BAŞINA GELENLERİN SENİ ETKİLEMESİNİ BU TEKNİKLE YÖNET
Bu videoda sarsıcı, zorlayıcı yaşam deneyimlerinin ardından psikolojik olarak dayanıklı kalmamıza yardımcı olabilecek ve düzenli uygulandığı takdirde beynimizi eğiterek yaşama bakış açımızı aslında değiştirecek güzel bir teknikten bahsedeceğim. Hemen tekniğe geçelim. Bu teknik birkaç adımdan oluşuyor. Şimdi ilk adımda canınızı sıkan bir olay. Hakikaten zorlayıcı bir deneyim yaşadığınızı varsayalım. Bu deneyimin sonrasında gerçekten canınız çok sıkkın. İlk adımda hemen elinize bir kağıt kalem alıyorsunuz ya da bilgisayarda bir dosya, bir yazı dosyası açıyorsunuz ve başınıza gelen olay neydi? Bu olay sırasında ve sonrasında zihninizden geçen düşünceler nelerdi? Tüm bunları detaylı bir biçimde, hiçbir filtrelemeye tabi tutmadan, hiçbir mantık aramadan, o sırada gerçekten hissettiğiniz neyse bedensel duyumlarınız, duygularınız, zihninizden geçen düşünceler. Tüm bunları ve olan olaylar detaylı bir biçimde yazıya dökün. Yazımız bitince ikinci adıma geçiyoruz. İkinci adımda ise şunu yapıyoruz. Şimdi yazdığınız metindeki cümlelere tekrar bir göz atın ve bu cümlelerden hangileri mutlak objektif gerçeklik, hangileri yorum bunları daire içine alın ve belirtin. Neyi kastediyorum? Zorlayıcı bir yaşam deneyimi yaşadığımızda genellikle bizi yıkan şey, o deneyimin kendisinden ziyade, yani objektif gerçeklikten ziyade onu nasıl algıladığımız, nasıl yorumladığımızdır. Örneğin sevgilimden ayrılmam gerçekliktir. Ancak bundan sonra asla mutlu olamayacağım, hiçbir zaman gülemeyeceğim, her şeyin çok daha kötüye gideceği, yalnız öleceğim, zaten kimseye güven olmayacağı ise yorumdur ve aşırı genellemedir ve yorumlar çoğu zaman mutlak gerçekliği yansıtmazlar. Çarpıklardır, hatalılardır. Örneğin işyerinde bir hata yapmış olmanız, mesela yazdığınız bir raporda bir hata yaptınız. Bu bir gerçekliktir. Ancak ben aptalın tekiyim. Bu hayatta hiçbir şeyi beceremiyorum zaten. Neyi iyi yaptım ki? Bir yorumdur. Ali’nin size selam vermemesi gerçekliktir.
Ancak size kimsenin değer vermediği, sizi kimsenin sevmediği, zaten Ali’nin de iyice bir havalara girdiği yorumdur. Çünkü belki de Ali görmemiştir ya da ciddi bir sıkıntısı vardır. Şu anda kendinizi kötü hissettiğiniz bir gerçekliktir. Ancak bunun hep böyle devam edeceği hatta daha da kötüye gideceği bir yorumdur, falcılıktır, aşırı genellemedir. Bu şekilde her bir cümlenizi okuyun ve gerçeklik ve yorum olanları ayırt edip bunları mutlaka daire içine alıp belirtin. Bu konuda yani bu düşünceleri analiz edebilme ve hangileri mutlak gerçeklik hangileri yorum daha iyi ayırt edebilmek için size yardımcı olabilecek bilgileri içeren videolarımın olduğu oynatma listesini linkini en başa sabitledim yorumda bulabilirsiniz. Bu konuda eğer ciddi bir şekilde çalışmak istiyorsanız en baştaki yorumdaki linke gidebilir ve oradaki videoları da izleyebilirsiniz. Şimdi bunu neden yapıyoruz? Bu ne işe yarayacak? Gerçeklik ve yorumu ayırt etmeyi öğrendiğimizde aslında erkenden içine düştüğümüz o düşünce hatalarının çarpık algılamaların da farkına varacağız ve bunlara erkenden müdahale etme şansı yakalayacağız. Örneğin bunu düzenli uyguladıktan sonra diyelim ki bir sınava girdiniz, başarısız oldunuz, kendinizi kötü hissediyorsunuz ve kahretsin ya, bu sınavdan da geçemedim. Ne kadar başarısız bir insanım, beceriksizim, tekiyim ben. Yahu şu hayatta yüzüm ne zaman güldü ki zaten gibi düşünceler zihninizden geçerken o sırada fark edebilecek ve bir dakika ya, aslında kendime karşı biraz acımasız davranıyorum galiba hayatım o kadar da kötü sayılmaz. Ayrıca tam anlamıyla bir beceriksiz değilim. Bir sınavdan geçememiş olmam beceriksiz olduğumu göstermez gibi daha gerçekçi, daha farklı düşünceleri zihnimize yerleştirebilme şansı yakalayacağız. Bu tekniği bir gün değil de her gün uygularsak etkisi ve kalıcılığı artacaktır.
Ve bir alışkanlık olarak zihnimize, beynimize yerleşme olasılığını arttıracağız. Örneğin düzenli bir günlük tutmak ve her gün günün sonunda o gün yaşadığım olaylar ve bunlarla ilgili zihnimden geçen düşünceler, duygularım. Tüm bunları kağıda aktardığım da hem duygusal farkındalığımı arttırırım hem de düşünsel farkındalığımı arttırırım ve gerçeklikle yorumu ayırt etmeyi daha iyi öğrenirim. Bakın bu yorum dediklerimiz sizin gerçekten de bunu hissetmediğiniz anlamına gelmiyor. Yani şimdi biz ne dedik? Birine gerçeklik diyoruz, öbürünü yorum diyoruz. Ne yani! Gerçekliğin zıttı o zaman sahtedir ya da yalandır. Ee yalan mı? Ben gerçekten de kötü hissediyorum. Bundan bahsetmiyoruz. Siz gerçekten de bunu hissediyorsunuz. Evet ama o zihninizden geçen düşünceler mutlak objektif gerçekliği yansıtmıyor. Onun çarpıtılmış bir zihinsel versiyonunu yansıtıyor. Ve sizi asıl sıkıntıya sokan, duygularınızı asıl etkileyen, sizi asıl üzen, yıpratan şey de zihninizdeki o çarpık algılama zaten. Olayı birazcık daha netleştirmek adına gerçeklik ve zihinde onun çarpıtılmış yorumlaması ile ilgili daha önce başka bir videosundan kısa bir kesiti sizlerle paylaşmak istiyorum. Ressam René Magritte, imgelerin İhaneti isimli tablosuyla sanat dünyasında felsefi bir tartışmaya dikkat çekmiştir. Bu tabloda bir pipo görmektesiniz ve pipo, onun altında ise “Bu bir pipo değildir” yazıyor. Aslında baktığınızda gerçekten de bu bir pipo değildir. Eğer öyle olsaydı onu içebilirdiniz. Eğer ısrarla bu bir pipodur diyorsanız buyurun içmeye çalışın. Ha bu arada bu da bir elma değil, elmanın bir imgesi, elmanın bir resmi. ;işte, olgu ile algı aynı şey değildir derken tam olarak kastettiğimiz şey de böyle bir şey. Hayatta bazı deneyimler yaşarız ve bu deneyimlerin ardından zihnimize otomatik olarak bazı düşünceler gelir.
Yani yaşadığımız bu deneyimleri yorumlarız. Diyelim ki göğsünüzde bir ağrı hissettiniz, belki de klima çarptı. Ancak siz bu durumun ardından şu düşünceleri yaşamaya başladınız Aha bu ağrı tam da kalbimin olduğu yerde. Ya kalp krizi geçirirsem? Zaten babam da kalp krizinden gitmişti. Ya ölürsem? Ölürsem çocuklarıma ne olur? Çocuklarım annesiz babasız kalırlar, öksüz yetim olurlar. Bakın herhangi bir deneyim yaşadım. Bu deneyimin ardından otomatik düşünceler zihnime geldi ve bu düşüncelerin ardından kaygı ve acı dolu bazı duygular yaşamaya başladım. Acı verici duygular ve düşünceler geldiğinde bunları adeta mutlak bir gerçeklikmiş gibi algılarız ve bu düşüncelerle adeta birleşir bir bütün oluruz. Bu sarsıcı duygu ve düşünceler tüm bedenimizi ve ruhumuzu ele geçirirler ve adeta bir kapana kısılmış gibi hissederiz kendimizi. Sorun şu ki, algı ve olgu her zaman aynı değildir. Yani gerçeklik ve onun benim zihnimdeki temsili her zaman birbirinin aynısı olmayabilir, hatta çoğu zaman aynısı değildir diyebilirim. Çoğu zaman başımıza gelen olayları, geçmiş tecrübelerimiz, deneyimlerimiz, bize öğretilenler, inançlarımız, geçmişteki yaralarımız gibi pek çok faktör doğrultusunda çarpıtarak algılarız. Yani aslında çoğu zaman gördüğümüz şey gerçeklikle değil, onun çarpıtılmış bir yorumuyla ilgilidir. Bu çarpıtma bizler yaparken oldukça iyi senaristlerizdir. Çeşitli olayların ardından çeşitli senaryolar yazarız ve bu senaryoların doğruluğuna adeta bir kesinlikmiş gibi bakar ve inanırız. Zorlayıcı duygu ve düşüncelerle baş edebilmek ve psikolojik dayanıklılığınızı artırmak istiyorsanız doğru kanaldasınız. Bu kanalda her hafta bu konularla ilgili yepyeni videolar paylaşıyoruz. Yeni videolardan haberdar olabilmek istiyorsanız kanala abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı unutmayın lütfen.