OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ FARKET VE YÖNET – Olumsuz Düşüncelerden Kurtulmak – Bilişsel Çarpıtmalar
Geçenlerde kanalımızın topluluk kısmında bu aralar en sık yaşadığınız olumsuz düşünceler nelerdir? Yazar mısınız? demiştim ve gelen yorumları incelediğimde çoğu kişide psikolojide bilişsel çarpıtma dediğimiz bir durumun var olduğunu fark ettim. Bilişsel çarpıtmalarımızı fark etmek ve bunlarla baş edebilmek çok çok önemli. Çünkü eğer bilişsel çarpıtmalar belirli bir sıklığın, şiddetin üzerinde olmaya başlarsa bizi yavaş yavaş depresyon, panik atak ya da diğer ruhsal birtakım sıkıntılara doğru maalesef yönlendirir. Bu yüzden de bunlardan korunabilmek için bedensel ve ruhsal sağlığımızı koruyabilmek, geçirdiğimiz bu zorlu dönemi sağlam bir şekilde atlatabilmek için bu bilişsel çarpıtmalar neler, acaba bende de var mı Ve varsa neler yapabilirim gibi konularla ilgili sizlere yardımcı olmak istedim. Bu yüzden de bu videoyu çektim. Şimdi bazı izleyenler videonun başlığını görünce düşüncenin olumsuzu olmaz. Düşünce düşüncedir diyecekler. Arkadaşlar elbette öyledir ama eğer bir düşünce biçimi bir şekilde, ardından gelen yaşattığı duyguyla sizi sıkıntıya sokuyorsa, sizin hayatınızı, iş hayatınızı, sosyal hayatınızı, özel hayatınızı olumsuz anlamda etkiliyorsa, hatta bedensel olarak sizi hasta bile edebiliyorsa o zaman bu hayatınız üzerinde sıkıntılı etkileri olan düşünceleri nasıl tanımlayalım? Ne diyelim onlara? Mahmut mu diyelim? Bir şekilde tanımlamak için olumsuz düşünce diyoruz. Yani bir şekilde sonucunda sizin hayatınızı negatif anlamda etkileyen birtakım düşünceler var gerçekten de bu düşünceleri fark edebilmek, bu düşüncelerin etkisini fark edebilmek. Bu düşüncelere acaba ben kendi hayatımda ne sıklıkla kullanıyorum? Bunları fark edebilmek. Bu düşünceler acaba ne kadar gerçekçi ne kadar objektif, ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bunları analiz edebilmek için bunları fark edebilmek ve düzenleyebilmek gerekiyor işte bu videoda da benim amacım en azından bu farkındalığı sağlayabilmek.
Günlük yaşamda gerçekten de dışarıda bir şekilde olup biten olaylara baktığınız zaman bu olaylar tek başlarına ne iyidir ne kötüdür. Onlar aslında genel olarak nötrdür. Yani herhangi bir şekilde iyi ya da kötü diyemeyiz. Aslında onların iyi ya da kötü olup olmadıklarına biz karar veriyoruz. Düşünce biçimimiz ile bunu yapıyoruz. Bir şekilde dış dünyada olup bitenlerle ilgili veriler beynimize ulaşıyor. Duyu organlarımız aracılığıyla yani herhangi bir olay gerçekleştiğinde biz bunu görüyoruz. Kulağımızla duyuyoruz, bir şekilde hissediyoruz ve ardından bu gelen nötr veriler bizim zihnimizde, bizim kendi algı filtrelerimizden geçiyor ve bizler nu nötr olayı iyi, kötü, nötr, felaket ya da muhteşem olarak etiketlendiriyoruz. Ve bu etiketlendirmeyi yaparken yani başımıza gelen olayı yorumlarken bir şekilde bizim geçmiş tecrübelerimiz, daha önce yaşadıklarımız, çocukluktan itibaren bilinç altımızda var olan inançlar. Anne babamızın bizi yetiştirme biçimi, içinde yaşadığımız toplum, o toplumun genel yapısı ve hatta vücudumuzdaki bazı biyolojik olaylar dahi bizim o olayı yorumlamamızı etkiliyor. İşte bu yüzdendir ki aynı olay A kişisinin başına gelirken A kişisi bu olayı iyi bir şey diye yorumlarken B kişisi felaket ya da korkunç olarak yorumlayabiliyor. Çünkü ikisinin yorumlama biçimi tamamen birbirinden farklı. Şimdi biz dedik ki evet dış dünyadaki olayların çoğu aslında nötr olaylardır ve biz bu olayları bir şekilde yorumlarız ve buna göre anlamlandırırız. Ancak işte bu başımıza gelen olayları yorumlarken bazen olanı olduğundan farklı algılayabiliyoruz. Yani ne demek bu? Bazen gerçekliği ̇çarpıtabiliyoruz çarpık olarak algılayabiliyoruz. İşte buna bilişsel çarpıtma diyoruz.
Yani kişilerin olanı olduğundan farklı görme eğilimi, bilişsel çarpıtmalar aynı zamanda düşünce hataları olarak da geçiyor bazı kaynaklarda. Biz bu videomuzda bilişsel çarpıtmalar olarak bahsedeceğiz. Bununla ilgili ayrıca düşünce hataları diye bir videom var? Kendinize minik bir test yaptığınız ve hangi düşünce hatalarına sahip olduğunuzu görmenize yönelik. Ancak baktım ki ihtiyaç halen devam ediyor. O yüzden belki biraz daha farklılaştırarak biraz daha detaylandırarak bu konuyu tekrar işlemek istedim. Çünkü tekrar ediyorum. Bakın bilişsel çarpıtmalar yaşadığımız çoğu fizyolojik ve psikolojik sorunun altında yatan temel nedenlerdir ve bilişsel çarpışmaların toplumda görülme sıklığı o kadar fazladır ki sağlıklı insanlar da bilişsel çarpıtma yaparlar. Yani şöyle zannetmeyin. Bilişsel çarpıtmayı sadece belli bir ruhsal bozukluğa sahip olan insanlar yapar, diğerleri yapmaz. Hayır, böyle bir şey yok. Yani fiziksel ve psikolojik olarak son derece sağlıklı insanlarda zaman zaman bilişsel çarpıtmalar yapabilirler. Yani olanı olduğundan farklı algılayabilirler. Önemli olan bunun dozudur. Yani bunun dozu artmaya başladığında artık sizin bilişsel çarpıtmalarınız yoğunlaşmaya başladığında, sıklaşmaya başladığında o zaman sizi sıkıntıya doğru götürüyor maalesef. Bu yüzden bu işin henüz başındayken, yani henüz daha yoğunlaşmadan bunları fark etmek ve üzerine çalışmak önemli. Şimdi isterseniz toplumda en sık görülen bazı bilişsel çarpıtma türleri neler onlara bakalım. Bilişsel çarpıtma türleri aslında çok fazla yani 15 16 tane var. Doktor David Burns’ün İyi Hissetmek diye bir kitabı var. Aynı şekilde Profesör Doktor Hakan Türkçapar hocamızın Fark et Hisset, Düşün Yaşa isimli kitabında da bu bilişsel çarpıtmaların detaylı tanımlamalarını ve bunlarla baş etme yollarını bulabilirsiniz. Ben size tabii ki hepsinden bahsetmeyeceğim ama en sık görülen 5-6 tanesinden bahsedeceğim. Lütfen ben bu bilişsel çarpıtma türlerini anlatırken dikkatli bir şekilde alıcı gözle alıcı kulakla dinleyin ve acaba ben zaman zaman bu bilişsel çarpıtmaları kendimde yapıyor muyum? Diye bir düşünün ve fark edin. Fark etmek yolun başı biliyorsunuz. En sık görülen bilişsel çarpıtma türünden başlayalım. Bunlardan bir tanesi Aşırı Genelleştirme, aşırı genelleştirme adından da anlayacağınız üzere zorlu birkaç olayı yaşadıktan sonra bu olayların ardından sanki hayatın geneli hep böyleymiş ve bundan sonra da hep böyle olacakmış gibi düşünme ve yaşanılan bu olumsuzluğu hayatın geneline yayma eğilimidir. Aşırı genelleştirme çarpıtma türünde kişiler genellikle hep, hiç asla, herkes, hiç kimse, bütün, bütünüyle, tamamen gibi genelleştirme kelimelerini çok yoğun kullanırlar. Diyelim ki o gün bir aksilik yaşadınız. Yolda gelirken arabanın lastiği patladı ve ardından işyerine geldiniz ve işyerindeyken de ne bileyim elektronik bir alet bozuldu. Ya da bir toplantıya geç kaldınız. Birkaç sıkıntı üst üste geldi. Bunun ardından mesela hep böyle oluyor. Hiçbir şey yolunda gitmiyor. Berbat bir hayatım var. Neye elimi atsam kuruyor. Zaten böyle kötü şeyler hep beni bulur. Geldi mi? Her şey üst üste gelir gibi. Bunu hayatın geneline yayan birtakım kalıplar kullandığında kişi aşırı genelleştirme hatasına düşüyor. Ya da mesela sevgilisinden ayrılan ya da üst üste belki başarısızlıkla sonuçlanmış duygusal ilişkiler yaşayan bir kişinin. Bütün erkekler aynı ya da bütün kadınlar aynı hiç kimseye güvenilmez. Asla mutlu olamayacağım. Yalnız öleceğim. Asla evlenemeyeceğim. Asla mutlu bir yuvam olmayacak gibi. Geçmişe dair, şimdiye dair ve geleceğe dair bu yaşadığı olumsuz durumu genelleştiren ifadeler kullanması yine aşırı genelleştirme, bilişsel çarpıtma türüne bir örnektir.
Aslında objektif olarak baktığımızda bu düşünceler gerçekliği yansıtmıyordur. Çünkü bir kişinin hayatının bütünüyle berbat olması gibi bir durum söz konusu değildir. Çünkü herkesin hayatında iyi olan şeyler de vardır, kötü olan şeyler de vardır. Zaman zaman bu iyi olan şeyler ve kötü olan şeylerin dengesi biraz şaşabilir. Bazen bir tanesi daha yoğun, bazen bir tanesi daha az olabilir. Ama bu demek değildir ki hayat tamamen mükemmel ya da hayat tamamen berbat. Aslında objektif bir gerçeklikle baktığımızda bunun her ikisinde de bir şeyler olduğunu, yani hem iyi yönden hem kötü yönde hayatımızda bazı unsurlar olduğunu görebiliriz. Ancak bu bilişsel çarpıtma türünde öylesine bir gözlük takmışızdır ki gözümüze her şeyi berbat olarak görürüz ve gelecekte de sanki her şey böyle berbat devam edecekmiş gibi hissederiz. O an için inandığımız şey budur. O an için o bizi gerçekten öyleymiş gibi gözükür. Ama aslında gerçek bu değildir ve işin kötü yanı aslında nedir biliyor musunuz dostlar? Bir kere böyle düşünmeye başladığınızda ve bunu tekrarlamaya başladığınızda bu düşünce biçimini artık otomatikleşir ve bu düşünce biçimi alışkanlık haline dönüşür. Ve sizler bir kere karamsar olmaya, bir kere Küçük Emrahçılık oynamaya başladığınızda artık her olayın ardından sürekli aynı şeyleri söyleyen, her olayın ardından hayatım berbat, her şey çok kötü, hiçbir şey yolunda gitmiyor. Kimse beni sevmiyor gibi birtakım aşırı genelleştirme ifadeleri kullanan bir kişi haline dönüşmeye başlıyorsunuz. Ve işin kötü yanı dediğim gibi bunlar otomatikleştiği için artık diğer alternatifleri göremez hale geliyorsunuz ve bu sizin psikolojik ve fiziksel sağlığınızı etkiliyor. Bakın hatırlarsanız aylar önce bir video paylaşmıştım depresyonda olduğumuzu gösteren kelimeler başlıklı bir videoydu. Bu videoda yurt dışında yapılmış ve özellikle depresyondaki kişilerin yoğunlukla kullandığı en sık kullandığı kelimeler incelenmişti. Ve araştırmanın sonucunda görüldü ki depresyondaki insanların büyük bir çoğunluğu aşırı genelleştirme kelimelerini diğer insanlara oranla çok daha fazla kullanıyorlar. Yani hep, hiç, her zaman, asla, bütün tamamen gibi genelleştiren ifadeleri depresyondaki insanlar çok daha fazla kullanıyorlar. Eğer depresyona düşmek istemiyorsanız ya da depresyondaysanız da kurtulmak istiyorsanız, öncelikle seçtiğiniz kelimelere ve olayları yorumlama biçimimizi dikkat etmek gerekiyor. Fark etmek gerekiyor ve ardından da tabii ki bu düşünce biçimini düzenlemek gerekiyor. Diyelim ki aşırı genelleştirilme hatanız var. O zaman ne yapacaksınız? O zaman şunu yapın, kendinize şunu sorun. Gerçekten de böyle düşünmek için elimde yeterince kanıt var mı? Aslında bununla daha sistematik bir şekilde başa çıkmak için kağıt ve kalem çalışmalarına faydalanabilirsiniz. Hemen önünüze bir kağıt alın ve sahip olduğunuz düşünceleri şöyle bir gözden geçirin. Herhangi bir olayın ardından sizce zorlu ya da sizce sıkıntı yaratan herhangi bir olayın ardından aklınıza otomatikman gelen düşünceler hangileri? Bunları yazın ardından bunları yazdıktan sonra bu düşünceler ne kadar gerçekçi? Yani objektif olarak bakıldığında, gerçekçi bir gözle bakıldığında bu düşünceler ne kadar gerçeği yansıtıyor? Karar vermeye çalışın. Ardından şuna bakın. Bu yazdığınız düşünce biçimi eğer gerçekçi değilse hangi bilişsel çarpıtma türüne giriyor? Diğer bilişsel çarpıtma türlerini biraz sonra sayacağım. Onları da göz önüne alarak yazdığınız düşünce hangi bilişsel çarpıtma türüne giriyor? Bunu da hemen o düşüncenin yanına yazın. Ardından da o düşünceyi çürütecek. Yani diyelim ki her şey berbat.
Asla mutlu olamayacağım ya da kimse beni sevmiyor gibi bir aşırı genelleştirme cümlesi. Bu cümleyi çürütecek bir objektif, gerçekçi cümle yazın. Mesela Beni seven insanlar da var. Örneğin nokta, nokta, nokta beni seviyor aslında gibi. Yani bir şekilde o cümleyi çürütecek bir cümle yazın ve ardından bu yazdığınız yeni cümle ile ilgili ne gibi kanıtlar var elinizde? Bu kanıtları sıralayın. Bak mesela arkadaşım Elif beni seviyor çünkü şöyle şöyle şöyle davranıyor bana. Bununla ilgili kanıtlarınızı yazın. Bunu yapmaya başladığınızda yavaş yavaş o bilişsel çarpıtma türü yani aşırı genelleştirme çarpıtmasının sizin üzerinizde yarattığı o çökkünlük duygusundan kurtulmaya başladığınızı ve düşünce biçimlerinizi değiştirmeye doğru yol aldığınızı göreceksiniz. Bunu ilk zamanlar belki kağıt kalem üzerinde çalışarak yapacaksınız. Fakat daha sonrasında bu sefer bu otomatikleşecek ve bir dahaki sefere bir aşırı genelleştirme yaptığınızda mesela her şey berbat gidiyor dediğinizde birden diyeceksiniz ki içinizden a 1 dakika ya her şeyi berbat gidiyor. Aşırı genelleştirme cümlesi, bu gerçekçi değil. Bu sağlıklı değil. Aslında iyi giden şeyler de var. Tamam. Yani bir daha yazmanıza bile gerek kalmayacak. Çünkü otomatik olarak zaten bu bilişsel çarpıtmaya düştüğünüzde fark edeceksiniz ve düzelteceksiniz. Çok sık görülen bir diğer bilişsel çarpıtma türü falcılık ya da felaketleştirme dediğimiz bir bilişsel çarpıtma. Bunda da sanki geleceği görüyormuşsunuz böyle bir fanusun içerisinden geleceği görüyorsunuz ve gelecek felaketmiş gibi düşünme biçimi diyoruz. Aslında daha bir şeyler olmadan olmuşçasına üzülmek, paniğe kapılmak, kaygılanmak ya da gelecekte sanki olması olumlu sonuçları göz ardı edip sadece olumsuz olacakmış gibi inanmak ve buna odaklanmak yine falcılık hatası.
Mesela kesin sınavı kazanamayacağım kesin işten çıkarılacağım. Kesin berbat bir hayatım olacak. Kesin kimse beni Sevmeyecek gibi ifadelerde yine aynı zamanda falcılık hatasına giriyor. Yani aslında burada kişi belki de hem aşırı genelleştirme hem de falcılık yapıyor. Çünkü gelecekteki bir olayı ön görmemiz çok da mümkün değil. Objektif olarak baktığımızda aslında elimizde gelecekte hayatımızın gerçekten de o kadar berbat olacağına dair çok da fazla verimiz yoktur. Ama biz buna rağmen yine de ısrarla belki elimizdeki birkaç tane küçük veriye dayanarak geleceğin olumsuz olacağını düşünürüz. Bunu da yaparken çoğunlukla geçmişe bakarız ve geçmişi de zaten çok sağlıklı yorumlamıyoruzdur. Genellikle olumsuz olanların çekmişizdir. O yüzden de aslında objektif olarak bakıldığında bu düşünce biçimleri çoğu zaman gerçeklikten uzaktır. Şöyle bir düşünün. Belki bundan daha öncesinde geçmişte bugünler hakkında da ya da daha önceki günler hakkında da berbat olacak diye düşünüyordunuz ama düşündüğünüz kadar kötü olmadığı zamanlar olmuştur muhakkak. Şimdiden geleceği görebilmemiz çok da mümkün değil. O yüzden bir dahaki sefere falcılık, felaketleştirme hatasına düştüğünüzde lütfen aklınıza şu sözüm gelsin. Hele bir olsun öyle kaygılanırsınız. Şimdi bir durun bir durun bunlar olsun ondan sonra kaygılanın. Bir de tabii önemli bir nokta var. Yine falcılık hatasıyla baş edebilmek için de tıpkı bir önceki çalışmamızda da yaptığımız gibi aynen bu düşünce biçimini yakaladığınız an bir kağıda yazın. Ardından hangi bilimsel çarpıtma türüne girdiğini yazın. Sonra da karşısına şu soruyu sorun böyle olması için yani gelecekte de gerçekten bu düşündüğüm gibi olması için elimdeki kanıtlar neler? Ardından da şu sorunun cevabını yazın.
Böyle olmaması için elimdeki kanıtlar neler? Böyle olmayacağını gösteren kanıtlar neler? Ardından da bunları yazın. Bir şekilde bu düşünceyi analiz etmeyi üzerinde çalışmaya başladığınız zaman zaten onun yine sizin üzerinizdeki etkisi hafiflemeye başlayacak. Sıklıkla içine düştüğümüz bir diğer bilişsel çarpıtma türü. Ya hep ya hiç tarzı düşünme. Yani hayatımdaki her şey hep olmalı, tamamıyla olmalı ya da hiç olmamalı. Yani her şey ya siyah ya da beyaz olmalı şeklinde düşünme tarzı diyoruz buna. Yani bu sınavı geçtim geçtim, geçemedim, bittim hayatım mahvoldu. Hayatım söner. Ki böyle değil tabii ki bir sürü insan bunu yaşıyor ve böyle bir şey olmuyor. Ya da ne bileyim hayalimdeki düğün olmazsa eğer istediğim gibi bir düğün olmamış olur. Bütün kriterleriyle uymalı. Bu sınavı geçemezsem berbat bir öğrenciyim demektir. Ya her şeyim tam olmalı ya da hayatım berbattır. Mezun olur olmaz iş bulamadım. Demek ki ben bir hiçim. Bakın ya hep ya hiç ortası yok. Uçlarda, kutupsal düşünme de deniyor buna. Halbuki hayata dair bu kadar keskin sınırlar, bu kadar keskin köşeler bizi sıkıntıya sokar, hayal kırıklığına uğratır bir kere. Çünkü gerçeklik böyle bir şey değildir ki aslında hayatta her şey ya siyah ya beyaz da değildir. Aslında çoğu şey gridir. Bu açıdan baktığımızda işte o beklentilerimizi kendimizle ilgili ve hayatla ilgili beklentilerimizi belki biraz daha düzenlememiz, daha gerçekçi, daha sağlıklı bakmamız gerekiyor. Özellikle ergenlik çağındakiler, özellikle ergenlik çağındayken tabii ki hormonlarımızın da etkisiyle biraz daha depresif düşünmeye, biraz daha belki karşıt gelmeye meyilli olabiliriz. Bu çok normal. Fakat yine de kendimizi daha ciddi sorunlardan koruyabilmek için bu düşünce biçimlerimizi fark etmek ve üzerinde çalışmak gerekir.
Çok sıklıkla yaptığımız bir diğer bilimsel çarpıtma türü kişiselleştirme. Yani şahsi algılama birtakım mevzuları. Herhangi bir olay yaşarsınız ve aslında bu olayın sizinle alakası olmasa dahi bu olayın sorumluluğunu tamamen üstlenirsiniz. Yani bu olayın sebebi sizsinizdir. Ya da sizin yetersizliğidir. Gerçekten de tam anlamıyla böyle hissedersiniz. Diyelim ki çocuğunuz düşük not aldı sınavdan, benim yüzümden ben kötü bir anneyim. Ona yeterince zaman ayıramadım onu yeterince çalıştıramadım o yüzden oldu. Bakın genellikle bu hata türüne yatkın insanlar kendi ellerinde olmayan, kendi kontrol alanlarının dışında aslında değiştirilmesi kendi ellerinde olmayan olaylara da çok odaklılardır. Yani onları da kendi sorumluluklarında hissederler. Halbuki herkesin hayatı kendisiyle alakalı sizin dışımızdaki birtakım olayların sorumluluğunu üstlenmek yine sizi yıpratmaya başlıyor bu bilimsel çarpıtma türünde. Diyelim ki bir arkadaşınızla bulunacaksınız, aradı ve bir şekilde bir bahane uydurup gelemeyeceğini söyledi. Ardından neden acaba böyle yaptı? Neden beni ekti? Ben ne yaptım ki acaba onu kızdıracak bir şey mi yaptım? Tüh ya acaba ilişkiyi berbat edecek bir şey mi yaptım? Bakın bu düşünceler otomatik olarak zihnimizden geçiyorsa yine şahsileştirme, kişiselleştirme hatasına düşmüş olabilirsiniz. Gerçek belki de tamamen farklı. Diğer bilişsel çarpıtma türümüz -meli, -malı tarzı düşünme. -Meli, -malı tarzı düşünme nedir? Kendimizle ilgili, hayatla ilgili, diğerleriyle ilgili keskin birtakım standartlarımızın olması ve diğer her şeyin ve herkesin bu standartlara uygun şekilde davranmasını ve bu standartlara uygun şekilde olmasını beklemek. Mesela asla hata yapmamalıyım. Bakın melileri, malıları çok sık kullanıyoruz burada. Benim çocuğum mükemmel olmalı. Her zaman temiz, tertipli ve düzenli olmalı evim.
Asla dağınık şekilde görülmemeli. Erkek dediğin nokta nokta olmalı. Kadın dediğin nokta nokta olmalı. İyi bir hayat dediğim nokta nokta olmalı. Yoksa her şey berbattı. Hayata dair birtakım standartlarımızın olması ve kendimize dair birtakım standartlarımızın olması güzel bir şey elbette. Bizi motive eder. Bizi disipline eder. Ancak bunu abarttığımızda yani dozajını biraz yukarıya doğru çıkartmaya başladığımızda bizi sıkıntıya sokabilir. Çünkü bizim kontrolümüzün dışındaki şeyler bizim standartlarımıza göre oluşmayabilir. Bu da çok normal. Dolayısıyla buna hazırlıklı olmak ve biraz esnek olmak gerekiyor. Diğer videolarında da söylemiştim. Victor Hugo’nun çok sevdiğim bir sözü Yumuşak olma, ezilirsin, sert olma kırılırsın. Esnek ol biraz. Efendim bir diğer bilişsel çarpıtma türü olumluyu geçersiz kılma. Olumsuz düşünmeye, karamsarlığa o kadar alışmışızdır ki başımıza olumlu bir olay gelse dahi onun kötü yönünü buluruz ve olmasa bile yaratırız, türetiriz. Olumlu olayı olumsuza çeviririz. Diyelim ki birisi sizi takdir etti, birisi sizi övdü. Övgü dolu sözler söyledi. İçinizden şöyle bir otomatik düşünce devreye girer. Yok canım kibar olmaya çalışıyor o yüzden. Yoksa gerçekte ben öyle değilim. Ya da belki başınıza olumu bir olay geldi. Tesadüf canım olacağından değil ya. Diyelim ki sınavdan 85 aldınız. Ya işte şansıma, şansıma bildiğim sorular geldi o yüzden 85 aldım. Yoksa nerde bende o şans? Yani başımıza olumlu bir olay gelse dahi tesadüf canım bu sayılmaz deriz adeta. Yani başımıza gelen olumlu olayları da bir şekilde olumsuza çevirmeyi başarırız. En sık görülen bilişsel çarpıtma türlerinden 5-6 tanesi sizlerle paylaştım. Şimdi diyelim ki bu bilişsel çarpıtma türleri size tanıdık geldi ve siz de zaman zaman bunlara düşüyorsunuz.
Ne yapacaksınız? Ne demiştik? Bir kere bir şeyleri değiştirmenin birinci adımı onları fark etmektir. Gömleğinizde bir leke olduğunu fark etmezseniz eğer onu değiştirme ihtiyacı duymazsınız. Dolayısıyla ilk önce o lekeyi görmemiz yani fark etmemiz gerekir. İşte bu videoyla da anlattıklarımı eğer etkili bir şekilde dinlerseniz ve şöyle bir kendinizi gözlemlerseniz ilk aşamamız olan o lekeyi görmek yani fark etmek kısmını gerçekleştirmiş olduk. İkinci olarak videonun en başında da söylediğim gibi aşırı genelleştirme hatasından sonra anlattığım gibi kendinizde fark ettiğiniz bu bilişsel çarpıtma türlerini yazmak, hangi bilişsel çarpma türüne girdiğini bulmak ve ardından da onu çürütecek, onun antitezi olacak bir cümle yazmak ve her iki cümle ile ilgili de kanıtlar bulmaya çalışmak yapacağınız şeylerden biri olabilir. Tabii bunun dışında, yani bu düşünceleri fark etmek ve bunları düzenlemeye çalışmanın dışında bir de zihnimizin o olumsuz düşünme yönündeki eğilimini, alışkanlığını değiştirebilmek için bazı olumlu düşünce egzersizleri gerçekten de işinize yarayabilir. Çünkü sürekli olumsuz düşünmeye, sürekli karamsar düşünmeye alışmış olan o zihni, yaptıracağınız birtakım düşünce egzersizleriyle pozitif yönüne doğru çevirebiliriz. Ama bunu nasıl yapabiliriz ve en etkili egzersizler nelerdir? Bunları zaten bir başka videomda anlatıyorum. Video şuradan ulaşabilirsiniz. Olumlu düşünme teknikleri, olumlu düşünmek ama nasıl? isimli videomda yine hangi zihinsel egzersizlerle, düşüncelerle olumlu düşünce alışkanlığını beyninize yerleştirebileceğinizden bahsediyorum. Bakın olumlu ve olumsuz düşünmek değil aslında objektif düşünebilmek önemli olan. Lütfen söylediklerimi aşırı uçlarda algılamayın. Yani olumlu düşünmek demek tamamen gerçeklikten kopmak. İşte dünyada hiç olumsuz bir şey yokmuş gibi davranmak, gelecekte bizi bekleyen olası tehditleri hesaplamamak ve bunlarla ilgili önlem almamak ya da başımıza gelen olaylarla ilgili kendi sorumluluğumuzu görmemek değil.
Bu sağlıksız bir düşünce biçimidir olumlu olsa dahi. Olumlu düşünmek demek bir taraftan hayatımda var olan olumsuz olayları da görmek. Ancak bunları gördükten sonra ben bundan ne gibi dersler çıkardım? Bunun bana katkısı ne oldu? Bununla ilgili iyi bir yan var mı? Acaba, bunlar neler olabilir? Bunları da görebilmek ve yaşantımda olumsuz olaylar kadar olumluların da farkına varabilmek ilgili bir beceridir. Yani tamamen olumsuzları görmezden gelmek değildir. O yüzden işte bunu sağlayabilmek için biraz zihnimiz üzerinde çalışmamız gerekiyor. Nasıl çalışabileceğimizi de ben videolarımda elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum. Düşünce biçimlerimizi daha sağlıklı hale getirerek daha iyi hissedebilmek. Fiziksel ve ruhsal olarak daha sağlıklı olabilmek için neler yapabileceğimizle ilgili diğer videolarımı Stresten Kurtulma Yolları başlıklı oynatma listemde bulabilirsiniz. Çünkü bunun çok sayıda yolu var ve herkesin kendi yapısına, kendi ihtiyaçlarına, kendi kişiliğine uygun farklı teknikler söz konusu. Size önerim bu tekniklerin her birini dinleyip sizin kendi ihtiyaçlarınıza, kendi durumunuza, kendi yapınıza uygun olan tekniği alıp hayatınıza sokmamız. Düzenli bir şekilde bahsettiğim teknikleri uygulamaya başladığınızda faydasını görmeye başlayacaksınız. O yüzden eğer bu konu ilginizi çekiyorsa bu videodan sonra stresten kurtulma yolları oynatma listesine gitmenizi ve oradaki videoları izlemenizi öneririm. Orada çok daha fazla sayıda düşünce düzenleme tekniği ile hem zihinsel hem bedensel tekniklerle karşılaşacaksınız. Bu arada kanala abone oldunuz mu? Lütfen olmadıysanız hemen şimdi aşağıdan abone ol butonuna tıklayın ve yeni yüklenen videolardan haberdar olabilmek için zilden hepsini seçin ki her yeni video da sizi bildirim gelebilsin.