RUH DURUMUNU ETKİLEYEN KAS – Ruh Kası Psoas Nedir? Nasıl Gevşetilir? Psoas Gevşetme Teknikleri

Ruhun da kası olur mu? Binlerce yıllık kadim bilgiler bu sorunun cevabının evet olduğunu söylüyor. Yaşadığımız stresin ve travmaların vücutta ruh kası olarak da adlandırılan bir kasta hücresel boyutta biriktiğini söylüyor. Bu kası rahatlatmak farkında olmadan yıllar içerisinde yaşadığımız stresler ve travmalar sonucu vücudumuzda birikmiş olan pek çok olumsuz sonucu rahatlatmamızı ve onlardan kurtulmamızı sağlıyor. Peki nedir bu kas? Bizi nasıl etkiliyor ve biz nasıl onu rahatlatabiliriz? Bu videoda. Yahu duyguyla kasın ne alakası var demeyin. Psikolojik olan her şey aynı zamanda fizyolojiktir. Yani beden ve zihin ayrılmaz bir bütündür. Birinde olan diğerini de etkiler. Duygular sadece kafamızın içinde değildir. Aslında onlar bedende hissedilir. Her duygunun bedende bir yansıması vardır. Bedensel belirtilerle kendini gösterir. Ekranda 2014 yılında yapılan bir bilimsel çalışmaya göre 13 duygu ve bu 13 duygunun bedende en çok ve en az hissedildiği yerleri görüyorsunuz. Bu çalışmada katılımcılara 13 tane duygu kelimesinin yanı sıra bir de nötr kelimesi verildi. İki tane beden silüeti gösterildi ve bu duygulardan her birini yaşadıklarında vücutlarında en çok hangi bölgelerde aktivitenin arttığını hissettiklerini, hangi bölgelerde ise aktivitenin azaldığını hissettiklerini belirtmeleri istendi. Görselde insanların bedenlerinde o duyguyu en çok hissettiklerini belirttikleri bölgeler sıcak renklerle gösterilmiştir. Yani ekrandaki sarı ya da kırmızı renklerle gördüğünüz yerler o duygunun en çok yaşandığı, en çok hissedildiği yerler. O vücut bölgesinde aktivasyon artıyor kişilerde. Daha soğuk renkler ise o duygu yaşandığında aktivasyon düştüğü vücutta pek de hissedilmeyen bölgeler. Peki siz hangi duyguyu vücudunuzda, hangi bölgede hissediyorsunuz en çok? Hiç dikkat ettiniz mi? Ya da bunun üzerine düşündünüz mü daha önce? Mesela üzüntüyü, göğsünüzde, korkuyu karnınız da öfkeyi kafanızda mı hissediyorsunuz en çok? Bunu ilgili yorumlarınızı bekliyorum.

Videonun altına yazarsanız sevinirim. Peki gelelim bizi en çok strese sokan duygular olan korku, öfke, üzüntü gibi duygularla alakalı vücut kasımıza ruh kası olarak da adlandırılan bu kasın adı psoas diye yazılır, soaz diye okunur. Bacaklardan başlayarak omurgaya kadar uzanan psoas kası bacaklarla bel kemiğini bağlayan tek kastır. Psoasımız olmasa düzgün bir şekilde duramayız ya da yürümek üzere adımlarımızı atamayız. Herhangi bir şekilde bir stres yaşadığınızda, stres yaratan bir durumla karşılaştığınızda korktuğunuzda, kaygılandığınızda, üzüldüğünüzde ya da öfkelendiğinizde vücudunuzda kasılan ilk kaslardan biri psoas kasıdır. Strese girdiğimiz an vücut kendini küçültür, kapatır. Baş öne, omuzlar içeriye doğru, kalça kemiği ise öne doğru çekilir. Strese girdiğimizde bu postüre gireriz ve psoasımız kasılır. Peki neden bunu yapıyor vücut? Aslında çok basit bir açıklaması var. Olabildiğince kapladığı alanı daraltıyor. Böylelikle gelmesi olası tehditlere karşı yaralanma riskini azaltıyor. Hatırlarsanız deprem anında da cenin duruşuna geçmemizi isterler. Neden? Herhangi bir yaralanma ihtimalini azaltmak için sırtımız ve bayraklarımız arasındaki bağlantıyı, yani psoas kası stres anında yani biz tehdit altındayken kasılarak koşmamızı ya da tekme atabilmemizi sağlar ki bunlar tehdit altındayken en çok ihtiyaç duyduğumuz iki işlevdir. Tabii bunun yanı sıra stres anındayken, yani vücudumuz herhangi bir tehdit altında olduğunu hissettiği zamanlarda savaş kaç tepkileri dediğimiz birtakım değişimler olur vücudumuzda. Bunlar neler de hatırlayalım isterseniz. İlk belirtilerden bir tanesi kalp hızımızın artmasıydı. Kalbimiz daha hızlı çarpmaya başlıyor ki ihtiyaç duyduğu kanı bulabilsin ve kalbimiz hızlı çarpmaya başladığı zaman nefes alış veriş işlerimiz dahası yüzeysel ve hızlı hale geliyordu.

Vücudumuz o sırada kaçabilmek ya da tekme atabilmek için enerjiye ihtiyacımız olduğunu düşündüğünden karaciğerde depolanmış olan kolesterolü ve şekeri sisteme salıyor. Demek ki kolesterol, ölümüz ve şekerimiz anlık olarak o sırada çok ciddi biçimde artıyor. Bunu neden yapıyor vücut? Hiçbir zaman bizim kötülüğümüz için yapmaz. Onun hep en temeldeki amacı canlılığımızı sürdürmektir. Bunu yapmasının amacı şu, ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi karşılamak. Yine aynı şekilde bu enerjiyi daha tasarruflu şekilde kullanabilmek için en çok enerji çeken uygulamaları kapatıyor. Örneğin bağışıklık ya da sindirim gibi bunları kapatıyor ki kısa vadede pilimiz daha uzun süre dayansın. Tabii bunlar anlık tehditlere karşı hayatta kalmamıza yardımcı olan ve bundan yüzbinlerce yıl önce doğada yaşayan atalarımızın türünün bugüne kadar devam etmesini sağlayan çok önemli işlevler. Ve bu tepkiler beynimizin ilkel bölümünde kayıtlıdır ve herhangi bir tehdit hissedildiği anda otomatik olarak hızlıca biz düşünmeden devreye girer. Bu tepkilerin ortaya çıkması için ille de fiziksel hayati bir tehditle karşı karşıya olmanız şart değil. Yani ille de karşınızda bir kaplan olması gerekmiyor. Sosyal tehditler de benzer tepkilerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Örneğin zam haberleri, kredi kartı ekstresini görmek ya da ilişkilerde yaşadığınız çatışmalar da yine beyinde benzer tepkilerin otomatik olarak ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor. Tabii ki bu tepkiler kısa vadede gerçekten savaşmamız ya da kaçınmamız gereken durumlarda işimizi kolaylaştırıyordu biz doğada yaşarken ancak şu anda doğada yaşamadığımız ve daha uzun vadeli, daha kronik stres faktörlerine maruz kaldığımız için bu tepkiler ne yazık ki daha uzun vadeli olarak gösterilen tepkiler halini aldı ve bu da bizim sağlığımızı başlı başına tehdit eden bir durum oldu.

Bazı faktörler psoas kasının kısalmasına yol açar ki bu bizi başlı başına daha endişeli ve daha stresli bir hale getirir. Peki nedir bu faktörler? Bunlardan birincisi kronik stres. Yani uzun vadede strese maruz kaldığınızda. İşte vücudunuzdaki o duruş. Vücuttaki o savaş kaç tepkileri uzun vadede bir süre sonra psoas kasına zarar vermeye başlıyor ve bizler daha endişeli, daha gergin hale geliyoruz. Bunun yanı sıra hareketsizlik, duruş bozuklukları, dar kıyafetler ve yüksek topuklu ayakkabıların da uzun vadede psoas kasının kısalmasına yol açtığı söyleniyor. Psoas kasımız kısaldığında ne olur, nasıl anlarız? Bunun belirtilerinden bir tanesi bel kavisinin artması, belin düzgünlüğünün bozulması, psoas kası kısaldığı zaman lordoz olarak da bilinen bir postür kusuru ortaya çıkar ve bel çukuru artar. Psoas kasınızı rahatlatarak ve ona denge kazandırarak stresin bedenimizde yarattığı bu etkilerden kurtulabiliyoruz. Özellikle kadim bilgilere göre bazı yoga duruşları gerçekten de phoas kasımızı rahatlatıyor. Yıllardır birikmiş olan o travmaların ve stresin sonuçlarından kurtuluyoruz. Bu yoga duruşları düzenli biçimde yapıldığında aynı zamanda yaşamsal enerjinizi de arttırıyor ve rahatlamanıza yardımcı oluyor. Şimdi ben psoas kasını rahatlatan yoga duruşlarından en basit üç tanesinden bahsedeceğim. Bunları izleyebilir ve sağlığınız elverdiğince eğer uygunsa yapabilirsiniz. Özellikle böyle en az zarar verebilme ihtimali olan en basit üç tanesini seçtim. Fakat bunun dışında psoas kasını rahatlatmak için hangi egzersizler yapılmalı merak ediyorsanız bu şekilde aratarak yoga eğitmenleri tarafından hazırlanmış hareketlerin nasıl yapılacağını detaylı gösteren birtakım kaynaklara ulaşabilirsiniz.

İlk duruşumuz savasana. Sırt üstü yerde uzanarak bedeni gevşemeye bıraktığımız bir poz bu. Sırt üstü uzanın, ayaklarınızı genişçe açın ve ellerinizi vücudunuzdan 5-6 santim uzağa konumlandıran. Avuç içlerinin yukarı bakacak şekilde çevirin ve parmaklarınızı gevşetin. Gözlerinizi kapatın ve bu konumda dinlenin. Tüm vücudunuzu rahatlatın. İkinci pozisyonumuz ağaç pozisyonu. Bu pozisyonda ellerimiz göğsümüz önünde bіrlеşmіş şekilde tek ayak üzerinde duruyoruz. Kıvırdığımız diğer ayağımızın tabanını ise diz hariç ayakta duran bacağın iç kısmında herhangi bir yere koyuyoruz. Sırtımız dik, omuzlarımıza rahat ve kulaklarımızdan uzakta yani omuzlarımız yukarı doğru çekilmiş değil. Buna dikkat edelim bu pozisyonda. Bu pozisyon aynı zamanda dengemizi korumamıza da yardımcı oluyor. Üçüncü pozisyonumuz mutlu bebek pozu. Bu pozla sırt üstü yatan mutlu bir bebek gibi görünüyoruz. Sırt üstü uzanın, nefes vererek dizlerinizi karnınızı çekin ve ayaklarınızı kavrayın. Bunu yaparken boynunuz yerden kalkmasın. Ayakları tutmakta zorlanıyorsanız bilekleri ya da bileğe yakın bir yerde tutabilirsiniz. Bu pozdayken yanlara doğru sallanabilir ve pozun tadını çıkarabilirsiniz. Gördüğünüz gibi son derece basit ve son derece eğlenceli pozlar. Tabii ben dediğim gibi en basitlerinden seçtim özellikle diğerlerini daha ileri pozları merak ediyorsanız araştırabilirsiniz. Bunları düzenli olarak uyguladığınızda bedeninize ve ruhunuza gerçekten çok büyük bir iyilik yapmış olacaksınız. Psikoloji ve kişisel gelişim ile ilgili bu kanalda her hafta iki tane yepyeni video yayınlıyoruz. Eğer bu konular ilginizi çekiyorsa kanımıza abone olmayı unutmayın. Böylelikle yeni videolar yüklendiğinde haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir