KAYGILI KİŞİLERİN SIKLIKLA YAŞADIĞI ŞEY: BÜYÜLÜ DÜŞÜNME

Büyülü düşünme ya da büyüsel düşünme çoğumuzun zaman zaman içine düştüğü bir durum. Ancak özellikle çocukluk çağı yaraları olanlar ve kaygılı kişiler bu düşünme biçimine biraz daha yatkınlar gibi gözüküyor. Peki büyülü düşünme nedir? Acaba bunun örnekleri nelerdir? Sizde de olabilir mi? Ve hangi durumlarda bu bir ruh sağlığı sorunu olabiliyor? Az sonra. Büyülü düşünme ya da büyüsel düşünme en genel tanımıyla birbiriyle alakasız olayların ya da durumların birbirini etkileyebileceğine dair inançtır. Kişinin düşüncelerinin, arzularının ya da bazı ilgisiz eylemlerinin dış dünyadaki olayları ya da kişileri etkileyebileceğine inanmasıdır? Çocukken büyülü düşünmek doğaldır ve normaldir. Evet, gerçekten de küçük ayıcığımıza sarılmak bizi kötülüklerden koruyacaktır. Ve yatarken gece lambasını yakmak ya da odanın kapısını açık bırakmak canavarları uzak tutacaktır. Ancak büyüdükçe bu düşünme biçiminden uzaklaşırız ya da öyle zannederiz. Çünkü çoğumuz aslında bu düşünce biçimini farklı versiyonlarda yetişkinlikte de devam ettiriyor. Bazı büyülü düşünme çeşitleri çoğumuz da vardır ve belirli bir seviyeye kadar zararsızdır. Ancak bazı durumlarda ruhsal bir sorunun göstergesi olabilir. Örneğin kaygı bozukluğunda ve OKB’de büyülü düşünmenin çok daha yoğun versiyonlarını görebiliyoruz ki biraz sonra bununla ilgili örneklerden bahsedeceğim. Bazı durumlarda da büyülü düşünme ruhsal bir sorunun göstergesi değildir. Ancak hayatımız ile ilgili sorumluluk almamıza, gerçeklerle yüzleşmemize ve harekete geçmemize engel olarak yine bizi olumsuz etkiler. Dolayısıyla biraz sonra sayacağım örnekleri işte bu yüzden dikkatlice dinlemenizi öneriyorum. Böylelikle sizde de acaba büyülü düşünme, çeşitli durumlar da var mı yok mu bunu fark edebilirsiniz ve eğer varsa bununla ilgili harekete geçebilirsiniz.

Birinci büyülü düşünme türümüz; “İnkar ve Aşırı İyimserlik” içeren büyülü düşünme türü. Temelinde eğer hiçbir şey yapmadan durursam kendiliğinden zamanla geçer inancı yatar. Özellikle çocukluk çağımızda ağır stres verici olaylarla baş edebilmek için bir savunma mekanizması olarak büyülü düşünmeye çokça sığınmışızdır. Örneğin annesi, babası boşanan ya da istismara uğrayan çocuklara baktığınızda ilk etapta sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandıklarını görürsünüz çoğunun. Bunu görenler çocukların etkilenmediğini ya da az etkilendiğini düşünebilirler. Oysaki çocuk o sırada bastırma ve inkar savunma mekanizmalarını kullanarak büyülü düşünmeye sığınmıştır. Biz yetişkinlerde kaldıramayacağımızı düşündüğümüz durumlarda büyülü düşünmeyi kullanıyoruz. Örneğin buna dair hiçbir emare göstermemesine rağmen sizi inciten, size zarar veren toksik eşinizin, partnerinizin ya da aile üyeniz ya da arkadaşınızın bir gün daha iyi olacağına inanmak. Evliliğinizde aslında çok ciddi sorunlar olmasına rağmen sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, bazı sağlık sorunlarını inkar etmek aslında bu bazı sağlık sorunlarını inkar etmek eğer tedavi almayı reddetmiyorsanız bazen faydalı olabiliyor. Örneğin kendisine son evre kanser olduğu ve hayatta kalma şansının çok yüksek olmadığı söylenen bir hasta aynı zamanda tedavisini de alıp diğer taraftan “Hayır ben inanmıyorum, ben bu hastalığı yeneceğim” şeklinde bir inanç geliştirirse ve hastalığını inkar ederse bu moral yükselmesi ile bazen hastalığa karşı başarılı sonuçlar da elde edebiliyor.

İkinci büyülü düşünme biçimimiz çocuk ben merkezliliğiyle ilgili. Çocukken kötü giden şeylerin sorumluluğunu kendimizde hissederdik. Örneğin ailemin durumu şu an iyi değil. Çünkü ben iyi bir çocuk olamadım. Ya da annem şu an hasta. Çünkü ben yeterince uslu davranmadım gibi aslında bunun benzerini yetişkinlikte de yapıyoruz. Ve bazen aslında bizimle ilgisi olmayan olayların suçluluk duygusunu hissedebiliyoruz ve bazı davranışlarımızın bu olayın sonuçlarını değiştirebileceğine inanıyoruz. Mesela eğer orada öyle demeseydim bu olmazdı benim yüzümden. Eğer iyi bir insan olsaydım başımıza bunlar gelmezdi.

Batıl inançlar ve bazı ritüeller de büyüsel düşürmeye girer. Örneğin maçtan önce totem yapmak, buluşmaya giderken o uğurlu elbiseyi giymek ya da sınava giderken ille de o uğurlu kalemi yanına almak gibi. Bunlar çoğu zaman zararsızdır. Ancak eğer ciddi biçimde bunlarla ilgili inançlarınız yaşamınızı olumsuz etkilemeye başladıysa o zaman bir sorunun göstergesi olabilir. Örneğin sınava giderken uğurlu kaleminizi yanınıza almadınız diye ciddi biçimde bir stres yaşarsanız ve bu stres sorulara odaklanmanızı engelleyecek kadar yüksekse bu durumda bir sıkıntı olabilir.

Gelelim kaygı ve OKB ile ilgili olabilecek bazı büyülü düşünme türlerine. Şimdi eğer bu büyülü düşünceler, zihninizdeki düşünceler bir şekilde o düşüncenin yarattığı stresle huzursuzlukla baş edebilmek için bazı tekrarlayan eylemlere sebebiyet veriyorsa ki bunlara zorlandığı davranış diyoruz. O zaman bu durumda bize OKB’yi düşündürebilir. OKB’si olan kişiler, yani obsesif kompulsif bozukluğu olan kişiler zihinlerindeki rahatsız edici o takıntılı düşüncelerle baş edebilmek için onların huzursuzluğunu susturabilmek için bazı tekrarlayan ritüellere yönelebilirler. Örneğin çocuklarımın başına kötü bir şey gelmemesi için her seferinde elektrik düğmesini 5 kere açıp kapamalıyım düşüncesi gibi. Ya da evden çıkmadan önce eve hırsız girmemesi için her seferinde çıkarken en az üç kere kapıya vurmalıyım diye düşünmek ve bunu eyleme dökmek gibi. Yine kaygı bozukluğunda anksiyete de OKB dışındaki türlerinde de kaygı bozukluğunun farklı farklı görülebiliyor büyülü düşünme. Örneğin bunlardan bir tanesi de bazı kaygı bozukluğu olan kişiler. Başlarına gelebilecek herhangi bir olayın ya da herhangi bir durumun olası en olumsuz sonucu hakkında eğer yeterince düşünürlerse yeterince kaygılanırlarsa o olayı engelleyebileceklerine inanabilirler. Yani adeta olası felaketlere bir önlem olarak kaygıyı kullanırlar. Sanki olmasını istemediğimiz olaylarla ilgili eğer yeterince düşünürsek, yeterince kaygılanırsak o olayın olmasına engelleyebilirmişiz gibi hissediyoruz. Hatta bazı kaygılı kişiler başarılarının anahtarının kaygı olduğuna inanırlar. Çünkü eğer her şey için yeterince ya da fazlasıyla kaygılanmazsam, her şeyi fazlasıyla planlamazsam, her şeyi fazlasıyla araştırmaksam bu durumda her şey altüst olabilir diye inanırlar. Aslında bu inanç alttan alta kişinin terapiye direnç göstermesine de sebebiyet verebilir. Çünkü eğer kişi kaygısından vazgeçerse artık başarılı olmayacaktır. Oysa başarıyı getiren ya da felaketi engelleyen şey, kendi kontrol alanımızda alabileceğimiz bazı önlemlerdir. Bunun dışında kontrol dışı alanla ilgili yapabileceğimiz çok da bir şey yoktur. Akışa bırakmak dışında pek bir çaremiz yoktur. Akışa bırakmak konusu özellikle kaygı bozukluğu yaşayan kişiler için oldukça zordur. Bu konu ile ilgili Wu Wei videomuza şöyle bir göz atmanızı isterim. Belki size yardımcı olabilir. Ayrıca kaygı ya da anksiyete problemleriniz varsa ve bu kanalı ilk kez seyrediyorsanız kanalımızda oynatma listeleri bölümünde korku, kaygı, panik atakla baş edebilme başlıklı oynatma listemizde size yardımcı olabilecek çok sayıda bedensel ve zihinsel tekniği içeren videolarımızı bulabilirsiniz.

Beşinci büyülü ya da büyüsel düşünce türümüz; çocuksu fantezilere benzeyen büyülü düşünme. Çoğumuz hayatın ezici gerçekleriyle baş edebilmek için bazen hayal kurarız. Örneğin piyangodan para çıkması ya da bir yerlerde gömü bulmak ya da hiç tanımadığımız birilerinden bize büyük bir miras kalması ya da kripto paralardan köşeyi dönmek gibi. Ancak bazılarımız bu düşüncelere biraz daha fazla inanabilir ve bel bağlayabilir. Örneğin günün birinde zengin bir eş ile evleneceğine aşırı derecede inanmak, kendisini bu hayattan çekip çıkaracak birisinin onu bulacağını düşünmek gibi. Ya da kısa yoldan köşeyi döneceğine çok yoğun biçimde inanmak gibi.

Şimdi bu düşüncelerin sıkıntılı yönü, kişinin bu düşüncelere fazlasıyla inanıp bel bağlayarak kendi hayatı ile ilgili gerçeklerle yüzleşmemesi, bu yüzleşmekten kaçması, kendi hayatının sorumluluğunu almaması ve bunun için harekete geçmemesidir. Oysa rüyalara ulaşmanın yolu önce uyanmak, daha sonra da yataktan kalmaktır.

Hatırlıyor musunuz? 2012 yılında bir grup insan 21 Aralık’ta kıyametin kopacağına ve dünyada Şirince bir kaç yer hariç her yerin yok olacağına çok koyu biçimde inanmış ve Şirince’ye hücum etmişti. Dünya dışı yaşam, doğaüstü güçler, paranormal olaylar ve bazı spiritüel konulara fazlasıyla eğilim göstermek, bu konulara kendini kaptırmak da aslında yine büyülü düşünmenin işaretlerinden bir tanesi. Yanlış anlaşılmasın, kimseyi yargılamıyorum bu gibi konular benim de ilgi alanım. Yani bunlarla ilgili ne bileyim yapımlar izlemeyi, bunlarla ilgili araştırma yapmayı, okumayı seviyorum. Ancak tabii bu bilgilere dayanarak bir harekete geçme dürtüm yok. Yani en azından henüz. Aslında bence bu gibi konularla ilgilenerek bir şekilde yine içimizdeki kaygıyla baş etmeye çalışıyoruz. Nasıl yapıyoruz bunu? Ne demiştik hatırlarsanız diğer videolarımızda da? Bizim beynimiz bilinmezliği sevmiyor, belirsizliği sevmiyor. Çünkü belirsizlik demek, olasılıkların hesaplanamaması ve dolayısıyla önlem alamamak demek. Ve temel varoluş amacı benim canlılığımı sürdürmek olan beynim bir şekilde o belirsizlikle, o bilinmezlikle baş edebilmek için hep bir şeylere sarılma ihtiyacı duyuyor. Ve biz bir şekilde bu gibi konulara yönelerek evrenle ilgili, dünya ile ilgili, yaşamla ilgili, ölümle ilgili kafamızdaki bazı soru işaretlerine yanıt bulduğumuzu düşünüyoruz ve bu yanıtları buldukça rahatlıyoruz. O kaygıyı biraz yatıştırabiliyoruz. Evet, büyülü düşünme bazı durumlarda gerçekten de eğlenceli, rahatlatıcı, hatta bazen faydalı olabilir ama aşırıya gittiğimizde hayatımızı olumsuz da etkileyebilir. O yüzden bu videonuzu her şeyde denge diyerek ve azıcık sihirli günler dileyerek kapatıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir