TOKSİK BİR KİŞİNİN 7 İŞARETİ – Toksik Kişiyi Nasıl Tanırsın?

Bayılıyoruz diğer insanları toksik zehirli diye etiketlemeye. Peki ya asıl toksik olan bizsek? Bazen de farkında olmadan biz toksik davranıyor olabiliriz. Peki bunu nasıl anlarız? Bu videoda hem kendimizde hem de diğerlerinde zorlayıcı bu davranışlar neler? Gelin bir bakalım. Klinik Psikolog Perpetua Neo toksik bir kişiyi, diğer insanlara zarar veren, diğer insanların çevresindeki diğer insanların yaşamlarını, eylemleri ve söylemleriyle olumsuz yönde etkileyen kişi olarak tanımlıyor. Yani bir şekilde toksik kişi diğer insanlara kendilerini kötü hissettiriyor. Gelin biz buna toksik kişiler değil de zor insanlar diyelim, toksik kelimesini de kişiler için değil de davranışlar için kullanalım. Çünkü her birimiz zaman zaman toksik davranışlar sergiliyor olabiliriz farkında olmadan. Ancak bu bizi bütünüyle zor bir kişi ya da toksik bir kişi yapmaz. Peki bazen bizim de farkında olmadan yapmış olabileceğimiz bu toksik davranışlardan bazıları neler? Gelin bir bakalım. 1. Davranışımız, “Aşırı Alaycılık” Hayatı ya da insanları fazlasıyla alaya alma eğiliminde olabilirsiniz. Belki de bu sizin hayatla baş etme stratejiniz. Ancak biraz aşırıya kaçtığında incitici olabiliyor ne yazık ki. Başkalarını güldürmek ya da daha şirin, daha sevimli ve daha esprili görünebilmek için birisiyle dalga geçtiğiniz oldu mu hiç? Üstelik o kişi de oradayken, mesela sırf diğerlerine daha şirin gözükmek için bir arkadaşınızı dilinize doladınız mı? Onun daha önce yaptığı bir hata. Ya da belki fiziksel özelliklerinin bazılarını dilinize dolanmak, başkalarını bir grubun önünde alay yollu olsa bile küçük düşürmek ne yazık ki toksik bir davranıştır. Evet, bir diğer toksik davranış pasif agresif davranış. Daha önceki videolarımızın bazılarında da bahsetmiştik.

İzlemeyenler için tekrarlayalım. Pasif agresif davranış. Kişinin hissettiği duyguyu, düşünceyi açıkça karşı tarafa yöneltemediği durumlarda baş vurduğu bu öfkesini daha gizli, daha örtük, daha böyle maskeli şekilde yansıttığı bir davranış biçimidir. Diyelim ki bir kişiye gerçekten öfke duyuyorsunuz ve bu öfkenizi direkt olarak ona yansıtamıyorsunuz ya da söylemiyorsunuz. Bu durumda mesela bu sevmediğiniz kişiyle ilgili olarak direkt onun yüzüne konuşmak yerine onun arkasından konuşmak ya da onunla konuşurken rahatsız olduğunuz davranışı açıkça söylemek yerine çeşitli imalarda bulunmak, göndermeler yapmak, ne bileyim onun size gönderdiği işleri yerine getirmemek, sürekli ertelemek gibi daha böyle örtük, daha gizli yollarla, daha imalı şekilde kişinin öfkesini göstermesidir. Pasif agresif davranış ve gerçekten de zehirli toksik bir davranıştır. Bir de iğneleyici şakalar var mesela. Onlar da pasif agresif davranış aslında. Bir şekilde sizi rahatsız eden şeyi ya da o sevmediğiniz kişiye şaka yollu şakaymış gibi tırnak içinde laf sokma alışkanlığınız var mı? Eğer varsa ne yazık ki bu da toksik bir davranış. Mesela şöyle diyebilir. Sevmediği bir iş arkadaşı bir başarı elde etmiştir. Onu takdir etmesi gerekiyordur. Aaaa bravo! Bu senin çapındaki birisi için gerçekten de iyiydi. Yani burada takdir mi ediyorsun? Ne bileyim yerin dibine mi sokuyorsun? Çapsız mı dedin ne dediğin belli değil. Ya da mesela birisi sürekli seni ziyarete geliyordur ve artık gelmesini istemiyorsundur. Ya canım benim ya çok sever öyle çat kapı gelsin. Sürekli biz de, artık esnaf falan burada oturuyor zannediyor yani o derece, canım! İlişkilerinizi ve diğer insanları bu şekilde zehirlemek yerine gelin bu rahatsız olduğunuz mevzuları açıkça onlarla konuşmaya çalışın.

Bunun için ne yapabilirim, nasıl yapabilirim? Eğer konuşursam yanlış anlar. Eğer konuşursam kırıcı olabilirim diye düşünüyorsanız bu konuyla ilgili size yardımcı olabilecek bir videom var. Kırmadan söyle ama nasıl isimli da buna dair güzel bir formül paylaşıyorum. Üçüncü davranış katılık. “Ben buyum değişemem. Şu an herkes beni böyle kabul etsin”. Bazı insanlara sizi rahatsız eden davranışlarının ne olduğunu açıkça ifade etseniz bile bunu kabul etmekte ve davranışlarını değiştirmekte zorlanabilirler, değişime direnç gösterirler. Siz de bunu yapıyor musunuz? Sıklıkla kullandığınız bir kalıp mıdır bu? Ben buyum değişemem herkes beni böyle kabul etsin. Bu bazı durumlarda bazı kişiler için kişinin katı olduğu ve değişime ve gelişime dirençli olduğunu gösterebilir. Elbette ki demiyorum ki, her davranışlarımızı diğerlerinin isteğine göre değiştirelim. Hep diğerlerini mutlu etmeye çalışalım. Ancak bazı durumlarda da eleştiriye açık olmak, bizi verilen geri bildirimler acaba bize ne anlatmaya çalışıyor? Haklılık payı olabilir mi? Gerçekten de kendimde değiştirmem ve geliştirmem gereken yönler olabilir mi? Bunun üzerine düşünebilmek, yani esnek olabilmek gerekiyor. Çoğu kişi Ben buyum, değişmem deyip kestirip atmayı kişilikli bir duruş zanneder. Halbuki gerçek güç, katılık değil, tam tersine esneyebilmektir. Yani kişinin kendisine objektif bir gözle bakabilmesi ve yeri geldiğinde değişip gelişebilmesidir. Dördüncü davranışımız sadece kendisini anlatma. Arkadaşlarınızla yaptığınız sohbetlerde daha çok konuşan taraf kim oluyor? Tabii ki bu duruma göre değişebilir. Bazen daha çok konuşan taraf siz olursunuz. Alırsınız sazı, elinize konuşuyorsunuz da konuşursunuz.

Bazen de karşı tarafı dinlersiniz. Ancak bazı kişiler vardır ki sıklıkla konuşan taraf hep kendisi olsun ister. Her görüşmemizde sazı eline alır, konuşur da konuşur, anlatır da anlatır kendisini anlatır, sürekli anlatır. Fakat size “ya peki sen nasılsın? Sen neler yaptın? Peki bu durumda ne hissediyorsun?” Bu gibi sorular sormaz bile. Zaten anlatsanız da dinlemeye pek de hevesli değildir. Eğer siz de bu şekilde davranıyorsanız bu karşı taraf için gerçekten de zorlayıcı olabiliyor. Yok eğer karşı taraf bu şekilde davranıyorsa o zaman yine biz iyi niyeti elden bırakmayalım ve bu rahatsızlığımızı ona kırmadan dile getirelim. Bunun nasıl yapılacağını bahsetmiştim. Kırmadan ama nasıl video da anlatıyorum. Bir diğer davranışımız “Küçük Emrahçılık” Şimdi Küçük Emrah yeni nesil için pek tanıdık gelmeyebilir önce. İzninizle biraz açıklamak istiyorum. Bir zamanların arabesk kralı Küçük Emrah filmlerinde hep mağdurdur, hep mağduru oynar, hep başına kötü bir şeyler gelir, acılar içinde kıvranır hep ağlamaklıdır. İşte bazen de bazılarımız belki de dikkat çekmek için hep böyledir hayatta. Yani hep mağduru oynar, sürekli şikayet eder, hep hayatından dolayı mutsuzdur. Her kötülük onları bulur, hep karamsardır, hep ağlamaklıdır hep şikayetçidir. Bu olumsuz bakış açısı sadece o kişiyi etkilemekle kalmaz, çevresine de bunu bulaştırır. Yani çevresine de bunu yayar. Bazıları hatta bunun için özel çaba gösterir. Yani aslında adeta hayatın ne kadar kötü olduğunu ve ne kadar umutsuz bir durumda olduğumuza dair diğerlerini ikna etmeye çalışır. Yani diğerlerinin mutluluğundan rahatsız olur. Mesela yeni evlenmek üzere olan çok mutlu böyle umutlu bir kişinin yanında “Aman her evlilik zaten bitmeye mahkum

yani nedir?” Diyerek yorum yapmak ve ortamların enerjisini düşürmek ya da çok coşkulu bir biçimde, umutlu bir biçimde kendi yeni girişim projesini anlatan bir kişiye aman o iş olmaz, boşuna uğraşma diyerek ikna etmeye çalışmak gibi. Duygularımızı bastırmak ya da reddetmek elbette doğru değil. Ya da tabii ki sürekli mutluymuş gibi davranmak zorunda değiliz. Mutsuzsak mutsuzdur. Ancak sürekli mutsuzmuş gibi davranmak da doğru değil. Çünkü bunlar bir süre sonra alışkanlık haline geliyor. Eğer iflah olmaz bir karamsarsanız iyimserlik kaslarınızı güçlendirebilmek adına yapabileceğiniz çok basit ama etkili egzersizleri şuradaki videosunda anlatıyorum. Dilerseniz oraya da ziyaret edebilirsiniz. Çok mu yardım seversiniz? Diğerlerine tavsiye ya da öneride bulunmayı çok mu seviyorsunuz? Peki bunu karşı taraf istemediği ya da talep etmediği halde de yaptığınız oluyor mu? Bazı durumlarda ya da sadece yardım etmeye çalışıyordum diyerek kendinizi açıklamak zorunda kaldığınız oluyor mu? Ne yazık ki bazılarımız hayatındaki her şeyi ve herkesi kontrol etmeye çalışan, onların yerini düşünen, hatta bazen onların yerine harekete geçen, diğerlerine yardım etmekten ve onların hayatlarına çeki düzen vermekten kendini alıkoyamayan kişileriz. Size bir haberim var! Bu davranışınız onları rahatsız ediyor olabilir. Bunun daha şiddetli ve daha tehlikeli bir versiyonu ise kontrolcülüğün yanına bir de manipülasyonu ekleyenlerdir. Yani bir şekilde kişi, karşıdaki kişi eğer istediği şekilde davranmıyorsa onun verdiği tavsiyeye uymuyorsa, bu durumda karşıdaki kişiyi yargılar, eleştirir, bir şekilde                   istediği gibi davranmasına iter onu.

Eğer yine işe yaramıyorsa bu durumda gözyaşlarını kullanabilir, suçluluk ve vicdan duygularını kullanabilir. Ve son toksik davranış, “Dedikodu”. Şimdi itiraf edelim, hepimiz, hepimiz demeyin de hadi çoğumuz dedikodu yapıyoruz ve bundan hoşlanıyorsunuz. Bunda bir sıkıntı, bir yere kadar yok. Ancak bazılarımız en yakın arkadaşımızın dahi arkasından onunla ilgili olumsuz konuşabiliyoruz. İşte bu bir sıkıntı. Hatta sonrasında da o kişiyle karşı karşıya geldiğimizde sanki hiçbir şey olmamış gibi sevgi gösterilerinde bulunabiliyoruz. Eğer böyle bir şeyi siz de yapıyorsanız, gerçi çoğu bunu kabul etmeyecektir ama biraz daha iç görü sahibi olanlar için söylüyorum. Bunun üzerine düşünmenizi istiyorum. Neden? Bunun altında yatan temel ihtiyacım ne? Hangi motivasyonla bunu yapıyorum? Ulaşmak istediğim aslında ne? Neyi tatmin etmeye çalışıyorum? Bunun üzerine düşünmek ve belki de bu ihtiyacımızı tatmin etmenin daha yapıcı, daha sağlıklı bir yolunu bulmaya çalışmak lazım. Bu videomuzda toksik davranışların bazılarını değindik. Hep diğerlerini de arıyoruz bu davranışları ben istiyorum ki biraz da kendimize bakalım. Kendimizi bir değerlendirelim, biraz içgörü de bulunalım. Yani iç gözlem yapalım. Acaba ben zaman zaman bu davranışları sergiliyor muyum? Biraz da bunun üzerine düşünelim. Çünkü asıl değiştirebileceğimiz şey kendimiz, diğerleri değil. Kişisel gelişim ve psikoloji eğer ilgi alanınız içindeyse, kendinizi daha yakından tanımak istiyorsanız, depresyon, anksiyete, kaygı gibi iç sıkıntısı, bunaltılar gibi durumlarla baş edebilmek için etkili çözüm yolları arıyorsanız doğru yerdesiniz. Bu kanalda her hafta bu konularla ilgili iki tane yeni video paylaşıyoruz. Bu videolardan haberdar olmak ve kaçırmamak istiyorsanız kanala abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir