ASLA SÖYLEMEMENİZ GEREKEN 7 CÜMLE – İletişimde Yapılan Hatalar – İletişim Becerileri

Birileri ile konuşuyorsun. Bir söz söyledin ve birdenbire karşı tarafın yüzü düştü adeta. Sana kızgın ya da kırgın bir ifadeyle bakıyor. Ne olduğunu anlamadın. Ne dedim ki şimdi ben diye düşünüyorsun. Aslında çoğu zaman mevzu senin ne dediğinden çok karşı tarafın ne duyduğu ile alakalı. Bazen farkında olmadan ya da iyi niyetle söylediğimiz bazı sözler karşı tarafa pek de iyi gelmiyor olabilir. Peki acaba nedir bu sözler ve sen de zaman zaman bu sözlerden birini ya da birkaçını sarf ediyor olabilir misin? Gel kontrol edelim. Birisi size bir derdini anlatır. Oldukça kederlidir. Siz de onun böyle bir mevzuyu üzülmesini üzülürsünüz ya da belki de içten içe ya bunda bu kadar kafaya takacak ne var ki diye düşünürsünüz. Ve ağzınızdan o söz çıkıverir. Boş Ver Ya! Size bir haberim var. Bu sözünüzden sonra boş vermeyecek, yani asla söylediğiniz bu söz hiçbir işe yaramıyor. Hatta belki de karşı taraf içten içe keşke onu anlatmasaydım diyor. Çünkü birisine boş ver dediğimizde aslında ona söylediğimiz şey. Yani onun duyduğu şey böyle hissetmemelisindir. Ve bu şekilde yani aslında ona boş ver diyerek kişinin duyguları yüzünden kendi kendini yargılamasına ya da bizim onu yargıladığımızı hissetmesine yol açıyoruz. Ki bu bir psikolojik geçersiz kılma eylemidir. Psikolojik geçersiz kılma, bir başkasının duygularını ve düşüncelerini reddetme ya da küçültme eylemidir. Bir kişinin deneyiminin önemsiz, hatalı, yanlış hatta kabul edilemez olduğunu ima eder ve her psikolojik geçersiz kılma eylemi aslında bir psikolojik saldırıdır ve karşı tarafı yaralar. Yaralandığınız da siz ne yaparsınız? Canınız acıdığında ya savunmaya geçersiniz ya da saldırıya. İşte psikolojik geçersiz kılma ifadelerinden herhangi birini söylediğinizde de karşı taraf ya sizinle iletişimi kesmeye çalışarak savunmaya geçer ya da o da size ters bir tepki vererek saldırıya geçer.

Daha kötüsü de olabilirdi. Bir diğer psikolojik geçersiz kılma ifadesi. Hadi ama bu o kadar da kötü değil. Daha kötüsü de olabilirdi. Bak insanlar neler yaşıyorlar, ne acılar çekiyorlar. Açıkçası birisi bana bunu söyleyince pek de yardımcı olmuyor. Hatta aslında dünyada acı çeken, hatta daha da fazla acı çeken başka insanların olduğunu da bilmek benim acımı hafif etmiyor. Aksine katmerliyor. Şimdi birde onlar için üzüleceğim. Peki onu deme, bunu deme ne diyelim? İlla bir şey demek zorunda değilsiniz aslında. Bunun yerine ne denebilir diye düşünüyorsanız insanlar çoğu zaman aslında sizden herhangi bir şeyi duymak için değil, kendi duygularını, düşüncelerini paylaşmak için konuşurlar. Dolayısıyla bir şey söylemek zorunda değilsiniz. Ancak illa da ben bir şey söylemek istiyorum diyorsanız o zaman belki de sana nasıl yardımcı olabilirim diye sorabilirsiniz. Karşınızdaki kişi size bir olay anlatıyor ve siz o olay yaşanırken orada olmamanıza hatta belki de mevzuda adı geçen kişileri tanımıyor bile olmanıza rağmen olayı dinledikten sonra yok canım o öyle olmamıştır. Sen yanlış anlamışsınızdır diye varsayımda bulunuruz. Bu tarz varsayımlar da bulunmak bazen karşı taraf için incitici olabilir. Çünkü karşı taraf kendi zekasının ve algılama kapasitesinin azımsandığını hissedebilir. Bu gibi durumlarda belki de olayı daha iyi analiz edebilmek için daha fazla bilgi almaya yönelik sorular sormak daha faydalı olabilir. Ben demiştim. Biliyorum bunu söylemek çok hoşunuza gidiyor, çok cazip geliyor ancak ihtiyacı olan birine bunu duymak hiç de yardımcı olmuyor. Aslında ben demiştim dediğinizde karşı tarafın duyduğu şu oluyor “ya beni dinlemedin, bak dediğim oldu.

Hepsi senin hatan. Ben senden daha akıllıyım” Duydukları şeyden çok bu oluyor. İnsanlar hata yapabilirler yanılabilirler ve çeşitli konularda başarısız olabilirler. Hatta bazen öğrenmek için buna ihtiyaçları vardır. Yani yanılmaya. Karşı tarafa yanıldığını hatırlatmak yerine belki de ihtiyaç duyduğu an onun yanında olmak daha iyi bir fikir olabilir. Çok abartıyorsun, çok hassassın, çok duygusalsın, canım sen de çok alıngansın. Bakın yine karşı tarafa hissettiği duygunun yanlış ya da uygunsuz olduğunu söylemenin bir başka yolu bu kalıplar. Bunların her biri zaman zaman psikolojik geçersiz kılma kalıpları olabilir. Yani aslında bizler bu kalıpları söyleyerek karşı tarafı incitiyor olabiliriz. Duygunun doğrusu ya da yanlışı yoktur. Duygu duygudur ve eğer kişi öyle hissediyorsa öyle hissediyordur. Yani sen dedin diye bu değişmeyecek. Sadece belki sen dedin diye bunu senden saklamaya başlayacak ama içindeki o duyguya engel olamayacak. Belki de ne bileyim şöyle bir durumsa, sizin yaptığınız herhangi bir davranış üzerine incindiğini size belirtiyorsa canım sende aşırı alıngansın diyerek onu yargılamak ya da onun hissettiği duyguları yargılamak yerine, siz onun incindiği davranışı yaparken aslında hangi niyetle yaptınız? Bunu açıklamaya çalışsanız daha faydalı bir konuşma olabilir. Karşı taraf size bir şeyler anlatır ve ardından siz devreye girersiniz ya ne hissettiğini anlayabiliyorum, tahmin edebiliyorum muhtemelen şu an nokta nokta hissediyorsundur. Yoo öyle hissetmiyorum. Bakın yine bir varsayımda bulundunuz. Haklı olma olasılığınız da var elbette ama haksız çıkma olasılığınız da var. Ve eğer kişi gerçekten de öyle bir duygu hissetmiyorsa sizin bunu dile getirmeniz adeta ona belki de o duyguları hatırlatacak acaba ben gerçekten üzülmeli miyim yahu? Diye düşünmeye başlayabilir.

Dolayısıyla emin olmadan bu tarz yorumlarda bulunmamak gerekiyor. Bazen deneyimsiz terapistler dahi bu hataya düşebilirler. Karşı tarafı dinlediğimizde onun içinde bulunduğu duygu durumunu tahmin etmeye çalışırız ve ardından onu bir çerçeveye otururuz ve dile getirmesek dahi onun söylediği sözleri bu çerçeveye dair kanıtlar olarak görürüz ve onun o durumda olduğundan emin oluruz. Halbuki belki de kişi bambaşka bir duygu durumu ve algılama durumu içerisindedir. Herkesin algılama durumu birbirinden farklıdır. Farklı şekilde içselleştirir yaşadığı olayları, dolayısıyla herhangi bir son karara varmadan önce belki de mevcut durumu daha iyi analiz edebilmek, biraz sabırlı olmak ve belki daha fazla soru sormak işimize yarayabilir. Şükretmelisin, şu anda oturup ağlamak yerine bulunduğun duruma şükretmelisin. Evet şükretmek gerçekten de ya da minnettarlık gerçekten de faydalıdır ve hayatımızda daha önce farkına varmadığımız? İrili ufaklı güzelliklerin farkına varmamızı sağlar. Hatta kanalımdaki pek çok videoda ben de şükretmeyi, egzersizlerine öneriyorum. Ancak o sırada duygularını sizinle paylaşan bir insana şükretmelisin dediğinizde aslında böyle hissetmen doğru değil deyip yine onun yaşadığı duyguyu inkar etmiş oluyoruz. Bu videoda saydığım cümlelerin çoğu psikolojik geçersiz kılma cümleleri idi. Yani karşı tarafın duygularını reddeden ya da onları küçümseyen, yargılayan ifadelerdi çoğunlukla. Peki sizler hangi cümleleri duyduğunuzda kendinizi kötü hissediyorsunuz? Hangi cümlelerin size söylenmesini istemiyorsunuz? Yorumlara yazarsanız sevinirim. Belki bizler de o cümlelerden ilham alabiliriz ve o cümleleri sarf etmeden önce bir kere daha düşünürüz. Kanala abone oldunuz mu? Bu arada kanala abone olmayı ve yeni yüklenen videolardan haberdar olabilmek için bildirimleri açmayı lütfen unutmayın. Yeni videolarda görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir