STRESLE BAŞA ÇIKMAK İÇİN YAPMAMAN GEREKEN 5 ŞEY (Stresten Kurtulma Yolları – Stres Yönetimi)

Efendim merhaba. Bu videoda daha az stres yaşamak, daha az üzülmek, daha az öfkelenmek ve daha mutlu bir hayat yaşamak için şu anda yaptığım neleri yapmazsam yani hangi alışkanlıklarımı bırakırsam hayatım daha da kolaylaşır. Bundan bahsedeceğiz. Bakalım neleri yapmamak, neleri bırakmak gerekiyor? Bir: şeyi kişisel algılama. Şimdi diyeceksin ki ben zaten algılamıyor ki. Algılıyorsun. Bak sana ispat edeceğim. Şimdi biraz sonra duyacağın cümleleri ya da benzerlerini zaman zaman söylediğin oluyor mu? Kendine sor.

Hayat beni neden yürüyorsun? Sen kimsin ya? Hayatında işi gücü yok. Sana plan yapacak. Oturup sana göre düzenleyecek her şeyi. Neden hep benim başıma geliyor?

Sadece senin başına gelmiyor.

Öyle söyledi asla beni kastediyor ben anlamaz mıyım ya. Benim gıcıklığıma yapıyor.

Muhtemelen kastetmiyor. Herkes bana düşman, kimse iyiliğimi istemiyor benim.

Emin misin? Başına gelen olayları ya da diğer insanların söylemlerini ve eylemlerini kişisel olarak algılamak seni daha mutsuz, daha öfkeli ve daha stresli yapar. Öte yandan gerçekçi de değildir. Çünkü evrenin ve diğer insanların hayatlarının merkezinde sen yoksun. Aslında herkesin merkezinde kendisi var. Evrende ve doğada ise her şey olması gerektiği gibi oluyor. Yani sana göre düzenlenmeyor. Herkes ya da her şey seni üzmek ya da sinirlendirmek için gün boyu planlar yapmıyor. Eğer bunu fark eder ve bunu kabul edersen hayat senin için daha kolay olabilir. İkinci maddemiz kıyaslama yapma. Kıyaslama çoğu zaman mutsuzluk getirir. Instagram’da, Facebook’ta, sosyal medyada, orada burada, dışarıda gördüğün ihtişamlı hayatları kendinin ki ile kıyaslama. Bazen bakıyorum. Instagram’da bir ünlü. Diyelim ki evinden bir fotoğraf paylaştı. Özellikle bu evde kal zamanlarının ilk günlerinde ünlülerin evlerini gören kişiler alta yorumları yazıyorlar. “Vay eve bak. Biz de bizimkine ev diyoruz.” Ya da birisi arabasını ya da yaptığı tatili paylaşıyor. Hemen altına yorumlar başlıyor gelmeye. Kendi hayatlarıyla onların hayatlarını ya da onların sahip olduklarını kıyaslıyor çoğu insan. Bunu istemsiz olarak zaman zaman yaparız. Bazen ben bile yaparken buluyorum kendimi. Fakat bunu yaptığın an hemen kendini durdurmalısın. Çünkü bu gerçekten de mutsuzluğu beraberinde getirir. Öte yandan biliyoruz ki sosyal medyada çoğu kişi hayatlarının sadece süslü yanlarını paylaşıyor. Hayatın diğer kısmını bilemezsin. Yani o hayatı elde etmek için neler yaptı, nelerden ödün verdi ya da şu an hali hazırda bu hayatı yaşarken çektiği diğer acılar neler? Çünkü biliyoruz ki kimsenin hayatı mükemmel değildir. Herkesin hayatında iyi yanlarda vardır, kötü yanlar da vardır. O gördüğün muhteşem, mutlu gözüktüğü fotoğrafı çektirirken belki de aynı gün içerisinde birlikte olduğu kişiden fiziksel ya da sözel olarak ya psikolojik olarak tacize uğradı. Bunu bilemez. Böyle bir şey olmasa bile bizim odak noktamız daha çok kendi hayatımız olmalı. Bu noktada ben kendi hayatımı daha iyi hale getirebilmek için neler yapabilirim? Ya da hali hazırda benim hayatımda iyi olan noktalar nelerdir? Böyle bir zihin yapısı geliştirirsem eğer daha mutlu olabilirim.

Üçüncü maddemiz neden deme. Onun yerine nasıl de. Neden başaramıyorum? Neden kimse beni sevmiyor, neden olmuyor?

Neden sorusu aslında bir şeyleri sorgulamak için iyidir ancak fazlası mutsuz edebilir. Daha doğrusu fazlası demeyelim de sadece neden? Diye sorup harekete geçmemek insanı mutsuz edebilir. Peki neden yerine neyi kullanabilirim. Mesela? Nasıl sorusunu kullanabilirim, neden yapamıyorum demek yerine nasıl yapabilirim? Neden başaramıyorum demek yerine nasıl daha başarılı olabilirim? Gibi sorular sorduğum zaman sadece soruna değil çözüme de odaklanmış oluyorum. Dolayısıyla harekete geçme ihtimalim artıyor? Sadece neden? Diye sorduğumda ise oturup gün boyu kendime acıyorum. Daha stresli, daha mutsuz olmaya başlıyorum. Dördüncü maddemiz kendine acıma alışkanlığını bırak.

Neler Çektim Ya Neler Geldi Başıma Ya Yazık Banan Ya. Ne Çektin Be!

Kendine acıyanların odağı genellikle geçmişte ve geçmişte yaşadıklarındadır. Şu da başıma geldi, bu da başıma geldi diye sürekli kendimizi acıyacak, çeşitli maddeler buluruz. Adeta geçmişten onları çıkartıp çıkartıp çekeriz. Bir kere üzüldük ya o üzülmeyi destekleyecek daha fazla kanıtı adeta geçmişten çıkartırız sürekli ve hatta dert yarıştırmaya döndürürüz bir süre sonra. ♪ “Dertler Derya Olmuş, Bende Bir Sandal”. Vardır böyle huylarımız değil mi? Arkadaşlarımızla bazen biraraya geliriz ve ben de şunu çektim, ben de bunu çektim. Vay be bak benim de başıma şu geldi diye adeta dertlerimizi yarıştırırız. Ve bir süre sonra bu kendine acımaya dönmeye başlar. Bu çok zararlıdır. Kişinin kendisi ile ilgili algısı çok ciddi anlamda ileride depresyon yaşama ihtimalini arttırır. O yüzden kendinize acıma alışkanlığınız varsa bunu bırakmaya çalışın. Kendinize acımak yerine yani kendinizi acıyacak şeyler bulmak yerine, bir önceki maddede de bahsettiğim gibi şu anki hayatınızda nelerin iyi olduğuna dair minnettar olduğunuz şeyleri bulmaya çalışın ve bu konuda zihninizi eğitmeye çalış. Sözün özü, kendinizi, daha doğrusu zihninizi kendinize acımak yerine halihazırda hayatınızda var olan iyi şeyleri bulmak yönünde eğitin ki az önce de bahsettiğim ve şurada ↗ bulabileceğiniz videomda da bunun çok etkili bilimsel tekniklerini anlatıyorum. Videonun adı Olumlu düşünmek ama nasıl?”

Bu videoyu lütfen kanalımdan bulun ve zihninizi bu yönde eğitmenin çok etkili bilimsel tekniklerini öğrenin. Beş: -meli, -malıları çok fazla kullanma. Örneğin herkes bana saygı duymalı. Asla hata yapmamalıyım. Her zaman 1 numara olmalıyım. Akşamki yemekte her şey mükemmel olmalı. Herkes çok eğlenmeli. Herkes beni çok sevmeli. Diğer insanların ne yaptıklarını ya da ne dediklerini kontrol edemezsin. Sen sadece kendi eylemlerini ve söylemlerini kontrol edebilirsin. Öte yandan diğer insanların söylemleri ve eylemleri senden çok, daha çok kendileriyle ilgilidir. Çünkü herkes kendi algı penceresinden dünyaya bakar. Öte yandan hayattaki bazı değişkenleri de kontrol edemezsin. Örneğin doğadaki olaylar gibi, salgınlar gibi, krizler gibi, bazı savaşlar gibi. Evet, hayatta çoğu şeyi kendimiz kontrol edebiliriz. Ancak bazı şeyler de bizim kontrol alanımızın dışındadır. Onlara müdahale edemeyiz direkt olarak. Bunları kabul etmek ve bunu uygun şekilde plan yapmak gerekir. Disiplinli olmak, hayatla ilgili planlar yapmak güzel bir şeydir. Ancak bunlarda da çok katı olmamak gerekir. Hayata bakışımız da ki o kesin kurallar, katı kurallar biraz esnetilmelidir iyi hissedebilmek için. Ne demiş? Victor Hugo “Yumuşak olma, ezilirsin sert olma, kırılırsın” hayatta biraz esnek olmak değişen koşullara karşı seni daha dayanıklı yapar. Bakım Duygusal dayanıklılığa anlatırken hep bambu örneğini veririz. Çünkü bambu gerçekten de çok dayanıklı bir bitkidir. Bambu rüzgarlar karşısında eğilir, bükülür ama kırılmaz. O çok sağlam sağlanmış gibi gözüken daha sert ağaçlar. Bir bakarsınız rüzgar karşısında kırılır ya da kökten devrilirler. Hatta Çinilerin bambu ile ilgili bir atasözü vardır. “Esneyen bambu direnen meşeden daha kuvvetlidir.

İşte biz de adeta bir bambu gibi hayat karşısında daha esnek olmalıyız. -melilerimizi -malılarımızı biraz kontrol etmeli ve acaba ne kadar gerçekçiyim? Bu bakış açısı beni ne kadar mutlu ediyor? Bunları sorgulamalıyım. Stresle başa çıkmak için zihinsel ve bedensel çok sayıda tekniği kanalımdaki videolarda anlatıyorum. Hatta bunların hepsini topluca kanalımdaki “Stresle Başa Çıkma Yolları” oynatma listesinde bulabilirsin. Peki genel olarak seni hayatta neler strese sokuyor? Bunları yorumlar kısmında yazarsan sevinirim. Belki sizin yazdığınız yorumlardan yola çıkarak yeni bir video konusu belirleyebiliriz. Bu tarz konularla ilgileniyorsan. Psikoloji ve kişisel gelişim ilgi alanında ise kanalımız abone olmayı unutma. Öte yandan bildirim zilleri tıkla ki yeni videolar yüklediğimiz de sana haber gelsin. Hoşçakal.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir