DUYGUSAL DAYANIKLILIĞINI ARTIR ACIYLA BİRLİKTE OTURABİLME MEDİTASYONU

Bu videoda sizi acılara karşı, rahatsız edici duygulara karşı güçlendirecek, psikolojik dayanıklılığınızı artıracak çok etkili bir egzersiz bulacaksınız. Egzersize geçmeden önce kısaca bu egzersiz nedir, ne işe yarar ve nasıl çalışır kısa bir bilgilendirme yapacağım. Ardından meditasyona geçeceğiz.

Acıyla karşılaştığımızda çok doğal ve insani bir tepki olarak hemen ondan kaçmaya çalışırız. Mesela dikkatimizi dağıtacak başka aktivitelere yöneliriz. Keyfimizi yerine getirecek başka bir şeyler yapmaya çalışırız. Keyifle bir dizi açabiliriz, bir müzik açabiliriz, kendimizi dışarıya atabiliriz. Belki sigara ya da alkol gibi daha sonrasında bağımlılık da yaratabilecek zararlı bazı maddelere yöneliriz. Ya da bazı ortamlardan, bazı kişilerden, bazı aktivitelerden uzak durmaya çalışırız.

Acıya karşı geliştirdiğimiz bu stratejiye kaçınma stratejisi diyoruz ve kaçınma stratejisi bazı durumlarda kısa vadede faydalı olabilirken, eğer bu bizim için artık bir otomatik tepki ise, bir alışkanlığa dönüştü ise bu durumda bir süre sonra ne yazık ki zararlı olmaya başlar. Peki ne gibi zararları olabilir kaçınmanın?

Uzun vadede kaçınma stratejisi beni kendime ve kendi duygularıma, hislerime karşı yabancılaştırır. Her duygu aslında içsel dünyamızın bize göndermeye çalıştığı bir sinyaldir, bir mesajdır. Ve bu mesajı görmemizi ve analiz etmemizi ister. Fakat biz kaçınmayı kullandığımız sürece ne yazık ki bunları fark edemeyiz.

Kaçınmanın bir diğer zararı ise kaçındığımız şeyi güçlendirmekten, daha da güçlendirmekten ve onun hayatımızı daha da şiddetli bir biçimde kontrol etmesine yardımcı olmaktan başka hiçbir şey yaramamasıdır. Aynı şey rahatsız edici duyguları bastırmak ya da yok saymak için de geçerlidir.

Neyi kastediyorum? Örneğin içten içe berbat hissetmeme rağmen harika hissediyorum, “hahaha” deyip tam tersiymiş gibi davranmaya çalışmak için kendimi zorlamam. Duygularımı, düşüncelerimi olduğu gibi ifade edememem. Onlar ortaya çıktığı an otomatik olarak belki de çoğu zaman farkında olmadan onları bastırmaya, reddetmeye çalışmam. Hatta tam tersiymiş gibi davranmaya çalışmam ruhsal enerjimin büyük bir bölümüne emer.

Ne yazık ki son yıllarda pozitif düşünmenin yanlış anlaşılması, yanlış uygulanması sebebiyle çoğumuz herhangi bir rahatsız edici his ya da duygu geldiğinde böyle hissetmemeliyim, hemen derhal bundan kurtulmalıyım, bu berbat bir şey, acaba hasta mıyım diye düşünmeye başladık. Bu yüzden de en ufak bir rahatsız edici hissi çok korkunç olarak görüp aşırı tepkiler vermeye başladık.

Direndiğin, bastırdığın, yok saydığın, kaçındığın her şeyi güçlendirirsin. Peki o zaman çözüm ne? Çözüm şefkatli kabul ya da teslimiyet. Tabii kabul ya da teslimiyet derken bu çoğu zaman yanlış anlaşılabiliyor. Burada kast edilen şey hissettiğimiz o duygunun etkisiyle tamamen dağılmak, boş vermek, bırakmak, vazgeçmek değil. O duygunun seline kapılıp boğulup gitmek de değil. Sadece o duygunun orada olmasına izin vermek, kabul etmek.

Tıpkı yüzmek ya da suyun yüzeyinde kalabilmek gibi. Eğer dalgalara direnir, kendini kasar, sert hareketler yaparsan batarsın. Ancak kendini suya bırakır, rahatlarsan bir de bakmışsın ki suyun yüzeyindesin. Duygusal dayanıklılığımızı artırmak istiyoruz ama hiç acı çekmeyelim istiyoruz diyorsanız böyle bir şey pek de mümkün değil. Bu biraz şuna benziyor. Çok güçlü kol kaslarım olsun istiyorum ama hiç ağırlık kaldırmak istemiyorum.

İşte biraz sonra yapacağımız meditasyonda sizinle beraber hafif ağırlıklardan yani daha hafif, görece daha hafif sıkıntılarla başlayarak yavaş yavaş kendi acılarımızla, sıkıntılarımızla, rahatsızlıklarımızla birlikte oturabilme kapasitemizi artıracağız. Bu meditasyonu düzenli bir şekilde yaptığınızda bir süre sonra göreceksiniz ki öncesinde kaçındığınız çoğu durum artık sizin için eskisi kadar korkutucu olmayacak. Ve artık onlarla birlikte daha rahat oturabileceksiniz. Zaten siz onları bastırmayıp, onları reddetmeyip, onlardan kaçmadığınız için onlar da artık eskisi kadar sizi rahatsız etmeyecekler.

Şimdi hazırsanız lütfen rahat bir yer bulun, rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer. Şöyle bir sırt üstü uzanın ve telkinleri dinleyin. Rahat bir yere geç, sırt üstü uzan ya da rahat bir koltukta otur. Gözlerin kapalı, her zamanki ritminde nefes alıp ver. Nefesi alırken, burnundan geçerken bıraktığı hisse odaklan. Nasıl bir his? Sıcaklık ya da soğukluk olabilir. Nefesi alırken ve verirken burnundan, soluk burnundan geçişine ve bıraktığı hisleri fark et. İstersen nefesini beyaz bir ışık gibi düşünebilir, belininden geçişini gözünde canlandırabilirsin.

Şimdi dikkatini kalçana odakla. Oturduğun koltukla temasını ve basıncı hisset. Her nefes verişte ağırlığını biraz daha koltuğa ver. Kalçanın koltukla temas noktalarını hisset. Vücudunun koltuğa yaptığı basıncı, giysilerinin cildinle temasındaki duyumlarını fark et. Buradaki hislere odaklan. Belki basınç, belki karıncalanma, kaşınma ya da başka bir şey. Fark et. Kendini zorlama, zihnini temizlemeye çalışma. Olduğu gibi doğal biçimde nefes sarılıp ver. Aklın herhangi bir düşünce, duyum ya da ses ile dağılırsa hemen bunu fark et ve nazikçe egzersize yani ağına dön.

İzlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşça kalın. Şimdi ellerini kalbinin üzerine koy. Ellerinden bedenine yayılan sıcaklığı hisset. Bu dokunuş sana burada olduğunu ve şefkate layık olduğunu hatırlatsın. Şimdi seni rahatsız eden bir olayı hatırlamanı istiyorum. Sende korku, üzüntü, öfke ya da buna benzer zorlayıcı bir duygu uyandıran bir olay. Başlangıçta çok zorlayıcı bir olay seçme. Az ya da orta zorlukta bir olay olsun. Bir on arası bir ölçekte, üç zorluğunda bir olayla başlayabilirsin. Bu olayı zihninde canlandır. Mekan neresi? Kimler var? Ne oluyor? Gör.

Zihninde bu olayı canlandırdığında hissettiğin duygunun farkına var. Ve o duygunun ismini şefkatle söyle. Örneğin, bu öfke ya da bu hayal kırıklığı. Eğer birden fazla duygu varsa en güçlü olanını isimlendir. Ve şefkat ve kabulle o duygunun orada olmasına izin ver ve ismini söyle. Örneğin, bu hüzün. Şimdi bu hissi bedeninde en çok nerede hissettiğine odaklan. Dikkatini ve farkındalığını tüm bedenine getir ve tara. En çok hangi bölgede bu his var? Belki göğsün, belki karnın, belki başın ya da omuzların. Bu his bedeninde en çok nereye etkiliyor?

Fark et ve dikkatini o bölgeye odakla. Bu hisleri bastırmadan sadece fark et ve izle. Rahatsızlığın orada olmasına şefkatle izin ver. Onu uzaklaştırmaya çalışmadan, yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan şefkatle kabul et. Şimdi ellerini bedeninde bu duyguyu en çok hissettiğin bölgenin üstüne koy. Ellerinden yayılan ısı ile o bölgeyi yumuşattığını hayal et. Tıpkı sıcak bir suyun içinde olduğu gibi kaslarının rahatlamasına, gevşemesine izin ver. Gevşet, gevşet. Elindeki sıcaklığın ve şefkatin bedeninin o bölgesine yayıldığını hisset ve rahatlat.

Şimdi bu kelimeleri kendine tekrarla. Sen benim için önemlisin. Böyle hissetmek zor, biliyorum. Ama bununla birlikte kalabilirsin. Sen bir okyanussun. Bu duygu ise okyanustaki geçici bir dam

la ona yer açabilirsin. O duyguya kapılmadan, yorumlamadan, sakince gözlemleyebilir, geçmesini izleyebilirsin. Unutma, bedenin senin evin, duygular ise geçici misafirlerin. Bırak gelsinler ve gitsinler. Gökyüzünden geçip giden bulutlar gibi, değişen mevsimler gibi, kıyıya vuran dalgalar gibi. Şefkatle onları karşıla, gözlemle ve geçip gitmelerine izin ver.

Bedenini ve hislerini şefkat ve kabulle gözlemle. Başka bir zorlayıcı duyguyu fark edersen ya da aynı duygunun bedenindeki yeri değişirse elini oraya koy, duyguyu tanımla ve onunla birlikte otururken bedeninin o bölgesini gevşet. Tıpkı ılık bir suyun içindeymişcesine gevşet ve rahatlat. Bu sırada duymaya ihtiyaç duyduklarını şefkatlice kendine söyle. Tıpkı sevdiğin bir arkadaşını yatıştırır gibi. Böyle hissetmek zor, biliyorum. Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir. Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir.

Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir. Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir. Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir. Her şey insanlar için. Her duygunun bedenini değiştirir. Her duygunun bir işlevi var ve her duygunu yaşamaya hakkın var. Bırak sana mesajını versin ve gitsin. Ben hep senin yanındayım. Buradayım. Sen duygularından ibaret değilsin. Sen duygularından ibaret değilsin. Daha fazlasısın. Sen bir okyanussun. Duygun ise bu okyanusta bir damla. Ona yer açabilirsin.

Ellerinden bedenine yayılan şefkat ve kabul enerjisini hisset. Şimdi derin bir nefes al ve yavaş yavaş gözlerini aç. Bu meditasyonu önce daha kolay, hafif zorlayıcı duygularla uygulayın. Ustalaştıkça, aşama aşama, yavaş yavaş, daha zorlayıcı duygularla birlikte kalabilmek için uygulayın. Kendinizi çok zorlamayın. Yavaş yavaş ilerleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir