla bu duruma baksam ne görürdüm?
  • Benim yerimde x kişisi olsa mesela nasıl görürdü ve nasıl davranırdı?

Bu sorular olaya farklı bir bakış açısıyla bakmaya yardımcı olabilecek. Bunun için bizi motive edebilecek sorular olabilir. Eğer olaya farklı açılardan bakmakta zorlanıyorsak yaklaşımına hayranlık duyduğumuz bir kişiyi mesela düşünüp o kişi olsaydı böyle bir durumda ne yapardı, bu durumu nasıl algılardı gibi soruları kendimize sorabiliriz.

Olası çözüm yolları neler? Mümkün olan ne? Mümkün olmayan değil, mümkün olan ne? En mantıksızından en mantıklısına kadar aklına gelen tüm olası çözüm yollarını yaz. Stres altındayken daha çok mümkün olmayanları görme eğiliminde olabiliriz ya da olası çözümler bile bize imkansızmış gibi gözükebilir.

Biraz sakinleştikten sonra soruna değil de çözüme odaklanarak “Peki ben bu durumda ne yapabilirim? Ben kendi kontrol alanımda sorunu değiştirebilmek ya da olumlu anlamda etkileyebilmek için neler yapabilirim?” gibi soruları kendimize sorabiliriz. Belki çözüm daha uzun vadeye yayılmış, daha karmaşık ve sadece sizinle ilgili olmayan bir çözümdür. Olabilir. Fakat böyle bir durumda da, daha kısa vadede hayatımı bir tık bile olsa daha iyiye getirmek adına “Ben kendi gücüm çerçevesinde, kendi etki alanım çerçevesinde neler yapabilirim? Var olan durumu daha iyiye götürebilmek adına hangi küçük adımları atabilirim?” gibi sorular bize yardımcı olabilir. Var olan durumu tamamıyla değiştiremesem bile şu anda hangi küçük parçayı daha iyi hale getirebilirim?

Şimdi bu gibi soruların üzerine düşüneceğimiz yanıtlar aslında bir taraftan alternatifli düşünme yollarını bize açarken diğer taraftan da kendi kaynaklarımızı keşfetmemize yardımcı olur.

Bize yardımcı olabilecek bir diğer soru grubu; “Daha önce ben ya da tanıdığım biri buna benzer bir olay yaşadı mı? Yaşadıysa bunu nasıl çözdü? Ben bu çözümü kendi hayatıma nasıl uyarlayabilirim? Geçmiş tecrübelerden faydalanmak bazen bize yardımcı olabilir.”

Yine kaynaklarımızı keşfetmemize, kendi gücümüzü keşfetmemize, yeteneklerimizi, potansiyelimizi keşfetmemize yardımcı olabilecek bir diğer soru grubu; “Bu durumda hangi güçlü yönlerim bana yardımcı olabilir? Bu durumu çözebilmek için sahip olduğum hangi yetenekleri nasıl kullanabilirim?” Çaresiz ve stresli hissettiğimizde genellikle var olan sorunları olduğundan daha büyük algılarken kendi baş etme yeteneğimizi, kendi yeteneklerimizi ise azımsarız. Yani onları da tam tersi şekilde daha olduğundan küçük algılama eğilimindeyizdir. Ve çoğu zaman zannettiğimizden daha güçlü, daha dayanıklı ve daha yetenekliyizdir. 

İşte bu sorular gücümüzü ve yeteneklerimizi belki bize hatırlatarak motivasyonumuzu arttırabilir. Ve bu şekilde yeni çözüm yolları üretmemize yardımcı olabilir. 

Psikoloji eğer ilgi alanınız içindeyse, kendinizi daha yakından tanıyabilmek ve zorlayıcı duygularla baş edebilmek adına yeni teknikler öğrenmek istiyorsanız doğru kanaldasınız. Bu kanalda her hafta bu konuyla ilgili yeni videolar paylaşıyorum. Bu videolardan haberdar olabilmek isterseniz kanala abone olmayı unutmayın lütfen.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir