PSİKOLOJİNİ DÜZELTMEYE BURADAN BAŞLA

Mutsuzluk ülkemizde ve dünyada her geçen gün artıyor gibi görünüyor. Ekrandaki grafikte, Gallup Araştırma Şirketi’nin 2022 Küresel Duygular Raporu’na göre, 2006 yılından 2021 yılına kadar mutsuzluk seviyesinin dünya çapındaki artışını görebilirsiniz. Bu bulgular, 122 ülkeden 127 bin yetişkinle yapılan görüşmeler sonucu elde edilmiştir.

Gerçekten de kime sorsanız çok halsiziz, sürekli yorgunuz, depresifiz, kaygılıyız. Bunda elbette ekonomi çok önemli bir faktör. Bunun yanı sıra çeşitli vitamin, mineral eksiklikleri ya da fizyolojik bazı sendromlar da elbette buna sebebiyet verebilir. Fakat bunların dışında, yıllar içinde hayatımızda değişen ve bu sonuca etki eden çok önemli bir faktör var ki o da sosyal medya.

Sosyal medya ve buradaki pazarlama stratejileri, algıyı etkilemeye yönelik çalışmalar psikolojimiz üzerinde düşünülenden çok daha fazla etkili. Sürekli felaket haberleri veren kanalları, sayfaları düşünelim. “Battık, bittik, ölüyoruz, deprem geldi, bizi zehirliyorlar, yeni salgın var.” gibi sürekli kötü haberlerle bombardımana tutuluyoruz. Hayvana, çocuğa şiddet haberleri, kaza görüntüleri, dram dolu olaylar… Tüm bunlar en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan temel güven duygumuzu sarsıyor ve bizi umutsuzluğa sürüklüyor.

Bu tarz haber ve içeriklere maruz kaldıkça, “Hayat zaten berbat, niye uğraşayım ki? Böyle bir dünyada yaşamanın ne anlamı var?” diye düşünmeye başlıyoruz. Aynı zamanda, tüm bu olaylar kötülüğü ve ahlaksızlığı normalleştiriyor ve sanki hayatın çoğu böyleymış gibi bir yanılsamaya düşürüyor bizi.

Oysa gerçek şu ki hayat ne yüzde yüz iyi ne de yüzde yüz kötü. Ancak medya ve sosyal medya, tıklanma alabilmek ve reytinglerini artırabilmek için beyinlerimizin korku ile ilgili bölümlerini aktif hale getirmeye çalışıyor.

Peki bunu neden yapıyor medya ve sosyal medya? Ne istiyor bizden? Aslında biz onun umurunda bile değiliz. Onlar satış ve kazanca odaklanıyor. Tıklanmaya ve reytinge bakıyorlar. Seni belirli siyasi yönlere yönlendirmek ve bunun karşılığını maddi olarak almak istiyorlar.

Sosyal medyanın bir diğer etkisi de bizi sürekli yetersiz hissettirmesi. Önce mutsuz hissettirip sonra mutluluğu bize satmaya çalışıyor. Çoğunuz kendinizi yeterince güzel, başarılı, zengin ya da sağlıklı bulmuyor olabilirsiniz. Bunun sebebi, sosyal medya ve onun baş aktörleri olan influencerlar tarafından her gün yeni bir ürün ya da trend denemeye zorlanmamız.

Peki ne yapalım? Televizyonu ve sosyal medyayı tamamen mi bırakalım? Hayır, bunu söyleyemem ama en azından bunun miktarını azaltabiliriz. Birkaç gün bunu deneyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kendinizi daha arınmış ve zihinsel olarak daha hafif hissedeceksiniz.

Sosyal medyadan bir süre uzak kalıp bunun yerine gerçek yaşama karıştığınızda, eliniz telefona gitmek yerine bir kitap aldığınızda ya da bir hobinizle ilgilendiğimizde farkı göreceksiniz.

Bu yüzden diyorum ki, bir şeyleri satabilmek uğruna medya ve sosyal medya tarafından bozulan psikolojimizi düzeltmeye ilk olarak bu adımdan başlayabiliriz. Denemesi bedava!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir