AŞAĞILIK KOMPLEKSİ EZİK HİSSETME BAŞARISIZ HİSSETME BAŞ ETME YOLLARI
Yeterince başarılı, sosyal, güzel ya da yetenekli olmadığınızı düşündüğünüz için kendinizi ortaya koymaktan, belirli ortamlara girmekten çekindiğiniz oluyor mu?
Hayatınızı ve kendinizi sürekli olarak diğerleriyle kıyaslarken mi buluyorsunuz?
Örneğin, “Ayşe ile aynı yaştayım ama onun hayatı harika, benimki ise berbat.”
“Mükemmeliyetçi misiniz?
Her yaptığınız iş hatasız olmalı.
Hiç kimseden tek bir laf işitmemeliyim.” diyerek kendinizi fazlasıyla yıpratıyor musunuz?
Birileri size “Sen o işi yapamazsın.” dediğinde fazlasıyla tetiklenip, “Sen öyle san, gör bak nasıl yapacağım.” deyip kendinizi ona bunu ispat edebilmek ve ağzının payını verebilmek için elinizden geleni yaparken mi buluyorsunuz?
Belki bazen de diğerlerinin başarısızlığını, tırnak içinde ezikliğini hunharca yargılarken mi buluyorsunuz kendinizi?
Bu soruların çoğuna, çoğunlukla “Evet” yanıtını verdiyseniz size bir haberim var.
Tüm bunların altında farkında olduğunuz ya da olmadığınız bir eksiklik inancı ve aşağılık kompleksi yer alabilir.
Peki bu nedir?
Nasıl baş edilir?
Detaylar videoda.
Sürekli başarılı, mutlu, güzel, kariyerli olmayı destekleyen ve birileriyle kıyaslamayı destekleyen bir kültürde zaman zaman her birimiz kendimizi eksik ya da yetersiz hissedebiliriz.
Bu son derece normal ve hatta bir yere kadar da gerekli.
Çünkü bu inanç yani eksiklik inancı kendimizi tamamlayabilmek, daha fazlasını yapabilmek, kendimizi geliştirmek için harekete geçmemizi sağlar.
Düşünsenize her konuda yeterli ve tam olduğumuzu düşünseydik belki de kendimizi daha fazla geliştirmek ve elimizden gelenin fazlasını yapmak için zorlamayabilirdik.
Ancak eksiklik düşüncesi belirli bir dozajın üzerindeyse benim kendimi, hayatımı, algılamamı, ilişkilerimi, hayatımı olumsuz yönde etkilemeye başladıysa bu durumda artık eksiklik düşüncesinden çıkıp aşağılık kompleksine doğru yol almaya başlamış olabiliriz.
Çoğumuzda aşağılık kompleksi var aslında ama bunun farkında değiliz.
Çünkü çocukluktan itibaren bunu çok derinlere bastırdık ve bu inancın, bu kompleksin yarattığı son derece olumsuz o duygularla baş edebilmek için bazı savunma mekanizmaları geliştirdik.
Ve aslında hayatımızın son derece doğal bir parçası olarak gördüğümüz bu savunma mekanizmalarının aslında bundan kaynaklandığının yine farkında bile değiliz.
Aşağılık kompleksi rasyonel bir değerlendirmeye dayansın ya da dayanmasın yani gerçekçi olsun ya da olmasın bir şekilde fiziksel olarak ya da zihinsel olarak kendimizi diğerlerinden daha aşağıda görme durumudur.
Böyle olduğumuza inanma durumudur.
Bu duruma inandığımız için de sürekli olarak yetersizlik, güvensizlik ve bunun yarattığı tatsız duyguları deneyimleme durumudur.
Aşağılık kompleksimiz varsa bununla baş edebilmek için bazı savunma mekanizmaları geliştiririz demiştik.
Genellikle bu savunma mekanizmalarını iki grupta toplayabiliriz.
Böyle bir durum yaşadığımızda ya kaçınırız, kendi içimize çekiliriz.
Mesela çok sosyalleşmeyi kendimizi ortaya koymayı tercih etmeyebiliriz.
Potansiyelimizin altında bir işle çalışabiliriz mesela iddialı olmayabiliriz.
Hedeflerimizi son derece düşük belirleyebiliriz.
Kendi potansiyelimizin yeteneğimizin altında belirleyebiliriz.
Kendimizi geliştirme fırsatları karşımıza çıksa dahi bunları değerlendirmeyi reddedebiliriz.
Olduğumuz yerde saymayı tercih edebiliriz.
Bazen de aşağılık kompleksimizle baş edebilmek için aşırı bir telafi çabasına gireriz.
Yani aslında diğerlerinden aşağıda olmadığımızı hem kendimize hem de diğerlerine kanıtlamak için fazlasıyla çabalarken buluruz kendimizi.
Dolayısıyla bunun etkisiyle aşırı rekabetçi bir hale gelebiliriz.
İddialı söylemlerde bulunabiliriz.
Kendimizi ve yeteneklerimizi olduğundan daha görkemli görebiliriz ve daha görkemli olarak diğerlerine anlatabiliriz.
Hatta dışarıdan küstah ve kibirli olarak algılanabiliriz.
Şunu unutmayalım.
Nerede bir aşırılık, nerede bir abartı, nerede bir fazlalık varsa bilelim ki orada bir eksiklik var.
Bu durumda örneğin son derece gösterişli hayatlar yaşayan, son derece gösterişli ortamlarda takılan gösterişli kıyafetler giyen, gösterişli saçlar, makyajlar yapan, takılar takan ve bunları herkese gösterme ihtiyacı duyan kişilerin çoğu.
Aşırı sosyal, aşırı konuşkan, aşırı komik her ortamda kendini ortaya atan kişilerin bazıları.
Aşırı mutlu, coşkulu, hiçbir şeyi takmıyormuş gibi, son derece keyifliymiş gibi görünen kişilerin bazıları.
Eleştiriye karşı aşırı hassas, kişisel algılamaya son derece yatkın, alıngan, sürekli kendini ispat etmek zorunda hisseden, her şeyi mükemmel yapmak için fazlasıyla çabalayan kişilerin çoğu.
Diğerlerini aşırı eleştiren, yargılayan, ezen kişilerin yine çoğu aslında bu davranışlarla içlerindeki o eziklik inancının, eksiklik hissinin yarattığı o zorlayıcı duygularla baş etmeye çalışıyordur.
Aşağılık kompleksiyle baş edebilmek için öncelikle kendimize dair bir içgörüye sahip olmamız gerekiyor.
Bu yüzden kendimize daha objektif ve daha şefkatli bir biçimde, daha açık bir biçimde yaklaşabilmek çok önemli.
Şimdi sizden kendinizde gördüğünüz aşırı ya da gereğinden fazla özelliklerinizi bir düşünmenizi istiyorum.
Belki aşırı çalışkanlık, belki aşırı imserlik, belki aşırı neşe ya da belki aşırı fedakarlık.
Acaba bunlar hangi yaralarınızla baş etme çabanızla ilgili olabilir?
Ne ile karşılaşmamak, ne ile yüzleşmemek için ya da neyi hem kendinize hem de diğerlerine kanıtlamak için bunları yapıyorsunuz?
Bunlar üzerine lütfen, bu sorular üzerine lütfen açık fikirlilikle kendinizi rahat bırakarak düşünün ve notlar alın.
Aşağılık kompleksiyle baş etmeye başlamak için ilk ve en önemli adımlardan biri aslında şunu kabul etmek.
Hepimiz ama hepimiz, her birimiz kusurlu ve eksiği z.
İnsan denilen varlık zaten başlı başına kusurlu ve eksik.
Mükemmel değil.
Bunu baştan kabul etmek ve bununla barışmak ilk ve en önemli adımlardan bir tanesi.
Tabii ki bu demek değildir ki daha iyi bir ben için, kendimi geliştirmek için çabalatmaktan vaz mı geçeyim yani?
Hayır, kesinlikle bunu demek istemiyorum.
Zaten beni yakından takip edenler bunu demek istemediğimi anlamışlardır.
Elbette ki kendimizi geliştirelim, elbette ki her zaman bir sonrasında daha iyi olmaya çalışalım ancak kendimizi haksız yere de yargılamayalım.
Kimse ama kimse kusursuz ya da hatasız değildir ve her birimizin daha başarılı ve daha başarısız olduğu bazı alanlar vardır.
Bu da son derece doğaldır.
Her alanda başarılı ve yetenekli olamayız.
Ayrıca zaten başarılı olmak ne demek onu da bir konuşmak lazım değil mi?
Başarılı olmanın tek ve sınırlı dar bir tanımı yok.
Yani başarılı olmak demek her zaman herkes için ne bileyim tıp fakültesini kazanmak.
Efendime söyleyeyim zengin olmak, mutlu olmak ya da evlenmek, çocuk yapmak değildir.
Bunlar toplum ve ailemiz tarafından bize dayatılmış yapay bir takım standartlardır.
Peki sizin için başarı ne demek?
Başarının kriteri ne?
Peki yaptığınız bu tanım gerçekten sizin tanımınız mı yoksa size öğretilmiş bir tanım mı?
Bu tanıma nasıl karar verdiniz?
Bu yaptığınız başarı tanımı ne kadar mantıklı, ne kadar adaletli?
Tüm bu soruların cevapları da yine üzerinde düşünülmesi gereken şeyler.
Tabii bu söylediklerimi hayata geçirebilmek ve içselleştirebilmek için öncelikle hataları ve kusurlara olan bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Her şeyi siyah ya da beyaz olarak algılamayalım, kutuplarda düşünmeyelim sadece, griler de var ve onlar da çok güzeller.
Yani yaşama baktığımız pencereyi biraz daha genişletmeye çalışalım.
Gölge Yanlarımızla ilgili yaptığım TEDx konuşmasında bir bölümde şöyle söylüyordum.
Yaşamda ya o ya da öbürü olmalısın diye öğretildi bize.
Ya tamamıyla iyisindir ya da tamamıyla kötü.
Oysa iyi ve kötünün ötesinde de bir yer vardı.
Ya tamamıyla korkaksındır ya da tamamıyla cesur.
Oysa cesur olmak korkmamak demek değildi ki.
Cesur olmak korkularıma rağmen onlarla birlikte yürüyebilmekti.
Ya o ya da öbürü olmalısın inancı yaşamda aslında bizi sıkıntıya sokan bir inanç.
Eğer mutlu ve sağlıklı biriysem hiç üzülmemeliyim, hiç strese girmemeliyim, hiç kaygılanmamalıyım.
Ya kaygılısındır, streslisindir ya da sağlıklısındır.
Ya anormalsindir ya da normalsindir.
E bu durumda ben ara sıra strese giriyorum, ara sıra kaygılanıyorum.
Hatta arada bir panik atak yaşadığım da olabiliyor.
E o zaman ben bu durumda normal değilim.
Demek ki anormalim.
Yok öyle bir şey.
Bu tamamıyla yanlış bir değerlendirme.
Hem güçlü, hem tırnak içinde sağlıklı, tırnak içinde normal olup hem de ara sıra strese girebilirsin, ara sıra kaygılanabilirsin.
Ya kibarsındır ya da kaba.
Eğer kibar biriysen her şeye evet demelisin, sınır koymamalısın.
Yoksa kaba olursun.
Yani hem kibar hem de güçlü olamazsın.
Hayır, hem kibar olup hem de son derece üsluplu bir şekilde sınırlarımızı çizebiliriz.
Ya her konuda başarılısındır ya da bir ezik.
Hayır, ara sıra başarısız olmam bu anlama gelmez.
Ya güçlüsündür ya da zayıf.
Ara sıra zayıflık gösteremezsin.
Bu da doğru değil.
Baktığımızda aslında bu kadar böyle iki uçta düşünmek ne kadar katı ve sağlıksız değil mi?
Esnek değil.
Oysa psikolojik sağlık için esneklik gerekir.
Bu kadar katı olmamak gerekir.
Oysa buna rağmen çoğumuz ne yazık ki hem kendimize hem de diğerlerine karşı bu kadar katıyız.
Diğer insanları ve kendimizi bu iki uçta değerlendiriyoruz.
Gerçek şu ki ya o ya da diğeri olmak zorunda değiliz.
Hatta bazen o bazen diğeri olabiliriz.
Çünkü biz bunlardan çok çok daha fazlasıyız.
Zıtlıkmış gibi görünen bu özelliklerin aslında bir arada bulunabileceğine dair bu anlayış, bu hoşgörü, bu esneklik kendimizi daha objektif şekilde yargılamamıza ve kendimizi daha doğru bir şekilde görmemize yardımcı olur.
Aynı zamanda diğerlerini de.
Bu yüzden hem kendimize hem de diğerlerine karşı daha şefkatli ve daha empatik olabiliriz.
Aşağılık kompleksiyle baş edebilmek için en temelde kişinin kendini olduğu haliyle, tüm bu çocukluktan itibaren bastırmış olduğu ihtiyaçlarıyla, yaralarıyla, artı ve eksi özellikleriyle görebilmesi gerekir.
Bunun için de kişinin kendisinden kendine doğru bir yolculuğa çıkması lazım.
Bu yolculukta size yardımcı olabilecek bilgi ve tekniklerin bulunduğu, bazı videolarımın içerisinde olduğu oynatma listesinin linkini aşağıda yorumlar kısmında en başa sabitlediğim yorumda bulabilirsiniz.
Bu videodan sonra lütfen o videoya gidin ve orada bu konuyla ilgili diğer videoları da izleyin.
Çünkü bu çok derin bir konu tabii ki, yani tek bir video izleyip değiştirebileceğimiz bir şey değil.
Ancak her bir videoda kendimize dair minik minik farkındalıklar yaşayacağız ve belki daha fazlasını yapmak için bir adım atacağız.
Yine öz şefkat bu yolculukta en önemli aracımız.
Yani kendimize karşı anlayışlı ve şefkatli olabilmek.
Bunu yine geliştirebileceğiniz bilgileri ve uygulamaları o en başa sabitlediğim yorumdaki linkte bulabilirsiniz.
Kişisel gelişim ve psikoloji eğer ilgi alanınız içindeyse, kendinizi geliştirebilmek, kendinizi daha yakından tanıyabilmek, yaralarınızla tanışabilmek ve barışabilmek istiyorsanız doğru yerdesiniz.
Bu kanalda bu konularla ilgili her hafta yeni videolar paylaşıyoruz.
Bu videolardan haberdar olabilmek istiyorsanız kanala abone olmayı ve bildirim zillerini açmayı lütfen unutmayın.
Bu videoların daha fazla sayıda kişiye ulaşmasına destek olmak isterseniz ise eğer beğendiyseniz videolarımızı beğenmeyi ve altına yorum yaparak bizlere destek vermeyi ihmal etmeyin lütfen.